7 • moral date

231 35 19
                                    


🌟

Hayatı sorguladığım pek çok an oluyordu. Oturup saatlerce etrafı izleyerek 'daha ne kadar saçma salak şeyler yaşayabilirim' diyordum hep. Olanların benim başıma gelmesini çok sorgulamazdım, gerekli bir ders veya geçmem gereken bir sınav olarak bakardım ama böylesi saçma şeyler artık zorlamaya başlamıştı beni.

Kim Jaemin, Kim Minjun ve Cha Jihoon.

Hepsi kahrolası birer pislikten başka bir şey değildi. Jaemin lise sondan üniversitenin birinci sınıfının sonlarına kadar çıktığım biriydi. İlk aşkımdı bir diğer deyişle. Bütün aptallıklarımı onunla yaşamıştım. Kendimi ona adamıştım, saf salağın tekiydim. Ona yemekler yapar, kendi okul harçlığımdan verir, sürekli bir şeyler alır hatta sınavda kağıtlarımızı bile değiştirirdim. Birbirlerini seven insanlar birbirleri için her şeyi yaparlar kafasında ve birçok şeyi abartmış durumdaydım. Okul yılı bitti, sayemde güzel bir üniversiteye yerleşti. Onunla aynı üniversitedeydim, yine peşinden köpek gibi dolanıp isteklerini gerçekleştiriyordum ve gözü açık biri olarak benim saflığımdan çok kez yararlanmıştı.

Çok anlaşmazlık yaşardık ama kavga etmezdik çünkü onun beni azarlamaları ve aşağılamalarından sonra tek kelime etmeme izin vermezdi. Zaten cevap vereceğim de yoktu, çekinirdim ve konuşamazdım o bana kızarken. Nasılsa sesini çıkarmıyor diyerek çok şey yapmıştı. Sonra yıl sonuna doğru baya uzaklaştığını fark ettim benden. Çok seviyor değildi evet ama öylesine bile olsa ilgi gösterdiği bir şeyler yaptığı yoktu. Sineye çekmeye çalıştım, derslerinin yoğunluğuna verdim. Her genç zaman zaman bunalıma girer kendini kötü hissederdi, bahanesinin bu olduğuna karar verdim kendi içimde ama yanıldım. Gizli saklı bir yerde değildi asla, bahçede bankta oturuyordu ve yanına gülerek gelen kızı öpüyordu. Çok büyük bir tutkuyla hemde. Onu öyle gördüğümde kalakaldığımı  hatırlıyorum, gözlerimin doluşu ve kızlar tuvaletinde ağladığımı. Çok uzun süre çıkmamıştım ordan, sonrasında yüzüne karşı gidip konuşma cesareti de bulamamıştım nedense. Bir tek mesaj atmıştım.

Ayrıldık Jaemin, bitti. Sana yeni sevgilinle mutluluklar.

Hiçbir cevap yazmamıştı ki bu da işime gelmişti. O yıl biter bitmez başka bir üniversiteye aldırmıştım kaydımı. Minjun ile ise yazın tanışmıştım. Bir restorantta garsonluk yapıyorduk ikimizde. İlk başlarda ondan çokça çekiniyordum. Aslında o dönemlerde nedenini bilmediğim şekilde bütün erkeklerden çekiniyordum Jaemin yüzünden. Saçmalıktı ama böyleydi.

Minjun çok kibardı, çokta şefkatli, benden de iki yaş büyüktü. İlk başlarda bir abi gibi hissettiriyordu, yalan yok yanında güvende hissediyordum. Tabii yine ayarını kaçırmış fazla güvenmiştim. Yaz tatilinin ortasında bana karşı olan hislerini dile getirdiğinde başta bir şey diyememiştim. Ona ilgim vardı ama ne derece bir ilgi, nasıl bir ilgi olduğunu kestiremiyordum. Yine de kabul edip onunla sevgili olmuştum.

Aptallıktı, kesinlikle.

Çok geçmedi, okulların açılmasına bir hafta kala ikimizde işten çıktık. O bir hafta boyunca gezdik tozduk, güzel vakitler geçirdik. İlk başlarda olduğu kadar şüpheli yaklaşmıyordum ona, aksine delicesine güveniyordum. Son gün, akşam buluşma ayarlamıştık. Bana beni bir arkadaşıyla tanıştıracağını söylemişti. Yakın arkadaşı falan zannetmiş, yine hevesle hazırlanıp süslenmiş ve bulaşacağımız parka gitmiştim. Bir süre orda bekledim. Gecikince mesajlar attım, aradım. Açmayacağını düşündüğüm anda açmıştı, endişeyle ona nerede olduğunu soracağım anda öyle mesafeli konuşmuştu ki buz kütlesi gibi kalmıştım.

stars in your eyesWhere stories live. Discover now