1 • the highest cliff

515 46 38
                                    

🌟

Don't say you need me when you leave and you leave again, diyordu Lana Del Rey. Buruk bir tebessüm oluştu dudaklarımda, biliyordum. Bu tebessümün sebebi sözlerin haklılığıydı. Şarkıyı kaçıncı dinleyişimdi bilmiyordum, kaçıncı sığınışım veya kaçıncı eziyetim kendime.

İki saat öncesine kadar gayet mutluydum oysa ki.

Çikolata parçacıklı kurabiyeler hazırlıyordum, sevdiği için ona götürecektim. Beraber yiyecektik. Belki başka şeylerde yapardım kim bilir, şuan böyle çaresizce oturuyor olmasaydım. Kulağıma dolan notalar, ulaşan her bir kelime canımı yakarken ben hala gülümsüyordum elimdeki telefona bakarak. Bir fotoğraftı, belki aşk dolu bir fotoğraf. Sevgilimin olduğu fotoğraf. Fakat ellerini beline yerleştirdiği, güzel baktığı o gözlerin karşısında ben yoktum.

Yine.

Benim gibi sarı saçları olan bir kızdı. Uzun boylu, bakıldığında belli olan pamuk gibi teniyle gülümsüyordu o da. Bir kafenin önünde çekilmişlerdi. Hayır düzeltiyorum, tam olarak onun çok sevdiği arabasının önündelerdi. Ya kızı bırakmıştı, ya da kendisi oradan ayrılıyordu, belki de benim yanıma gelmek üzere.

Aklıma doluşan düşüncelerle güldüm yine. Ne zamandı acaba? Hiçbir şey olmamış gibi benim yanıma gelip, sarılıp öptüğü hangi gündü acaba.

Telefonu bırakıp kalktım ve şarkıyı kapattım. Yaklaşık bir saat olmuştu kurabiyeleri fırından çıkaralı sanırım. Mutfağa geçip tepside duran kurabiyelere bakıp aldım bir tanesini ve ufakça ısırdım.

"Tanrım Chaeyoung, bu şey harika olmuş. Eşsiz." diyecekti eğer verseydim. Bende bu güzel sözlerine yine ve yine kanıp, ona iyice kapılacaktım.

Gerçekten de aptaldım.

Bu beni yine güldürürken bu sefer kısa sürmedi. Daha uzun güldüm, kıkırdadım. Kıkırtılarım kahkahalara dönüştü, karnım ağrıyana kadar güldüm. Sonra bir anda ne halde olduğum geldi aklıma. Bu sefer ağlamaya başladım, gülmekten oluşan göz yaşlarım iyice arttı. Hüngür hüngür ağlıyordum.

Ne için ağlıyorsun?

Aldatıldığın için mi? Sevgin boşa çıktığı için mi? Salak gibi yine ve yine bir erkeğe daha kandığın için mi?

Yine ve yine aldatıldığın için mi?

Ben bunları hak edecek ne yapmıştım ki? Kendi halimde yaşayıp gidiyordum ben kimseye bir zarar vermemiş incitmemiştim? Bu yüzden mi bu kadar incitilen oluyordum? Bu yüzden mi bu kadar acı çekiyordum? Ne zaman sona erecekti bu ne zaman kurtulacaktım?

Elimdeki kurabiyelere baktım hala ağlarken. Hayır, onlara kıymayacaktım. Çok güzellerdi bir kere. Jihoon'u asla hak etmiyorlardı. Sakinleşmeye çalışarak elimdeki kurabiye parçasını kenara bıraktım. Kuruyup bayatlamamaları için bir saklama kabı aldıktan sonra hepsini özenle yerleştirip kapağını kapatıp koydum kenara.

Odama gidip üstüme bol bir pantolonla rastgele seçtiğim bir tişörtü giydikten sonra salık saçlarımı tek omzuma alarak hızlıca bir örgü yaptım. Çantama gerekli eşyalarımı koyduktan sonra çıkmıştım evden, onun aldığı beyaz güllerle.

stars in your eyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin