Bölüm 24

599 11 0
                                    

JASMİNE

"Ne düşünüyorsun?" diye sordum Theodore'a. O Thea'nın elbisesini giymesine yardım ederken ben de aynadaki yansımama bakıyordum.


Başını kaldırıp beni tepeden tırnağa süzdü. "Güzel"

Gülümsedim. Üzerimde siyah, vücudu saran bir elbise vardı, Thea da sevimli siyah bir elbise giymişti.

Thea'ya, "Gel bakalım. Gel, saçını çabucak yapayım," diye seslenerek masanın önündeki sandalyeye oturdum.

Thea bana yanıma gelip masaya otururken Theodore boş gözlerle bizi izliyordu. Üzerinde çok seksi duran takım elbisesini giymişti.

"Saçını nasıl yapmamı istersin?" diye sordum.

"Seninki gibi," diye cevap verdi. Gülümseyerek yanaklarını sıktım.

"Tamam," dedim, onun saçlarını da açık bırakacaktım.

Saçlarını taradım, gözlerine düşmesin diye bir toka taktım.

"Paltonu al, baban giymene yardım edecek," dedim topuklu ayakkabılarımı giymek için ayağa kalkarken.

"Tamam." Beni dikkatle izleyen Theodore'a kaşlarımı kaldırarak baktım.

"Kiminle buluşacağımızı bana söyleyecek misin?" diye sordum paltomu giyerken. Hava soğuktu, elbisemin sırtı açıktı.

Cevap vermedi, sorumu duymazdan geldi. "Tuvalete gitmem gerek," dedi Thea, karnını tutup koşarak uzaklaşırken.

Thea sadece kendi odasının tuvaletini kullanırdı. Başkalarını kullanmayı sevmezdi. Theodore oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.

Konuşmasını bekledim ama konuşmadı. Aramızda hiç boşluk bırakmadan yaklaştı. Bana bakarken başımı kaldırıp boynumu uzattım.

Eğilerek soğuk dudaklarını dudaklarıma yerleştirdi. Kolları tembelce belime dolanırken, ben de minik ellerimle ceketini tuttum.

Sıcacık, nazikçe öpüyordu. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum. Bana önemli bir göreve gittiğimize dair ipucu veriyordu, gerilmeme gerek yoktu.

Kendimi geri çektim. "Gergin değildim ama şimdi gerginim."

Saçlarımı geriye atıp parmağıyla yüzümü okşadı. "Faydası yok. Ne saklıyorsun? Beni korkutuyorsun..."

"Aloooooo," diye bağırdım sorularıma cevap vermeyince. Thea rahatlamış bir halde geri döndü.

"Artık gidebilir miyiz?" diye sordu bize bakarak. Theodore, Thea'nın ceketini giymesine yardım ederken ben de rujumu tazeledim.

Dudaklarına ruj bulaşıp bulaşmadığını kontrol etmek için Theodore'a "Bana bak bakayım," dedim.

Thea sevimli bir gülümsemeyle bizi izlerken, Theo'nun dudaklarındaki ruj lekesini mendille sildim.

"İkiniz de çok tatlısınız..." dedi Thea, ben gülümserken.

"Gitmeden önce bir fotoğraf çektirelim," dedim mutlulukla. O kadar hazırlanmıştık, fotoğraf önemliydi. Theodore mızmızlansa da, Thea onayladı.

Aynanın karşısına geçtik. Theodore biraz arkamda, Thea ise önümde duruyordu. Üçümüz de gülümsedik, Thea kesinlikle çok güzel görünüyordu.

"Çok güzelsin Thea," dedim. Kızaran yanaklarıyla gülümsedi.

"Teşekkür ederim. Sen de çok güzelsin..."

"Ah, teşekkür ederim." Bakışlarım bana bakan Theodore'la buluştu.

"Sen de çok yakışıklısın..." dedim yanağından öperek. Thea kıkırdayarak gözlerini kaçırdı.

Gece ÇökünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin