9- Her bitiş bir başlangıç

59 3 3
                                    


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


İyi Okumalar Dilerim!



1 saat önce

Mutfaktan ayrılıp hızlıca koltuğa İzel'in yanına oturdum. "Seni dinliyorum."

Anlatmaya başladı. "Sen kaza yapmadan bir yıl önceydi. Okuldan bir çocukla tanışmıştın ismi Toprak. 4-5 kişilik ortak arkadaş grubumuzdan Salem'in arkadaşıydı. Yurtdışından bizim üniversiteye gelmişti okumak için. Pek konuşkan biri değildi." Duraksadı. "Yani senden önce öyleydi."

"Benden önce öyleydi?"

"Evet, senden önce. Okula gelir gelmez çoğu kızın ilgisini çekmeye başarmıştı çaba göstermeden. Kızlar onun etrafında pervane olur, ödevlerini yapmak ister, partilere davet ederdi. Ama o hiçbiriyle ilgilenmezdi. Hepsini geçiştirirdi bazen cevap bile vermezdi kimseye. Tehlikeli bir sessizliği vardı. Ne zaman görsek kulaklıkları kulağında olurdu. Birkaç arkadaşı vardı onlarla takılırdı tek. Çoğu zaman ona soru sormaya çekinirdik bakışlarıyla öldürürdü insanı. Öyle çok hayat dolu biri değildi." Tam gözlerimin içine bakarak konuşuyordu.

"Sonra bir şey oldu..." Bakışları elindeki kadehe indi ardından geri gözlerime tırmandı.

 "Ne oldu?"

"Aşık oldu."

Vereceğim tepki için durup birkaç saniye beni süzdü. Ben ise tepki vermedim. Devam etmesini istiyordum.

"Aşık olduğu kız sendin, Lâl."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. İşte bunu gerçekten beklemiyordum. Aslında hiçbir şey beklemiyordum. Sadece kim olduğunu merak etmiştim ama hiç kim olabileceğine dair tahminler yürütmemiştim.

Ayağa kalkıp yatak odasına gitti. Saniyeler sonra elinde telefonla dönüp koltuğa geri oturdu. Telefonu kurcalarken konuşmasına devam etti. "Aşkını saklamadı hiçbir zaman, cesurdu sana karşı. Başlarda onu pek umursamadın, ilişki istemiyordun. Üzerinden belirli bir süre geçtikten sonra sevgili olduğunuzu öğrendim. Ne ara nasıl beraber oldunuz bilmiyorum çünkü o aralar aramız bozuktu seninle." 

Telefonunu bana uzattı. "Burada beraber olduğunuz bir fotoğrafınız var." 

Fotoğrafa baktığımda yutkunamadığımı hissettim. Fotoğrafta ben gülümsüyordum onun ise yüzü bana doğru dönmüş burnu ise benim saçlarımın arasındaydı. Yüzü tam belli olmasada kızların neden onun peşinden koştuğunu anlamak güç değildi. O an içimi garip bir his kapladı. Korku gibi bir his. Oysa fotoğrafın korkulacak bir tarafı yoktu.

 Fotoğrafa bir süre daha bakıp telefonu İzel'e geri uzattım.

 "İkiniz çok iyi gözüküyordunuz. Gördüğüm kadarıyla da her şey yolundaydı. Ama bir süre sonra bir şeyler oldu..." Bakışlarını asla gözlerimden ayırmıyordu. "Aranız bozuldu. Onu defalarca seni sevdiğini söylerken, affetmen için yalvarırken gördüm ama kararlıydın. Her defasında böyle bir şeyin olmayacağını söyleyip duruyordun." Yutkundu. "Sonra o gün geldi. Mezuniyet günü."

Elindeki içkisinden bir yudum aldı. Yüzünde vicdan azabı vardı. "O gece sana seninle barışmak istediğimi söyleyecektim Lâl. Ama mezuniyet çok kalabalıktı onca kişi arasında seni bulamadım. Ben de akşam konuşmak için evine gelmeye karar verdim. Sonra..." Gözlerini yumdu. "Kaza haberin geldi." dedi gözlerinden yaşlar süzülürken. "Duyunca ne tepki vereceğimi bile bilemedim. Sanki dünya durmuştu. Durumu ağır çok yaşamaz dediler. Seninle konuşmasak bile hiçbir zaman tam anlamıyla kaybedeceğimi düşünmemiştim o ana kadar. O akşam kâbus gördüğümü düşündüm. Daha doğrusu kâbus olsun istedim ama değildi işte ölüyordun, Lâl. Kız kardeşim ölüyordu." 

Sağ eliyle gözyaşlarını sildi. "Her neyse konumuza dönelim. O geceden sonra Toprak kayboldu. Senin yanından ayrılmayan Toprak o gece yok oldu. Sana deli gibi aşık adam ne hastaneye geldi ne de birini arayıp seni sordu."

Şaşırmıştım. "O güne kadar peşimden ayrılmayıp tam kaza günü ortadan mı kayboldu yani?"

Onayladı. "Evet, tam olarak öyle oldu."

"İyi ama neden? Madem bu kadar seviyordu neden kaçıp gitti ve şu an neden geri gelmeye çalışıyor?"

"Bu sadece bir tahmin. Belki de bir başkasıdır."

Ayağa kalktım. "Öğreneceğim!" 

İzel'in kaşları çatıldı. "Nasıl yapacaksın bunu?"

"Açık açık soracağım İzel. Eğer benimle konuşan kişi Toprak değilse bir başkasıysa bu mevzu burada kapanır. Ama eğer bu o ise hesap verecek!"

Ayaklandı. "Hayır bunu yapmayacaksın!"

"Yapacağım!"

Sesinde telaş vardı. "Ama neden? Zaten seni bırakıp gitti bu saatten sonra bahanelerin ne önemi var?"

Salonda bir ileri bir geri gidiyordum."Hesap verecek bana."

 Hiddetli bir şekilde "Buna izin vermeyeceğim!" Dedi. "Her ne bok olursa olsun bu konu burada kapandı. Sen ona yazıp başına bela almayacaksın!" Ardından ne dediğinin farkına yeni varmış gibi duraksadı.

Aniden ona döndüm. "Başına bela almayacaksın ne demek oluyor?"

"Yani şey..."

"Ney?"

Aniden şiddetlice ağlamaya başladı. "Üzülmeni istemiyorum Lâl, anlasana. Seni çok üzdü. Ne geçti aranızda bilmiyorum ama ondan ayrıldıktan sonra çok üzgündün. Şimdi yine hayatına girecek ve seni tekrar üzecek." Kafasını iki yana salladı. "Bunu istemiyorum. Tek sen kaldın benimle. Üzülmene izin veremem." Hıçkırıkları arasında, "Yalvarıyorum Lâl, ne olur yazma." Dedi.

Yanına gidip yüzünü omzuma gömdüm ve saçlarını sevmeye başladım. "Tamam yazmayacağım," dedim. "Sen haklısın bırakıp gitmiş zaten. Bu saatten sonra yazsam ne değişecek?" dedim.

Yalan söyledim.

İzel'i odama uyuması için bıraktığımda ilk işim telefonumu açmak oldu. Hiç beklemeden WhatsApp uygulamasını açıp yazmaya başladım.

Lâl: Toprak?

Görüldü

İyi geceler öpücüğü yazıyor...

İyi geceler öpücüğü: Efendim Lâl?

🔗

Okuduğunuz için teşekkür ederim. 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere <3







İYİ GECELER ÖPÜCÜĞÜWhere stories live. Discover now