|15|

781 75 56
                                    

Smut yazmak istemedim ilk başlarda ama şu aralar 'fic, smut olmadan olur mu?' gibi sözler görüyordum sosyal medyada. Genelde fic yazarken kendi bildiğimi okur yazarım fakat hem şu söz hemde sizin istekleriniz biraz kafamı karıştırdı.

Herneyse çok konuştum.

Rahatsız olacak varsa direk diğer bölüme geçebilir, bu bölüm sadece smut yazdım.

Okuduğunuz için fazlaca teşekkür ederim.

-

Kral bir kaç saniye anlamsız bakışlar atmıştı bana. Anlamasına yardımcı olmak için iki elimi iki yanağına koymuş, dudaklarına büyük bir baskı uygulamıştım. Bu hareketim benim dudaklarımı da acıtırken umursamadan devam ettim. Kavraması uzun sürmüş olacak ki elleri belimi bulmuş, kıyafetimin içine sızmıştı parmakları.
İstek ve arzuyla sarmalanan duygularım şimdiden dengemi bozuyordu. Ellerinin tenimde arsızca gezinmesiyle ağzımdan çıkan mırıltılara engel olamadım.
Dudaklarım ve boynum arasında bir yol çizmiş gibiydi. Öptüğü yerler ıslanıyordu, bu gerçek anlamda deli edebilirdi. Yerimden kalkıp iki koluna tutunup kralın kucağına yerleşmiş, rahat olduğum bir konuma gelene kadar istemeden de olsa biraz sürtünmüştüm. Yaptığımı sevmiş olacak ki sırtımda gezinen elleri beni daha çok kendisine çekmiş, gözlerini yummuştu.
Gülümsemiş, bir kaç kere daha kıpırdamıştım yerimde. Bu sefer ondan çıkan, kısık bir inlemenin kulaklarıma dolması kasıklarıma binen hissi kuvvetlendirmişti. Çok geçmeden dudaklarımı dudaklarıyla birleştirip üst dudağını ağzımın içine almış, aynı zamanda kucağında sürtünmeye başlamıştım. Bacaklarımın titremesi işleri zorlaştırsada bozuntuya vermedim. Alt dudağımı benim gibi ağzının içine çekip dişlerini geçirdiğinde bir elimle kasıklarına tutunmuş, alt dudağıma binen acıyı ondan çıkarmak ister gibi üst dudağını uzunca emmiş, uyuşana kadar yapmıştım bunu.
En sonunda çekilmem için ellerini çıplak tenimden çekip belimi bulmuş, nefes nefese, dağınık gözlerini gözlerimle buluşturmuştu ve bu ölüm gibiydi. Tanrım, o çok farklı gözüküyordu.
Kucağında biraz daha ona yaklaşmıştım, altımda hissettiğim şeye istemeden fazla tepki verip gözlerimi iri iri açıp kucağından kaçacakken iki eliyle kalçalarımı yakalayıp tekrar eski konumuma getirmişti, 'kaçmak yok' der gibi bakan gözleriyle yutkunmuştum.
Bir eliyle hızla üstümdekilerden kurtulmuş, sadece pantolonum kaldığında son kez gözlerime bakıp onu da aşşağı indirmiş, bedenimi yatağa sırt üstü bırakmıştı. Hissettiğim çıplaklık ve savunmasızlık bir an boşluğa düşmeme neden olsa bile ona istediğini vermeden durmak istemiyordum. Gözlerini bir kez bile kırpmadan önünde manzara varmış gibi bakmasıyla yarım ağız sırıtmıştım.
Gözlerimin önüne düşen saçlarımı parmaklarımla geriye atmış, biraz doğrulup kralın kıyafetini yakalamış, bakışlarının vücudumdan ayrılıp gözlerime çıkmasına neden olmuştum.
Kendinden geçmiş gibiydi gerçekten.
Kıyafetini saran ellerimi tek eliyle sarmış, birbirine bağlar gibi tutmuştu. İki elim, onun bir eli arasında sıkışmıştı.
Elini başımın üstünde olan yere, çarşafın üstüne yaslamasıyla elinde olan ellerimde benden bağımsız yukarı çıkmıştı. Dudaklarını kısaca yalamış, daha sonra üzerime eğilip köprücük kemiğime ıslak bir öpücük bırakmıştı.

"Sakın bana bu saatten sonra durmamı söyleme Jeon. Çünkü ağlamaların bile kifayetsiz olacak."

Sözleri sadece nefes ve ıslak öpücük seslerimizin doldurduğu odayı kaplarken
tok, sert sesiyle alt dudağımı dişlerim arasına almıştım. Kendi kıyafetlerinden kurtulup eğilmek yerine üzerime çıktığında koca vücudunu çıplak vücudumun üzerinde hissetmem beni sınırlara getirmişti. Kollarım ve ellerimin onun hükmü altında olması yapacağım hareketleri engelliyordu. Kafasını boynuma gömüp iz bırakacağına emin olduğum ısırıklar bırakmış, oradan ayrılacağını düşündüğüm bir anda beni yanıltıp kesinlikle moraracağını bildiğim hassas bir yere en sert şekilde davranmış, dişlerini geçirdiği yeri dudaklarıyla çekiştirmiş, arada dilini kullanmıştı. Bununla birlikte ufak bir çığlık atmış, zar zor konuşmuştum. "Ihm! Kralım acıyor!" Sözlerimi görmezden gelip kafasını boynumdan kaldırmış dudağıma küçük bir öpücük kondurup gözlerime bakmış, üzerimde duran tek parça olan çamaşırımı aşşağıya indirmişti. Gözlerimi kapatıp içime doğan utancın acısını dudaklarımdan çıkarmış, ağzıma gelen metalik tatla dudaklarımı kanattığımı anlamıştım.

You Are My KingWhere stories live. Discover now