12 • revenge of your past, angel

220 35 70
                                    

🌟

Jungkook, beş yıla yakındır Chaeyoung'u seviyordu. En başında sıradan bir etkilenmeydi belki, büyüleyici güzelliği ve iç ısıtan gülümsemesinin etkisiyle. Jungkook da emin olamamıştı, kestirememişti. Beğenmek miydi yoksa başka bir şey mi, sorusuna bilinmezliğin çığlıkları yanıt verebiliyordu sadece. Bir kere gördü, etkilendi, ikinci kez gördü ve zamanın etkisiyle aslında olanları anladı. Sevmişti onu, tutulmuştu. Nasıl oldu anlamadı, insan iki kez gördüğü birine nasıl tutulur ki, tanımadan ve nasıl biri olduğunu bilmeden nasıl etkilenirdi insan? Bilmiyordu, cevabını veremedi. Düşünmeyi boş verdi, düşünse eline ne geçecekti?

Son birkaç seferden biriydi o barda her zamanki arkadaşlarıyla buluştuğu gece. Masada yarınları yokmuşcasına doya doya sohbet ettiler, güldüler eğlendiler. Sonra Jungkook'un dikkatini bir ışıltı çekti. Yüzünü göremedi, arkasındaydı böylece görebildiği tek şey upuzun, gür, parlak sarı saçlarıydı. Yukardan gelen ışıklar onun öyle bir göze çarpmasını sağlıyordu ki, Jungkook kendisi gibi birçok kişinin daha Chaeyoung'a hayranlık duyduğuna emindi.

Belki de beğeni?

Bir süre gözlerini çekemedi, müzikle eğlenişini, dans edişini izledi. Saçlarının savrulması, kendi figürlerini ortaya koyması. Jungkook ne ara yüzünde tebessüm olmuştu farkında da değildi. Olsa da umursayacak değildi, karşısındaki güzel bir tabloydu, izlemek yasak olmamalıydı.

Chaeyoung yorularak içeceğinden birkaç yudum içti, yanında ki arkadaşına gülerek bir şey söyledi. Ardından beraber dans etmeye devam ettiler. Chaeyoung yüzünün görünmesini sağladı arkasına dönerek. Göz göze geldiler, Jungkook'un yüzündeki kendisinin bile farkında olmadığı o tebessüm Chaeyoung'un dikkatini çekti. Neden gülümsediğini anlamadı ve gözlerini ondan koparıp dansına devam etti. Pembe yanakları oradan bile belli olurken dolgun yanakları güzelliğine sevimlilik katıyordu.

Derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti Jungkook, Mingyu'nun dürtmeleri sayesinde ortama geri döndü. Kafasından atmaya çalıştı melek sarışını, sohbete katıldı. Kısa bir anlığına olsa da unuttu. Mekandan ayrıldılar, Jungkook bu anlamsız his ve kafa karışıklığı yüzünden kendine sinirlendi. Sarı saçlı bir kızdı, yüzlerce sarışın gördüğüne emindi. Etkilenecek, kafayı takacak bir şey yoktu asla. Anlamsızdı, düşünmemeye çalıştıkça o bataklığa daha da çekiliyordu. Asla anlam veremiyordu.

Aradan haftalar geçti, günler aylara dönüştü. Başka bir mekanda buluştu o dörtlü, her zamanki gibi Eunwoo'nun ısrarıydı ve ne kadar karşı koysalar da yine bir şekilde mekanda buluyorlardı kendilerini. Yakın arkadaşlarıydı, nasıl kanlarına gireceğini biliyordu.

Jungkook unuttuğuna emin olduğu bedene ait saçları gördü. Bakıldığında imkansızdı belki fark etmesi o kalabalık sebebiyle, sadece uçlarını görmüştü. Bir başkasına da ait olabilirdi ama bir şekilde emindi. O gün gördüğü kıza aitti o saçlar. Birkaç dakikanın ardından bedenlerin arasından sıyrılan beden yüzünün de görünmesini sağladığında zaten emindi Jungkook. Garip bir şekilde sanki yüz tane sarışını bir araya koysalar yine onu saçlarından tanıyabilecek gibi hissediyordu. Yine öfkelendi, bir kere gördüğü bu kız nasıl böyle hafızasına işlemişti?

Chaeyoung dansına devam etti. Anlamsız etkileme amaçlı hareketler değildi bunlar, karşı cinsin dikkatini çekecek şeyler ise asla değildi. Tamamen kendi için eğleniyordu, saçma sayılabilecek hareketlerdi belki ama o öylesine eğlenip gülüyordu ki dünyanın en harika dansıydı sanki. Jungkook dirseklerini masaya yasladı, ağırlığını yasladığı dirseklerine verdi böylece bedeni de masaya yaslanmış oldu. Rengarenk ışıkların altında parlayan bedeni izlemeye devam etti, gülüşü onun içini ısıtıyordu. Yine kendini gülümserken buldu Jungkook, umrunda değildi tabii. Kendini tutmasının, engellenmesinin anlamı yoktu.

stars in your eyesWhere stories live. Discover now