2- Kimsin Sen Hatun?

987 52 24
                                    

Gonca, atını durdurarak pusatını çekti ve onu takip edenin kim olduğunu öğrenmek için pusuya yattı. Aykız da hemen karşısında, atlı sesinin geldiği tarafa doğru germişti yayını.

Gonca, saldırmak için hareketleneceği sırada beliren kişi ile sinirle soluyup çıktı saklandığı yerden.

"Senin burada ne işin vardır Gülce?" Dedi sinirle.

"Sizi takip ettim. Ne deyu beni almadan gidersiniz? Ben de gelecem!" Dedi gülce hatun. Gonca'nın onu fark edeceğini elbette biliyordu. Mahir bir izciydi ve çok iyi bir alpti Gonca.

"Nere gittiğimizi bile bilmezsin Gülce hatun! Nasıl bir başına yollara düşersin? Ya başına bir iş geleydi?" Diyerek sabır çekti Gonca. Etrafında bir tane aklı başında insan yoktu.

"Ama gelmedi. Hem ben de senin yarenin olmak isterim. Yaren dediğin hanımının yanından ayrılmaz. Ben de geleyim he Gonca hatun? Vallahi sözünden çıkmazım. Heç konuşmazım, ne dersen yaparım..." Gülce hec nefes almadan konuştuğundan gonca elini kaldırarak onu susturmak mecburiyetine kaldı.

"Aykız, sana emanet" dedi Gülce'ye ters bir bakış atarak ve atına atladı tekrar.

Gülce'nin sevinci, gonca'nın sabır çekişi, aykız'ın bıkkınlığı aynı anda yaşanıyordu.

"Nere gideriz? Neyse nere gidersek gideriz. Ölmeye gideriz deseniz oraya da gilirim zaten."

"He kabirde bile peşimizi bırakmayacaksın yani?" Dedi Aykız. Gülce Aykız'ın söylediğine göz devirmekle yetindi.

"Sarayı bir birbirine katmışlığın var ki sorma getsin Gonca Hatun!" Gülce gülerek havadisleri vermeye başladığında Gonca bu yolculuğun pek uzun süreceğini anlamıştı.

"Mehmet bey, sana bağırdı deyu Ahmet beye kızardı. Şahperi Hatun, gitmene müsade ettiği için Ahmet beye söylenirdi. Esma hatuna yolda ne dediysen hâlâ onun acısını yaşardı. Saadet hatun birbirine düşen Ahmet ve Mehmet beyleri ayırmaya çalışırdı..."

"Gülce, sus gayrı vallahi başım şişti!" Diye bağıran aykız ile Gülce ve Aykız atışması başlamış oldu.

Gülce hatun yetim ve dahi öksüzdü. Küçükken Moğolun baskın verdigi bir obada bulmuştu Batur bey. Şahperi hatun onu himayesi altına almış, kendi kızı gibi büyütmüştü. Gülce ise Gonca'ya hayranlık duyarak geçirmişti her yaşını. Tek gayesi Gonca'nın gözüne girerek bir bacıyan, yaren olabilmekti.

Gonca, didişen iki hatunu hoş vererek zihnindeki düşüncelere daldı. Mutlu olması icap ederdi amma içinde garip bir his vardı. Hem kötü bir şey olacakmış gibi kaygı duyardı hem de içinde tarif edemediği bir heyecan ve huzur vardı.

Daha evvel söğüte gitmişliği vardı elbet ama her defasında gizlice gider tez geri dönerdi. Heç bir gidişinde böyle hissetmemişti. 'Hadi hayırlısı' dedi gonca ve atının yeri döven nal seslerine kulak kabartarak devam ettirdi yolculuğunu.

....

Söğüte varıldığı zaman güneş batmaya yüz tutmuştu. Gonca sırtına attığı kara pelerinin başlığını takıp doğruca buraya gelme amacı olan tüccarın yanına doğru ilerlemeye başladı.

Gonca, başını yere eğdiğinden karşıdan onunla aynı istikamete doğru ilerleyen şehzadeyi göremedi. Şehzade Alaeddin de kafasındaki düşüncelerden dolayı hatuna heç dikkat etmedi. Akşam namazı vakti olduğundan müslümanların çoğu ibadetlerini etmeye gitmişti. Alplar ve gayrimüslim halk dışında pek kimse yoktu etrafta.

Aynı anda vardılar tüccar Yorgo'nun yanına. Birbirlerine hâlâ daha bakmazlardı.

"Âşık Paşa'nın kitabını isterim!" Dediler aynı anda. İşte o vakit birbirlerine döndüler hemen.

AlGon🌼🤍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin