17.

48 9 127
                                    

Bazen bu hayatta her şey yolunda gitmeyebilir. Her şeyden sıkılır ve biraz yaşadığınız yerden kaçıp kafayı dinlemek istersiniz. Herkesten kaçıp ufak bir kasabada huzurlu bir şekilde yaşamak gerçekten güzel gelebilirdi insana. En son böylesine bunalmış bir şekilde hissetmeme sebep olan Müdür Daniel namı diğer eniştemin bana verdiği zorlu görevdi. Ben Albert Wesker'in arasına sızmamı söylediği gün her şeyi bırakıp gitmek istemiştim. Tüm ekip arkadaşlarımı hatta Ethan'ı bile bırakmak istemiştim.

-Bir buçuk yıl önce-

Leon ile yeni bir görevden dönmüştük. Yorgun argındık ama görevi başarıyla tamamlamamız sayesinde oldukça gururlu ve mutluyduk. Helikopterle dönerken sırt çantamda taşıdığım fotoğraf makinesini çıkartmıştım sonrasında da fotoğraf çekilmiştik. Mutluydum mutlu olmasına ama içimde bir türlü gitmeyen sıkıntı vardı.

"Ada iyi misin? Bir durgunlaştın sanki." Leon'un sorusuyla başımı camdan ona çevirdim.

"Huzursuz hissediyorum sadece iyiyim ama merak etme." dedim gülümseyip elimi bacağına götürüp sıktım.

"Yorgunluktan kaynaklıdır muhtemelen. Gözlerinden okuyabiliyorum ne kadar yorulduğunu, merkeze döndüğümüzde biraz uzanır dinlenirsin."

"Üç gün boyunca dinlenmek istiyorum" dediğimde Leon tek kaşını kaldırdı "neden üç gün?" diye sordu. Gülümsedim "çünkü ismim üç harflide ondan akıllım."

Leon sorgularcasına bana baktığında göz devirdim. "çok mantıklı bir açıklamaydı anlamadıysan benim problemim değil" dedim ve dışarıya baktım.

Merkeze döndükten sonra çatıda Müdürüm bizi karşılamıştı. Hoşgeldiniz nasıl geçti ıvır zıvırlarından sonra Leon'u serbest bırakmış beni ise odasına çağırmıştı. Asansörle ofisimizin olduğu kata geldiğimizde inmiştik. Leon direkt olarak Chris'in yanına gidip kolunu omzuna atarak onu korkutmuştu. Tabii bundan sonra da okkalı bir tokadı ensesine yemişti Leon. Boynu nasıl kopmadı hayret ediyorum şahsen Chris gibi kaslı birisi benim enseme yapıştırsa kafam bedenimden ayrılırdı. Ben and Ed oyunundaki gibi hayatıma kafa olarak devam ederdim öyle bir şey mümkün olsaydı tabii.

"Akşam kulübe gidelim takılırız biraz." diye teklifte bulundu Leon.

"oğlum yeni görevden gelmediniz mi? Yorgun değil misin? Hem olmaz bu akşam işlerim var" dedi Chris.

"Hadi yaa" Leon ısrar etmeye başlamıştı çoktan.

Daha fazla onları dinlemeden Müdürümün peşinden gittim.

Ofise geldiğimizde o kendi koltuğuna otururken bende masanın karşısındaki koltuğa oturmuştum.

"Sana vereceğim çok gizli bir görev varı Ada, bunu ekibin bile bilmeyecek." diye söze başladığında merakla onu dinledim.

Beş dakika sonra görevin konusunu anlattığında içimdeki merak gitmiş yerini sinir almıştı. Ama hayır sakin olup sinirlerime hakim olacaktım çünkü sakin olmazsam her şey kötüleşebilirdi.

"Katiyen olmaz." dedim.

"Ada sana rica etmiyorum emir veriyorum"

"Müdürü- hayır enişte! Bu görevi nasıl kabul edebilirim söyler misin? Bana gelmişsin Albert'in yanına sızacaksın ama ekip arkadaşların seni hain bir pislik olarak bilecek diyorsun! Akla mantığa sığıyor mu bu dediğin? Arkadaşlarım tarafından hain olarak tanınmak nasıl gururumu kırar sen biliyor musun bunu?" dedim. Sinirden patlamamak için kendimi tutuyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BetrayalWhere stories live. Discover now