3.BÖLÜM:SUÇLULUK DUYGUSU

291 211 31
                                    

3 OCAK 1987

(Ben bu üçüncü kişi ağzından anlatımı yapamıyorum yaa)

   Annesi ile komşularına yapılacak olan güne giden Çiçek,normal günlerden daha mutluydu çünkü komşuları ile iç içe olmayı seven birisiydi,onlardan bilmediği sözler ve deyimler öğreniyordu,buda onu fazlası ile mutlu ediyordu.

   Gününü komşuların da geçiren anne,kız akşam üstü eve döndü,salona geçtiklerinde Çiçek öğlenden beri aklına takılan soruyu sorma fırsatı buldu"anne Meltem abla,Nigar ablaya' hadi hadi çıkar ağzındaki baklayı'dedi, bakla neyin kısaltması baklava' nın mı? "dediğinde kafası fazlasıyla karışık haldeydi,bu bilmediği deyimi duyduğundan beri eve gelip annesine sormak için sabırsızlanıyordu.

   "Hayır kızım baklava'nın kısaltması değil,bir nevi söyleyemediği şeyleri söylemesin de ısrarcı olmak gibi"dedi gülerek.

   Gülüp,eğlenirlerken telefon çalmaya başladı"hayırdır inşallah"dedi annesi telefona ilerlediği sırada "alo buyurun"dediğin de sesi fazlası ile tetirgin çıkıyordu.

   "Ne,nasıl,ne zaman oldu bu,hangi hastahane?"diye bağırdığında,Çiçek annesine doğru koşup bacağına sarıldı,ama Çiçek'in annesine sarılması onu ayakta tutmaya yetmemişti,telefonu bile kapatamadan annesi gözlerinin önünde yere yığıldı.

   Çiçek bir annesine bakıyor ,birde sallanan telefona ,annesini bu hale neyin getirdiğini merak ederek telefona yöneldi.

    "Alo"dedi merakla.

    Karşıdan gelen ses Çiçek'e"tır kazası geçirdi,bulduğumuzda iç kanaması fazlaydı,maalesef kaybettik"demişti.

   Çiçek duyduklarına inanmak istemiyordu,babası onları bırakmazdı değil mi?Babası, Çiçek'in herşeyiydi ilk aşkı,kahramanı ve birçok şeyi .Şuan ise tanımadığı birisi ona herşey'ini kaybettin diyordu. Halbuki daha 5 yaşındaydı,onu kaybetmek için daha çok küçüktü.

   Bir süre kendisini toparlayamadı ve psikolojik destek almaya başladı,kendisini toparlaması ondan yıllarını aldı ama bir şekilde o küçücük yaşında hayata tutunmayı başardı.

   Babası öldükten sonra hayatın bütün yükü annesinin omuzlarına bindi,geçim derdi,çalışma hayatı,çocuğuna bakma,okula gönderme derken kendisini fazlasıyla ihmal etti, sırf kızı daha fazla üzülmesin diye acısını da,hüznünü de içine gömdü.

   Çiçek dokuz yaşındayken annesine kanser teşhisi koyuldu,son evrelerinde olduğu için iyileşme ümidi yoktu,ama yinede annesini iyileştirmek ,mutlu etmek için elinden gelenin fazlasını yapmaya çalıştı.

    On yaşına girdikten beş gün sonra annesini de kaybetti,tek çocuk olduğu için ailesinden geriye sadece o kalmıştı.Teyzesi onu yanına aldı ama, eniştesi onu hiç sevmiyor hatta istemiyordu.Durumlar daha kötü hale gelince teyzesi mecburen onu çocuk yuvasına bırakmak zorunda kaldı,hayatının devamına orada devam eden Çiçek, okuluna da gitmeyi ihmal etmedi.Ailesinin ölümünden sonra sağlık çalışanı olmaya,diğer insanların hayatını kurtarmaya yemin etmişti.

   20 yaşında okulunu bitirip hemşire oldu,o gün bu gündür insanların hayatına dokunuyor,dertlerini paylaşıyordu,ailesi olmayan kim varsa kendisini onlara adayıp yanlarında oluyordu.

GÜNÜMÜZ 4 MART 2024;

   Hastahane'de dördüncü günüme gözlerimi açtım,düne dair hatırladığım çok fazla şey yoktu,sadece ailemin artık hayatımda olmayacağını biliyordum,buda hepsine bedeldi.

   Kriz geçirdikten sonra hemşire o halime daha fazla dayanamayarak sakinleştirici vurmuştu,uyandığım andan beri yanıma gelip beni durmadan kontrol ediyordu,kimi zaman yemek getiriyor,kimi zaman konuşmaya çalışıyordu ama yaptığı her şey nafileydi, ne ağzıma bir lokma yemek koydum nede bir kelime olsun konuştum,tek yaptığım şey düşünmekti.

   Benim en büyük zaafım ailemdi,onlara karşı soğuk ve sert olsam da onlar benim herşeyimdi, bir nebze de olsa yalnızlığımı,
hayatın beni kabullenemeyişini unutturuyorlardı,o yüzden hayat bu olanları kaldıramayıp onları benden almıştı.

   Bir diğer düşündüğüm konu ise suçlu olmamdı,o arabayı süren ,panik yapan,yuvarlanmamıza sebep olan bendim.Düşüncelerim de tek cevapsız kalan soru ise,neden ben değil de onlar?Bu hayatta hiçbir yerim olmadı,alışamadım,ait olamadım,bunca sebepten dolayı benim ölmem gerekmez miydi?

   Düşüncelerim alevlenmeye başladığı an içeriye Çiçek hemşire girdi,en son geldiğinde biraz da olsa kendinden bahsetmişti,
ismini de o şekilde öğrenmiştim.

   "Nasılsın bakalım güzeller güzeli hastam"dediğin de gözleri bana beklenti ile bakıyordu,hala kimse ile konuşmak istemiyordum o yüzden gözlerimi kaçırıp boşluğu izlemeye devam ettim.

   "Kızım farkındayım büyük acın var,ama böyle yapıyor olmanın sana ve ailene ne faydası var? "bir yönden haklıydı ama elimden birşey gelmiyordu"onların ölmüş olmasına rağmen benim nefes alarmım kime faydası var?" dedim sorusuna karşılık vererek,hastası olduğum için mi benim üzerime düşüyordu yoksa acıdığı için mi,hiçbir fikrim yoktu.

   "Senin yaşıyor olman onlar için bir ödül,onlar artık yanında olamayacak ama seni yukarıdan izlemeye devam edecekler"
onların beni yukarıdan izlemelerini değil yanımda olmalarını istiyordum.

   "Yaşıyor olmam onlar için ödül mü bilmem ama benim için değil"dedim bir hışımla,gözlerim bu anı bekliyormuş gibi tek tek yaşlar süzüldü.

   "Bak sana birşey daha anlatayım,benim 3 yıl önce eşim vefat etti ve hayatın bütün yükü omuzlarıma bindi,oğullarımdan birisi kaldıramadı koskoca bir ay boyunca tek bir kelime etmedi,bir gün ilk önce burnu kanadı sonra da düşüp bayıldı telaşla acile gittik ve başında iyi huylu bir tümör çıktı,ilk evreleri olduğu için bir hafta sonra burada ameliyat oldu ve günlerin birikiminin narkozun etkisi ile attı,o gün boyunca kırdı, döktü ,ağladı ve içindeki zehiri akıttı.Demem o ki kızım her şeyin ilacı zaman içine atma,bağır,çağır,ağla yeter ki susma,Ailen ölünce ne hissettim biliyor musun? Sanki seni bana emanet ettiler de gittiler,yada bilmiyorum ben öyle hissettim ama bu saatten sonra sende benim bir evladısın ve ben bir evladımı daha hastalık kurbanı edemem"dediğinde bakışlarında tek bir duygu vardı,merhamet.

   Dünya'da bilmediğimiz türden o kadar çok acı var ki ,kimi küçücük şeyleri aklında büyütür, kimi tonlarca ağır yükü olmasına rağmen susar,peki ya ben bunlardan hangisiydim?

   Oturduğu koltuktan kalkıp yanıma oturduğunda hiç düşünmeden beni kendisine çekip sarıldı,o an anladım ki buna çok ihtiyacım varmış,onun kolları şifalıydı,onun kolları merhamet ve anne şefkati doluydu ve ben bu duyguların hepsini şuan iliklerime kadar hissediyordum.

   Peki ya bu duyguların bir tanesini dahi hak ediyor muydum? İçimde ki o lanet olası susmayan ses"cevabını uzakta arama Elisa , sen bu duygulardan bir tanesini hak etmeyi bırak,bir gramını hak etmiyorsun"diye haykırması ile kendimi sağlam bir duvara çarpmış gibi hissettim.Artık ne olacaktı, hayatıma nasıl devam edecektim,bir başıma bu yük ile nasıl başa çıkacaktım?
İnanın hiç bilmiyorum.

(...)

İyi geceleerr,gene ben geldim ve bu sefer diğer bölümlere nazaran daha uzun bir bölümle geldim.İlk altı bölüm biraz kısa olacak ama sonrası bomba gibi elimizde patlayacak.Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayınız,şimdiden teşekkürler...

KADER OYUNU Where stories live. Discover now