14 • early farewell

201 32 50
                                    

uzun ve hoş bir bölüm oldu
oy ve yorumunuzu eksik etmeyin
olur mu 🤍

🌟

Yaklaşık bir saattir Jennie'nin hazırlanmasını bekliyordum. Taehyung'un doğum gününe gidecektik ve hemen hemen bir saatimiz kalmıştı. Yolu da hesaba katarsak yarım saatimiz kalmış oluyordu.

"Hadi artık, yapman gereken tek şey bir tane kıyafet seçmek." Şikayet dolu homurdanmama kulak asmadı, hala hangi kazağı seçmesi gerektiğini düşünüyordu. En sonunda krem rengi omuzları düşük ve gerçekten yumuşacık görünen bir kazak seçti.

"O çok güzelmiş." dedim makyaj masasındaki rujuyla uğraşırken. "Emin misin?" diye sorsada sesindeki keyif anlaşılmayacak gibi değildi. Güldüğüm sırada "Evet." dedim. "Omuzlarının şekli çok güzel, o daha da güzel gösterir."

"Yaa..." Yüzünde oluşan tatlı ifade beni güldürdüğünde dolabın kapaklarını kapattı. "Hemen giyip geliyorum." Yanımdan ayrıldığında bende yatağın ucuna oturup beklemeye başladım.

Jungkook ile olan o günkü konuşmamız garip bir şekilde sonlanmıştı. Acaba hatalı bir şey mi söyledim diye düşünmeden edememiş yazdıklarımı kontrol etmiştim ancak sonuca vardığım söylenemezdi. Belki de anormal bir durum yoktu ve sadece uyumak istemişti, konuşmak istememiş de olabilirdi belki de yorgundu.

Yine de tuhaf bir şey varmış gibi hissetmeme engel olamıyordum.

"Geldim." Jennie'nin tatlı sesini duyduğumda ona bakıp gülümsedim. Altında ki gri mini eteğin üstüne giydiği dar ve omuzları düşük kazak gerçektende mükemmel görünüyordu. Saçlarını açık bırakmıştı, şimdi ise makyaj masasındaki pembe ruju almış onu sürüyordu.

"Taksiyi çağırdım, eksik bir şey kalmadı değil mi?" Çantasını alıp gerekli eşyalarını koyduğunda gözü aynadan bana çarptı. Birkaç saniye baktığında bana doğru döndü ve dediklerimi umursamadan. "Sende giyinsene." dediğinde anlamsız bakışlarım yüzündeydi.

"Bana böyle geleceğini söyleme sakın." dediğinde üstümdekileri kontrol etme ihtiyacı hissettim. Bol kot pantolon ve üstünde ki siyah kazağım.

"Böyle geleceğim." dedim yeniden ona bakıp. "Neden süsleneyim benim doğum günüm mü?" Jennie inanamazca gözlerini devirdi. "Böyle gidersen zorla gitmiş gibi görünürsün, birazcık özen." Dolabının kapaklarını yeniden açtığında bıkkınca iç çektim.

"Lütfen..." diye başlayacak olsamda anında lafımı kesti. "İtiraz etme sus." Oflayarak aynaya baktım yeniden. O kadar da kötü durmuyordu...

Önce siyah kumaş pantolon çıkardı. "Bunu giy hemen." dedi bir komutan edasıyla. Hala onu izliyordum. Sarı bir kazak çıkardı. "Bu güzel olur renkli renkli. Hep siyah giyiyorsun ne bu yas tutuyormuş gibi." Beni azarlamaya devam ederken pantolonu da giydim.

"Diğerinden bir farkı olmadı." dedim aynaya bakarken. "Kot değil kumaş pantolon var üstünde, ve siyah değil daha açık bir renk kazak. Çok fark var." Çıkardığım kıyafetleri katlayıp kenara koydum, o da beni süzmekle meşguldü. "Bakma öyle yüzüme bir şey sürmeyeceğim." dedim saçlarımı alttan toplarken. Önlerde ki kısa tutamları ayırmıştım.

"Pekala. O zaman çıkalım hadi." Çantasını ve hediyesinin olduğu poşeti aldı. O önden ilerlediğinde bende peşinden gittim. Kısa bir sürenin ardından taksinin geldiğini gördüğümüzde hemen evden çıktık. Tahminimdeki gibi yarım saatin ardından Taehyung'un evine varmıştık.

Taksiden indiğimizde eve doğru yürüyorduk. "Gergin misin?" diye sorduğumda umursamazca omzunu silkti. "Hayır." dese de gergindi anlayabiliyordum. "Bence senin aldığını çok beğenir."

stars in your eyesWhere stories live. Discover now