(32) Uyuyan Güzel'in Uyanışı

15.8K 851 145
                                    

Oy kullanıp yorum yapmayı unutmayın

-

-

Adliye koridorunun penceresinden içeri süzülen rüzgar ürpermeme neden olurken , kırışmış beyaz gömleğim ve siyah kumaş pantolonum ile oldukça berbat haldeydim. Siyah uzun dağınık saçlarımı nerden bulduğumu bilmediğim bir kalem ile toplamıştım. Etrafımda ki insanlar silik ve renksiz gibiydi. Birer ilizyon gibiydiler cansız ve ruhsuz bir o kadar da korkutucu. Yargılanıyordum ama yanımda bana destek olan bir kişi bile yoktu. Bilinmezliğin içinde kaybolup gitmiş gibiydim. Çaresizce oturduğumda bakışlarım zayıf bileklerime takılı kelepçelere gitti. Zihnimin içi çok bulanıktı ve asla durulmuyor işler daha da sarpa sarıyordu. Hakkımda verilecek olan kararı bekliyordum.

Ben bağışlanacak bir kadın değildim. Yaptıklarımın bir bedeli olacağını da biliyordum. Bu gün ise yargılanıyordum.

"On beş dakika ara verildi"  Savcının sözleri buz gibi ortamı bıçak gibi keserken duruşma salonundan ayrılan insanlara birlikte istifimi bozmadan oturmaya devam ettim.

"Kaç saattir buradasınız" duyduğum sesle kafamı kaldırdığımda yaşını epeyce bir almış zarif bir kadın ile bedenim gerildi. Dilimi damağıma vurduğumda oturduğum sandalyeye sırtımı yaslayarak duvarda asılı olan saatte döndü bakışlarım.

İki saat tam olarak iki saat geçmişti. Benden bir cevap bekleyen kadına döndüğümde bacak bacak üzerine atmış ve tamamen bana odaklanmıştı. Elinde kırışmış eski bir kitap ve saçlarının üzerine astığı okuma gözlükleriyle oldukça tuhaf bir aura saçıyordu.

"İki saat" sesim düz çıkmıştı. Her bir hareketini gözden kaçırmadan izlemeye başladım.

Gülümsediğinde istemsiz bir şekilde gerilip tetikte beklemeye başladım.

Elinde ki kitabı açıp okumaya başladığında ise kaşlarım çatılmıştı. Kitabın kapağına baktığımda adının "İç Savaş" olduğunu gördüm.

"Okuduğunuz kitabın konusu nedir?" Merakıma yenik düşerek sorduğum soru ile okuduğu sayfanın ucunu katlayıp kitabı kucağına bıraktı.

Bakışları bana değdiğinde sorduğum soru ile memnun olmuş gibiydi.

"Arafta kalmış bir kadının kendi içinde ki hesaplaşması" dediğinde devam etmesi için bekledim. Bu ara bitene kadar bu kaçık kadınla sohbet edebilirdim. Daha doğrusu o konuşur ben dinlerdim.

"Ölüm ve yaşam arasında ki ruhların kendi içinde ki savaşını anlatıyor. Ruhlar kendini bağışlamadığı sürece arafta kalmaya mahkûm. Zaman kavramını yitirmiş ve suçluluk duygusu içinde kavrulmuş yorgun ruhların yargılandığı bir mahkeme" sözleri ile dudaklarımda alaylı bir gülüş belirdi.

"Araf, ölüm ile yaşam arası mahkeme zırvalıklarını okuyorsunuz. Gerçekten böyle saçmalıklara ayıracak vaktiniz olmasını anlamıyorum" dudaklarımdan dökülen kelimeler onu kızdırmadı.

Oturduğu yerden kalkıp gözlerimin içine baktı. "Bağışla kendini , burda bir saat daha kalamazsın" sesi uyarı niteliğinde çıkarken duruşma salonunu terk etti.

İçeri dolan silik yüzler ile  bıkkın bir nefes verdim. Pozisyonumu bozmadan oturmaya devam ettim. Konuşuldu hayatımın bir çok yerinde karşıma çıkan insanlar aleyhime şahitlik etti. Vicdanım sızım sızım sızlıyordu. Ruhumu kemiren tarifsiz hislerin içerisindeydim.

"Söylemek istediğiniz bir şey var mı" bakışlarım hâkime hanıma çarptığında içimde büyük bir boşluk vardı. Birinin yokluğunu hissediyordum ama kim?

Nârin +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin