13.

48 8 83
                                    

-İlahi Bakış Açısı-

Ada, beyaz renkli bir odada bir yatağın üzerinde yatıyordu. Odanın görünüşü her ne kadar hastane odasına benzese de hastanede değildi. Paralı asker odaya girip Ada'nın durumunu kontrol ettiğinde Ada hâlâ baygın yatıyordu. Kolunda serum takılıydı ve iyileşmesi için ilaçlar veriliyordu.

Neredeyse iki saat geçtikten sonra Ada kendine gelir gibi oldu ama ilaçlardan dolayı kafası allak bullaktı. Gözlerini araladığı zaman parlak ışıktan dolayı gözleri kamaşınca gözlerini kıstı. Aklına gelen ilk düşünce 'öldüm de cennete mi geldim' olmuştu ama zihni canlanmaya başladığı zaman bu düşüncesi uçup gitmişti. Acıyan boğazını öksürerek temizlemesiyle köşede koltukta oturup kitap okuyan paralı askerin dikkatini çekmişti.

Adam'ın "sonunda uyandın" lafıyla irkildi. Pekâlâ Ada yanında birisinin olmasını beklemiyordu. Adama bakmak için kafasını çevirmeye hareketlendiğinde boynuna giren ani acıyla küfretti ve hareketsiz kaldı. "Sen de kimsin? Neredeyim ben?" diye sordu titrek çıkan sesiyle. Uzun süredir kuru olan boğazı yüzünden sesi titriyordu.

Adam soruları görmezden gelerek ayağa kalktı. Masanın üstünden kaptığı su şişesiyle beraber Ada'nın yanına geldi ve şişenin ağzını açıp yavaş ve dikkatli bir şekilde Ada'ya su içirdi.

Ada nihayet boğazındaki kuruluğun gittiğini hissederek rahatladığında adamı incelemeyi unutmadı.

Karşısında hiç görmediği bir adam duruyordu, kaslı ve oldukça uzun bir yapısı vardı. Öyle bir boydu ki Leon'dan bile uzundu.

Siması bir yerlerden tanıdık geldi ama nereden tanıdığını bir türlü anlayamadı.

"Neredeyim?" diye sordu. Bir yandan da odayı inceliyordu. Hiçbir şekilde yatağa bağlı değildi bu yönden içi rahatlamıştı ama tanımadığı bir adamın yanında zayıf bir şekilde boylu boyunca yatması hiç hoşuna gitmemişti, rahatsız hissediyordu.

Adam yanına bir sandalye çekip oturdu ve bacak bacak üstüne attı. "Bir Araştırma merkezi? Sanırım. Daha çok hastane niyetine kullanılıyor ama bilindik bir yer değil."

Ada'nın duydukları çatık kaşlarını sanki çatılabilirmiş gibi daha da çatılırken içinden küfürler etmeyi de unutmadı. "Bana bak yeminim olsun eğer üzerimde deneyler yaptıysanız, bu binayı başınıza yıkarım." dedi son derece soğuk çıkan ses tonuyla. Harbiden de yapardı. Bina yıkmak yapmadığı şey değildi.

Adam "saniyesinde senaryo yazdı. Kadın aklı bir başka çalışıyor demek ki..." diye söylendiğinde Ada su şişesini tutup adama fırlattı. "Dalga geçme, döverim!" Ada'nın bu hareketini beklemeyen Adam kafasına şişeyi yiyince yerinde sıçradı ardından sandalyeden düştü.

"Bak!" Adam alnını ovalayarak yerden kalkıp sandalyeye geri oturdu. "Senin üzerinde deney falan yapılmadı. Deney yapılmış olsaydı bu şekilde mi olurdun sence? Tamam evet ameliyattan çıkmış olabilirsin ama ameliyat olma sebebin de oldukça kritik bir durumda olduğun içindi. Neredeyse ölüyordun ve vücudun cam parçaları ile doluydu. Doktorların söylediği bu, şimdi daha iyisin işte."

Ada bir süre sessizce onun dediklerini aklında tarttı doğru olup olmayacağını çözmeye çalışırken aklına kaza yaptığı gelince onaylayarak başını salladı. "Tamam geçerli bir açıklama, ama hâlâ kim olduğunu bilmiyorum. Adını söyle bana."

Adam şaşkınlıkla Ada'ya baktı "beni tanımıyor musun?" Diye sorduğunda Ada göz devirdi. "Tanımıyorum ki adını soruyorum değil mi?"

"Hatırlamıyorsun yani..." adam kendi kendine söylendiğinde Ada elini 'ohooo' dermiş gibi salladı.

BetrayalWhere stories live. Discover now