PANTER

20 3 15
                                    

Yazım yanlışları için özür dilerim.

Gece Saat 1.30

Her zaman ki gibi farklı olmayan bir şekilde uyku tutmamıştı ama farklı olan ise köşkteki odamda değil, köşkün salonunda son dakika haberleri izliyordum. Aaron ile birbirimizi tehdit ettikten sonra ayrılmış, ben köşke, o ise cehennemin dibine gitmişti. Belinay'a ya da Vanessa'ya saatlerce herhangi bir şey yazmamış, aramamıştı. Umrumda mıydı? Hayır.

Muhabir kadını son 2 saattir dinliyor ama söylediklerine kılak asmıyordum. Tüm ülke Aaron ve benim iş birliğimi düşünüyor, ikimizden de nefret ediyordu. Sıkıntı yok, ben kendimi seviyorum.

İçimdeki ağtal meraka yenik düşmüş bir şekilde telefonumu elime aldım. Aaron'un bana gönderdiği takip cihazının uygulamasını açtım ve konumuna baktım. Her hangi bir saldırıya karşı aban bunu vermişti, eğer merak ederse o da benim konumuma bakabilecekti.

Konumun bulunduğu noktayı kestirdikten sonra buranın İstanbul'un sınırları içerisinde ama şehirden çok uzak bir yer olduğunu fark ettim. Etrafta hiç ev yoktu, bom boş bir araziydi. Sokakta yatıyor olamazdı. Bir sorun olmalıydı.

Vanessa hattımı açıp Aaron'u aradığımda telefonuna ulaşılmıyordu. Şarjı bitmiş olabilirdi ama sokakta yatması mümkün değildi. Vanessa olarak hazırlandıktan sonra evdeki uyuyanlara haber vermeden garajdaki motorumu çıkarttım. Konuma olabildiğince hızlı bir şekilde gidiyordum. Vanessa tarzı bebeğim.

Arazinin yakınlarına geldiğimde etrafta kimse yoktu. Tam konumun üzerinde duruyordum ama etrafta benden başka kimse yoktu. Yer altı sığınağı. Etrafta yer altına açılan bir kapak buldum ve zorladım. Kolayca açılması beni şaşırtmamıştı, tuzak olabilirdi.

Önüme çıkan merdivenlerden inmeye başlarken elşm belşmdeki silahı tuttu ve çıkarttım. Silahın emniyetini kapattıktan sonra son basamağı da atlattım. Sırtımı duvara yazlayıp konuşulan sesleri duymaya çalıştığımda öncelikle Aaron'un sesi kulağıma ilişti. "İkinci yüzünü ne zaman göstereceksin diye düşünüyordum, başkan. Yakın zamanmış." Sesi yorgundu ama dinçti. Sinirliydi ama kurnazdı.

"Vatan haini olmaya mı karar verdin, Aaron?" Duyduğum sesle anlık bir şok yaşadım, gözlerim sonuna kadar açıldı. Ülkeyi yöneten başbakanın sesini duyuyordum. Sinsi ve vahşi bir ses tonu kullanıyordu. Yaşattığım şoku daha atlatamadan arkadan dizime yediğim darbeyle iki dimin üzerine çöktüm ve ellerimi tutup ters kelepçe yaptıklarında yakalandığımı fark etmem için geç olmuştu.

Aaron'un gözleri anında bana döndüğünde sinirle bir nefes verdi. "Siktir." Ellerini zinvirle tavana bağlamışlardı, ayakları yere değiyordu ama bağlıydı.

Başkan yavaş adımlarla arkasını döndüğünde yüzü bana dönmüştü. "Vay vay vay." Zıkkımın kökü. "Vanessa Panther. Bu ne güzel bir süpriz böyle?" Önüme gelen saçlarımı arkama atmak için kafamı iki yana salladım ama başarısız oldum. Başkan önümde eğilip saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Anlatılanlardan ve polis çiziminlerinden daha güzelsin." dediğinde kaşlarımı çattım. İşaret parmağıyla sağ yanağımı okşarken bir anda parmağını dişlerimin arasına aldığımda bağırdı. O anda sol yanağımda bir ağırlık hissettim, yumruğu suratıma basmıştı. Bir anda yere yığıldığımda kafamın sağ tarafı yere çarptığından feci derecede acıyordu.

Başkan hızla ayağa kalkıp bana tepeden baktığında elimdeki iplerden kurtulmaya çalıştım. "Bu yumruğun bedelini sana çok pis ödeteceğim, soysuz." diye dişlerimşn arasından konuştuğumda arkamdaki duran adamlara işaret verdi. Saniyeler sonra kendimi Aaron'un yanında onunla aynı konumda tavana asılmış halde buldum.

Gözler Yalan Söylemez.Where stories live. Discover now