14.Bölüm "Seok Kyung Mi"

5.4K 341 60
                                    

Uzaktan gelen alarm sesi beni uyandırdı. Vücudumu hissetmeye başladığımda ağrı beraberinde geldi. Sehun üzerimde yattığı için vücudum uyuşmuş, koltukta battaniyesiz uyuyakaldığımız için belim tutulmuştu.

"Sehunnie." dedim onu dürterek. 80 yaşında pipisi kalkmadığı için sürekli huysuzluk yapan bir adam gibi hissediyordum.

'Efendim' anlamında bir ses çıkardı ama gözlerini açmadı. Onu tekrar dürtünce homurdanarak bana baktı.

"Kalk üstümden"

Doğruldu ve gerindi. "Çok rahat uyumuşum" deyince ona bir tekme atasım geldi.

"Tabi üstünde 90 kilo bir adam yoktu." diye söylenerek koltuktan kalktım ve giyinmek üzere odama yöneldim. Peşimden gelirken itiraz etti.

"Bir kere ben 53 kiloyum."

"Bence değilsin." diye saçma bir yorumda bulundum. Askıdan formasını çıkardım ve ona fırlattım.

"Regl mi oldun?" diye sorunca ona yandan bir bakış attım. Ama Rory dedem ve John dedeme ne kadar benzediğimizi fark edince dudaklarım kıvrıldı. Bu günün huysuzluğu da buraya kadardı.


**


Okulun bitmesine 2 ders kala telefonum çaldı. Derste olduğu için arayanı reddettim. Teneffüste geri aramak için dışarı çıktım. Sehun'un da tuvalete gitmesi gerektiği için benimle gelmişti.

"Luhan Harrison-Grey?" diye açtı aradığım kişi. Gerildim. Telaffuzu Koreliye benziyordu.

Sehun'a işaret edince kabinlerin boş olduğunu kontrol edip kapıyı kilitledi.

"Kim soruyor?" diye sordum.

"İsmim Seok Kyung Mi." İsim kulağımdan süzüldü ve beynime ulaştı. Saniyenin onda biri kadar kısa bir sürede bir anlama büründü.

"Bana nasıl ulaştınız Bayan Seok?" diye sordum.

"Tüm güçleri elinden alınmış olsa da asla bir kadını küçümsememelisiniz Bay Luhan."

Sehun'un da duyması için hoparlöre aldım telefonu. "Bir şey söylemek için aradığınız belli." Cümleme devam etmedim. Sadede gelmesini bekliyordum.

"Hyun Ki'yi dibe çekmek için Kore'ye geldiğini duydum."

"Size yanlış bilgi vermişler Bayan Seok." dedim sesimi tarafsız tutarak.

Cevap vermedi. "Yarın akşam sizi Araf Kafe'de bekliyor olacağım." Telefonu yüzüme kapattı.

Sehun şaşkın bir şekilde bana baktı. "Araf kafe mi dedi?"

"Aman Tanrım, bizi izliyorlar mıydı?" diye sordum panik olarak.

"Kadını tanıyor musun?" Soruma soruyla karşılık verdi.

Başımı iki yana salladım. "İsmini biliyorum sadece. Hyun Ki'nin eski ortağının karısı."

"Seni nasıl biliyor o zaman." dedi Sehun. Oldukça gergindi. Bense biraz ürkmüştüm.

"Araf kafe dedi Sehun, bizim oraya gittiğimizi nasıl bilebilir?" Az önce cevapsız kalan sorumu tekrarladım.

"Bizi izlemiş olmalılar. Bizim çocuklar bile bilmez orayı."

Normalde olsa yalnızca beni götürdüğü bir yer olduğunu fark etmek gülümsememe neden olurdu. Ama şu an değil.

"Ne yapmalıyız?" diye sordum.

I Dare You To Kiss Me, Oh Sehun!Where stories live. Discover now