Çilek Kız

9🍓

Alparslan'ın mesajına tıkladım.

@alparslankozcuoglu: naber çilek kız?

@alancayilmaz: iyi polis beyciğim sen??

@alparslankozcuoglu: iyi bende. bu akşam sizdeyiz, deden çağırmış.

Heyecanla kalbimi tuttum. Neden bu kadar hızlı atıyordu?

Mesajı beğendim ve instagramdan çıktım. Üstüm çok mu sadeydi?

Kapının tıklanmasıyla "Gir!" dedim. İçeri Nare Hanım girdi.

"Nasılsın canım?"

"İyiyim Nare Hanım. Siz nasılsınız?" derince nefes aldı. Ona hanım diye seslenmemden hoşlanmıyordu.

"İyiyim ben de. Akşama misafir var. Kozcuoğlu aşireti gelecek."

"Biliyorum" çenemin bağı yoktu cidden. Şu dilimi sikiyim

"Nerden biliyorsun?" İmayla sormuştu.

Gözlerimi kaçırdım.

"Alparslan söyledi" dememle gözleri büyüdü ve heyecanla yanıma oturdu.

"Ben anlamıştım zaten yemekte bakışmalarınızdan. A maşallah." diyip bacağımı pat patlayarak üzerimi tükürüklemesiyle şokla ona baktım.

"Xwedê te ji çavê xerab biparêze keça min." Gözlerimi kırpıştırdım

"Ney?" dediğimde güldü.

"Allah nazarlardan saklasın seni kızım" Türkçe konuşmasıyla başımı salladım.

"Amin" diye mırıldandım.

🍓
"Hoşgelmişsiniz" diyen Mirbey ağaya herkes saygıyla cevap verdi.

"Hoşbulduk ağam."

Zemheri babaanne heyecanla karşıdaki yaşlı kadına sarıldığında o kişinin Alparslan'ın babaannesi olduğunu anladım.

Gözlerim Alparslan'ı aradı. Bulamayınca omuzlarım düştü ve arkamdan bir ses geldi.

"Beni mi arıyordun?" Sıçradım.

Arkama döndüğümde Alparslan bana bakıyordu. "Korkuttum mu Çilek Kız?" Ses tonu öyle kalın ve güzeldi ki... resmen 'ben errrkeğim' diye bağırıyordu.

"Yok, boşluğuma gelmiş" diye geçiştirdiğimde güldü.

"Alança!" Bana seslenen Efken kaşlarını çatmış buraya bakıyordu.

Yanındaki Efe'de öyle.

Tam arkamı dönüp gidecektim ki Alparslan "Çok güzel olmuşsun" dedi.

Durdum birkaç saniye ama arkamı dönmeye cesaret edemedim çünkü eminim ki yanaklarım kızarmıştı.

"Sende fena değilsin" diyip koşarcasına Efken'in yanına gittim.

"Ne konuştunuz o puştla? Ağzının içine düştü resmen" diyen Efken'e göz devirdim.

"Bir şey konuşmadık. Hoşgeldin dedim sadece" evet gönlüme hoşgeldin demiştim. Küçük detaylar...

Salona geçtiğimizde nefes alamadığımı hissettim. İçerisi bit pazarı gibiydi, bayramda kemeraltı gibiydi çok kalabalık ve korkunçtu.

Bir sürü genç erkek ve yaşlı kadın vardı. Havasızlıktan ve ayak kokusundan ölüp gidecektim.

"Seher, çayları getiresen kızım!" diyen Zemheri babaanneyle, evde çalışan bütün kadınlar çay getirmeye gitti.

"E, maşallah Mirbey ağa! Senin torunda pek güzelmiş. Yaşıda var isteyeni çok oluyordur. Bizim oğlanlardan birine ayarlayalım." diyen yaşlı kadına şokla baktım.

Yaşı gelmiş???

Abla bi dur daha YKS var!

Mirbey dede sinirle nefes aldı ondan önce Miran Bey konuştu "Benim kızım daha küçük okuyacak, eline diplomasını alacak, elinde bir işi olacak. Ondan sonra onunda doğru bulduğu biriyle isterse evlenir." Eriyerek baktım.

Yumuş yumuş olmuştum.

İçeri giren kalabalıkla oraya döndüm. Karan, Alp, Göktuğ ve tanımadığım erkekler giriyordu.

İçerisi leş gibi ayakla karışık erkek parfümü kokuyordu boğulmama ramak kalmıştı.

Yanımdaki Nare Hanım'a döndüm. "Çok midem bulandı kapının önünde hava alıp geleceğim." elini anlıma atıp saçımı okşadı.

"İyi misin yavrum? Geleyim istiyorsan? Yukarıda yüzünü falan yıkarız" başımı olumsuzca salladım.

"Yok biraz hava alsam yeter. Beş dakikaya gelirim" diyip ayağa kalktım ve dışarı çıktım.

Soluduğum temiz havayı içime derince çektim.

Birkaç adım atıp sağa döndüğümde sert bir şeye çarpıp yere düştüm.

Çarptığım sert şey Alparslan'ın göğsüydü...

Panikle bana baktı. "İyi misin? Görmedim özür dilerim" bir anda bebekmişim gibi koltuk altlarımdan tutup beni ayağa kaldırdı.

Şokla ona baktım. "Alparslan! Ağırımdır, beline zarar verirsin" beni yere bıraktı ve güldü.

"Spor salonunda kaldırdığım ağırlıklar kadar bile değilsin Çilek!" Ve o an kaslarını öyle bir süzdüm ki...

Alparslan'ın kesinlikle maşallahı vardı. Kaslı kolları tişörtü tamamen dolduruyordu hatta biraz dar gelmişti. Sırtı genişti, bedeni heybetli, yüzü yakışıklıydı.

Yunan tanrılarından tek eksiği yunan olmayışıydı...

"İyi süzdün Çilek Kız. Oğluna mı alacaksın?" alayla konuşmasıyla başımı iki yana salladım.

"Yoo, kendime alacağım belki?" Gerçekten ne çenemin ayarı vardı, ne de utanmam arlanmam vardı.

Bir adım attı bana doğru. Boyum uzun olmasına rağmen bana oldukça yukarıdan bakıyordu.

"Öyle mi? Kendine alacaksın?" Fısıldayarak sorduğu sorularla yutkundum.

"Hmhm" diyebildim sadece.

Sol elinin tersiyle yüzüme gelen saçlarımı ittirdi.

"Abin yaşında olmam önemli değil yani?" diye sormasıyla kaşlarım çatıldı ve bir adım geriledim.

"Abi dememi mi istersin?" bu kez kaşlarını çatan taraf o oldu.

"Öylemi dedim ben? Abin değilim senin, yeterince abin var!" İyice yaklaştım aramızda hiç mesafe yoktu, ayakkabılarımızın uçları birbirlerine değiyordu.

Yüzüne doğru fısıldadım "Alparslan abiciğim!"

"Hay abini sikeyim Çilek Kız!"