6.

66 10 13
                                    

-Uzun bir zaman sonra-



Albert ile çalışalı neredeyse bir yıl olacaktı. Bu süre zarfında Albert'in verdiği görevlere gidip gelmiştim hem dem kendi araştırmam üzerinde yoğunlaşmıştım. Albert ile çalışmak başta zordu ama sonradan alıştığım için fazla sıkıntı olmamıştı. Anlamadığım bir şey vardı adam resmen üstüme titriyordu. Tüm görevleri yapmam için bana veriyordu sanki başka adamı yokmuş gibi. Hele ki son isteğinin saçmalığı beni benden almıştı. 


Albert'in karşı koltuğunda oturmuş çatık kaşlarla yüzüne bakıyordum. Lanet herif gözlüklerini hiç çıkartmadığı için göz kontağı kuramıyorduk. "Wesker bu da ne demek oluyor? Ne demek ölmeliyim?"

"görev icabında bir ölüm Ada, sen ölmeyeceksin senin yerine bir başkası ölecek. Ortadan yok "olman lazım ki gizli görevler işletebilesin."

"boş yere benim için birisi ölecek yani?"

"boş yere değil. Belli bir amaç uğruna"

"neyse ne fark etmez. Ben bu işte yokum Jack'e ver bu görevi."


O ortadan kaybolursa araştırmam daha çabuk halledilirdi ve bu can sıkıcı işten kurtulabilirdim.


Albert bir süre sustu ve masasına bakarak düşündü. Daha sonra gözlüklerini çıkarttı ve bakışlarını bana çevirdi, kırmızıya kaçan gözleriyle karşılaştığım zaman kaşlarımı kaldırdım. "bu işi Jack'e verirsem muhtemelen bu hayatta istemeyeceğin şeyler olur Ada" 

"beni tehdit etmen bir yere varmayacak daha çok iş ilişkimizi bozmuş olacaksın. Üzgünüm ama ben bir köle değilim patronumun her dediklerini yapmam. Bu da benim farkım işte."

"sana bir zarar vermem zaten" Albert gözlüklerini bezle siliyordu "senin yerine ekip arkadaşlarına bir zarar veririm."


Kaşlarım daha çok çatılabilirmiş gibi çatılırken sinirle homurdandım. 

"ah Leon uğruna vurulmuştun bir de dimi o çatıda?" Albert kıkırdadığında ayağa kalktım. "ben kimsenin uğruna vurulmadım. Birileri için kendi canıma zarar verecekte değilim."

"birkaç gün öncesine bunu deseydim muhtemelen inanırdım ama şimdi inandırıcı gelmiyor biliyor musun?"

"ne demek istediğini anlamıyorum Albert."

"hadi bu konuyu biraz daha açalım" Gözlüğünü silme işini bitirince gözlüğü taktı. "ne amaçla yanıma geldiğini biliyorum"

"beni yanına alan sensin, ne saçmalıyorsun sen?"

"ihanete uğradım, iftira atıldı yalanların gerçek değilmiş meğerse yanıma bir ajan olarak gönderilmişsin. Sana verdiğim tüm görevleri başarıyla yerine getirirken kendi araştırmanı da yönetiyormuşsun. Son anda anladım bilgilerimin bir başkasına satıldığını. O çok sadık olduğun patronlarının arasına benim de bir ajan yerleştirebileceğimi hiç mi düşünemedin?"

Sesi sonlara doğru gittikçe sertleşmişti. 

Ellerimi iki yana açtım "pekâlâ yakaladın beni" gülümsedim "ama o gönderdiğin ajanından fazla ümit besleme. Ölmüş olabilir çünkü, bunu yapabileceğini düşündüğüm için bende doğru şekilde hareket ettim ve ajanını yakaladım. Beni salak mı sandın?"

"bu iş burada bitmeyecek Ada" öyle sakince oturmasına şaşırmıştım ama belli etmedim. Onun yerinde olsaydım ve böyle bir olay yaşasaydım o ajanı ele geçirmeye çalışırdım muhtemelen. 

Pekâlâ foyamız ortaya çıktığına göre buradan defolup gidebiliriz. Gizli görev başarısızlıkla iptal oldu. 

"silah falan çekmeyeceksen buradan gidiyorum" 

"eğer onu yaparsam ölürsün. Ne kadar hızlı ayrılırsan o kadar iyi olur senin için. Yüzünü görmek istemiyorum"

"hay hay"


Kapının oraya geldim ve kapıyı kendime çekerek açtım onun tarafına bakmadan direkt odadan çıktım. Asansörle aşağı indikten sonra Jack ile karşılaştım. 

Bu adam da resepsiyonda takılıyor hep başka işi yok sanki...

Onun tarafına bakmadan yanından geçip giderken benim için 'hain' diye mırıldandığını duydum ama umursamadım.


~~~

Polis merkezinden içeriye girip resepsiyonun önüne geldim. "Selam Kate" gülümsedim Kate kafasını kaldırdığı zaman beni görünce şaşırdı "Bayan Wong?" 

"görüşmeyeli nasılsın?"

"ben iyiyim de sizin burada ne işiniz var?"

"ne işim olduğunu bırakta S.T.A.R.S. ekibinin müdürü burada mı?"

S.T.A.R.S." kısaltması, "Special Tactics And Rescue Service" (Özel Taktikler ve Kurtarma Servisi) anlamına geliyordu.

"Bay Donovan daha gelmedi. İsterseniz ona haber edeyim siz de bekleme salonunda bekleyebilirsiniz."

Tam elini telefona götürecekti ki onu durdurdum. "hayır hayır gerek yok. Hiç kimseye haber etme ben beklerim gelmesini, ama bekleme salonunda değil." dedim. "ama Bayan Wong ofis-" onun sözünü keserek "görüşmek üzere Kate" dedim ardından merdivenlere doğru ilerledim. Sürpriz yapalım bakalım bizimkilere.

S.T.A.R.S. ofisine geldiğim zaman kapıyı açıp içeriye girdim ve etrafa bakınarak odanın ortasına geldim. Oda da daha kimse yoktu. 

O sırada birisi tarafından sırtıma tabanca namlusu dayatıldığı zaman olduğum yerde durdum.  Sol çaprazımdaki aynaya baktığımda arkamdakinin Chris olduğunu gördüm. 

"kız kardeşin bitti sen mi başladın Chris?" 




__________________________________________

Kitap nereye doğru gidiyor zerre bilmiyorum ama gidiyor bir şekilde 

patron isimleri serideki insanlardan alakasızdır.

BetrayalOn viuen les histories. Descobreix ara