~NE GÜÇ MÜ?~

141 121 18
                                    

(çok hızlı büyüyoruz ama kimin kitabı gerçekten okuduğunu anlayamıyorum bazıları kitaba girip çıkıyor buda bende okundu olarak gözüküyor okuyanlar adam akıllı yorum yapıp kendini belli etsin lütfen)

Bu arada bölüme başlamadan önceki bölümün sonuna bir göz atın derim

🪄🪄🪄

Adı demek Harry'ydi. Çok güzel bir ismi var.

"Bilmiyorum"

"Nasıl yani Marry sana söylemedi mi?

"Hayı-

Efendim siz gelince söylemek istedim"

"Tamamdır o zaman. Marry seni bekliyoruz"

Meraktan çatlayacak gibiydim. Az sonra bana büyük bişey itiraf edeceklerdi. Stresten yere değen bacaklarım hızlı bir şekilde bir yukarı bir aşağı inip çıkıyordu. Ne zaman streslensem oturduğum zamanlarda bu hep olurdu. Az daha dayan Namra az daha.

"Namra...

Nefesimi tutmuş Marry'nin diyeceği şeyi bekliyordum. Kalbim duracak gibiydi. Karnımda kelebekler uçuşuyordu. Ama iyi anlamda mı bilmiyorum.

Marry ise bir yere, bir gözlerimin içine bakarak gelgit yapıyordu. Oldukça sabırsız gözüküyordu, dilinin ucunda her ne varsa söyleyip rahatlamak istiyordu ama bir şeyden korkuyor gibiydi. Durdukça merakım artıyordu ve her an bayılacak gibi oluyordum.
Gözlerim kararıyordu.

"Namra ben senin annenim" diye bir söz çıkmıştı ağzından ve bir anlık bayılacak gibi olmuştu.

Önce dediği şeyi anlamadım, algılayamadım.
Anlık bir boşluk olmuştu. Sonra ne dediğini kavrayınca içimden bir ses "biliyordum" diye zafer çığlıkları atmaya başladı. Ama biraz üzgündüm. Tam 13 yıl birlikte kavgalı da olsa vakit geçirdiğim sözde "ailem" üvey çıkmıştı.

Görüntü bulanıklaşmaya başladı. Manzaram artık buğulu bir cam gibiydi. Sanırım ağlıyordum.

Önce okyanus göze, sonra Bayan Larissa'ya ve en sonunda anneme baktım. Annem gözyaşlarını tutamamıştı oda ağlıyordu.

Tüm gücümle koşup anneme sarıldım. 3 yıl boyunca annemle aynı evde yaşamama rağmen bir kez bile ona anne diyememem ama bunu kalbimin en derin zerresinde hissetmem canımı yakıyordu. Gerçi 13 sene üvey annemle yaşayıp bir kere bile yüzüme gülmemesi alışık olduğum bir şeydi. Son zaman yüzüme gülmesinin sebebini şimdi anlıyorum.

Onları geride bırakarak olanları sorgulamaya başladım. Neden evlatlıktım? Üvey ailemi bilerek mi öldürmüşlerdi? Annem ve babam birden, bir anda ölemezlerdi. Yani üvey olanlar. Ayrıca benim gerçek babam kimdi?

"Size bir kaç soru sorabilir miyim?"

"Tabiki yavrum" demişti güzel annem saçlarımı okşayarak.

"Ben neden evlatlığım? Bana neden siz bakmadınız?"

Marry önce Bayan Larissa'ya baktı. Bayan Larissa da Marry'e bir onay bakışı attı. O an gözüm okyanus göze çarptı. Olanları bir köşede sabırla dinliyordu. Sahi bu da kimdi?

Tabii ya.

Bende bu çocuğu nerden tanıyorum diyorum.

Bu çocuk benim -son zamanlarda artan- rüyalarıma giren çocuk. Önce beni kucağında hastaneye getirip "doktor yok mu" diyordu. Geçen hafta gördüğüm rüyamda ise kapıma beyaz bir atla dayanıp bir mektup veriyordu. Tabi bu zaman aralığında bu çocuğu ruyamda çok kez gördüm ama hiçbirini hatırlamıyorum.

Düşüncelerimden sıyrılıp konuşmaya başlayan Marry'i- a pardon yani annemi dinlemeye başladım.

"Kızım senin büyük bir gücün var"
dediğinde şoka uğramıştım. (kitap başından beri kaçıncı sefer soka girdin Namra sayamadım)

"Ne?" diyebildim sadece.

"Senin büyük bir gücün var" diye tekrarladı.

"İyi ama nasıl ben gayet sıradan bir insanım böyle bişey olamaz ne gücü yani?"
dedim kısık bir sesle kekeleyerek.

Evett burda bitiriyorumm bölümüü KSKXHSKHDS

ha bu arada kitabın kapağını baştaki foto yapmayı düşünüyorum sizce olur muu?🫶🏼🪄

𝘿𝘼𝙍𝙆 𝙈𝘼𝙂𝙄𝘾Where stories live. Discover now