isim verilmeyen duygular.

1.4K 111 107
                                    

Welat Çalışma odasında oturmuş Elinde ki kavanoz da duran yırtık kağıt köşesine bakıyordu.. babasının öldürülmesinde elinde olan tek kanıt o kağıt parçasıydı. Babası ölürken o kağıdı elinde sımsıkı tutarak ölmüştü. Neden niçin cevabı olmayan sorular ile birlikte bu olayın üzerinden
tam sekiz yıl geçmişti. koskoca sekiz yıl...
Babasının kahpe kurşunlarla vurulup öldürülmesinin ve Welat'ın Onun katilini bütün çabalarına rağmen hala bulamayışının üzerinden geçen zaman çok uzun bir zamandı.
Şehir yönetiminde ki sorunlar, bölgede ki kaçakçılık sorunu, sürekli değişen karakol ve polis yönetimi, bu döngü içinde dönen bozuk düzen yüzünden babasının dosyası faili meçhul olarak kabul edilip kapanan bir cinayet dosyasına dönmüştü.. bunu da Welat  ve annesi dışında herkes kabullenmişti.. aşirette ki babası ile arası bozuk yada kaçak işine babası karışır veya engel olur diye düşünen herkesi didik didik araştırıp babasına düşman olabilecek hiç kimseyi bulamamıştı..
Geçen yıllar ona babasının katilini bulamadığı için kendin de başarısız bir evlat duygusu yüklemişti..
Beceremedim baba, sana iyi bir evlat olmayı beceremedim, kanın hala yerde...
herkesin saygı duyduğu bir ağa olsam ne yazar, ben sana layık evlat olmayı beceremedim..
Bu sözleri söylerken elindeki kavanozu sertçe masaya koydu.. oturduğu masadan sinirle kalkıp pencerenin önüne geçerek Mardini seyre daldı..

Welat Baktığı manzaraya;
bu ışıkların birinin altında nefes alıyorsun..
ben seni bulamadım ama Allah büyük sen elbet birgün beni bulacaksın.. kimsin nesin bilmiyorum... Ama babamın kanı ellerinde iken uyandığın her sabah için şükür et.
bir gün elbette seni bulup o pis canını alacağım..

Welat bu düşünceleri içinde pencerenin önünde dururken masada ki telefonu çaldı...
Durduğu yerden çalan telefon sesi ile masasına geri döndü arayan amcaoğlu Serhat'tı..
Telefonu açıp kardeşim!! dedi..

Welat üniversitesiyi bırakıp memlekete dönünce, Serhat İstanbul da tek başına okuyarak üniversitesiyi bitirmiş sonrasında Welat ile Mardin'de ki iş kollarını İstanbul'a taşımışlardı. orada ki otel ve lojistik işlerinin başına da Serhat geçmişti.. dostlukları ise geçen yıllarda iyice güçlenmişti.. Serhat'ın her konuda Welatın yanında olmasına babası hep karşı olsada Serhat bunu asla umursamamıştı. Welatın ondan istediği herşeyi yerine getirmiş. Geçen sekiz yılda ise Welat Mardin'deki Serhat ta İstanbul'daki işleri büyütmüşlerdi..

Welat kardeşim diye telefonu açınca Serhat da hayırlı akşamlar kardeşim nasılsın.

akşam akşam aradım ama müsait miydin?

Welat; o nasıl soru Serhat,
ben sana her zaman Müsaidim kardeşim.

sanada Hayırlı akşamlar.. ben iyiyim asıl sen nasılsın kötü bir durum yok dimi..

Serhat;yok hayır,
kötü bir durum yok endişelenme..
Seni bu saatte şey için rahatsız ettim.. Mardin'e İstanbul'dan misafir yollayacağım. buradaki inşaat işinde ki ortaklarımız, her ne kadar sen burada ki işlerle pek ilgilenmiyor olsanda misafir yolladığım insanlar burdaki işlerimizde en büyük ortaklığa imza atacağımız insanlar, seninle de çok tanışmak istediler o yüzden, Bende bu geziyi ayarladım Onlarla özel olarak senin ilgilenmeni isteyecektim. tabi sende uygunsan..

Ben onlara bizim Otelde yer bile ayırtım diyip, Welat bu isteğini reddeder korkusuyla..
çok içten çıkan sesi,
İlgilenirsin,  dimi kardeşim  dedi.

Welat bu tarz işleri sevmesede Serhat'ın isteğini kıramadı. onun telefondaki bu isteğine,
tabi ki, senin misafirin benim misafirim oğlum ,buyursun gelsinler
kaç kişiler bunlar, ona göre hazırlık yapayım. yarın kaçta gelecekler, alandan onları ben alayım diyerek, Serhat'ın bu çok özel dediği misafirleri ile  ilgilenmeyi kabul etti.
Serhat onların sabah onbirde Mardin'e ineceklerini ve iki gün kalacaklarını söyleyip Welatın bu isteğini kabul etmesine teşekkür etti.
Welat, Serhat'ın söylediklerini ve gelen misafirlerin isimlerini öğrenip birbirlerine iyi geceler diyip telefonu kapattılar..

Adın benim kaderimWhere stories live. Discover now