1.BÖLÜM:O GECE

352 228 59
                                    

   Hayatın bize ne getireceği,bizi nereye sürükleyeceğini asla bilemeyiz.Kimi zaman önümüze cennet bahçelerini sererken kimi zaman ise asla söndüremeyeceğimiz alevleri.Bu zamana kadar hayat ile aram hiç iyi olmadı,beni asla bu dünya'da istemedi,o kadar istemedi ki beni yalnızlığa mahkum kıldı,ne bir arkadaşım oldu ne de dertleşebileceğim beni anlayan bir ailem.

  Şans kavramına asla inanmadım çünkü bana hiç uğramadı,hep bir mutsuzluk,hep bir depresyon hali ,ha bide ucu bucağı olmayan bir yanlızlık. Her insanın ait hissettiği bir yer olur ya, benim hiç olmadı ne bu şehire, ne de bu şehirin sokaklarına.

   Hayat bana durmadan "sen sadece yalnızlığa mahkumsun" diye haykırdı.

    Ama her zaman olduğu gibi üç maymunu oynadım.Ben kaçtıkça hayat daha fazla peşime takıldı yorulmadan,usanmadan benimle beraber o yolda koştu,her çıkmaz yolda keyifle karşıma geçerek,gerçekleri anlatmaktan,göstermekten gocunmadı.Hayat benimle sıkılan bir çocuğun oynadığı oyuncak gibi oynadı.

   Ben ise ne yapıp edip,ondan,kaderimden ve gerçeklerimden kaçtım.Gerçeklere inanmaktansa,kendimi kandırmak daha kolay geldi.

   İçimde fırtınalar kopsa bile dışarıya hep mutlu ve güler yüzlü olmayı öğrendim.Kendimden dolayı dışarıya bakış açım değişti,birisini gülerken görünce ne kadar mutlu diye yargılamıyorum yada hayat ona güzel,derdi tasası yok da demiyorum çünkü ,her gülene aldanma,yakından bakmadığın sürece o gülümseme de ne acılar var bilemezsin.

   Ailem ben acı çekerken üzülmesin diye dışarıya yansıtmadım, çünkü çocuk yaşlarda yansıttığım zaman bana"sen böyle yapınca bizde üzülüyoruz,yapma artık"dediler,o günden beri acım hep benimle kalır,başka birisi öğrenmez.

  "Baba,anne hadi ama ya, gün bitti ve siz hala inemediniz" diye kaçıncı söyleyişim bilmiyordum,zaten söylemekle kalıyordum çünkü yukarıdan hiçbir cevap alamıyordum.

   On dakika sonra aşağıya inmeleri ile "geldik kızım ne çok söyledin,bak hala gün bitmedi, hem bitse ne olur ki, gece yolculuğunu daha çok seviyorum diyen sen değil miydin? "diye söylendi babam.

   "Keşke başka bahane bulsaydın baba, daha inandırıcı olurdu" dedim ve kapıya ilerledim,onlarda peşimden ilerleyip evden çıkınca,bir daha asla açmamak üzere kapıyı kilitledim.Çocukluğumdan beri bu eve tutsak oldum ne bir yere gitmeye cesaret edebildim, nede kurtulmaya.Yaşadığımız hayat ise çıkışı olmayan hapishanemdi.

   Ne güzel demiş Oğuz Atay; Hayat düşünceleri tutan bir hapishanedir.Benim düşüncelerimi tutmakla kalmayıp hayallerimi de esir alıyordu.

  Valizlerle arabaya ilerleyip onları bagaja yerleştirdim,annemler çoktan yerlerine yerleşmişti bile,bende hızla sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım.Bir süre de olsa ait hissetmediğim bu evden, bu hayattan uzaklaşacak olmak içimi bir nebze de olsa rahatlatıyordu.

   Evin önünden ayrılıp ana yola çıktığımızda annem evde olduğu gibi"Nereye gidiyoruz kızım,bir türlü söylemedin,en sonunda çatlatacaksın insanı o olacak"dedi.

    Yol boyunca susmayacağını bildiğimden dolayı pes ettim.

    "O zaman Ordu yolcusu kalmasın diyorum ve sözü size bırakıyorum sevgili ailem" dediğim an, resmen annem sevinçten yerinde zıpladı.

    "Ayy aferim benim kızıma ,nasıl da biliyor annesinin sevdiği yerleri" diyince babam kaşlarını çattı.

    "Ne yani hanım bende öyle yerleri seviyorum tek seni düşünecek değil ya" dediğinde hafif alınmışa benziyordu.

KADER OYUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin