BAYRAM ÖZEL 🍬

13.5K 880 77
                                    

Bu bölüm sanki birlikte büyümüşler gibi yazılmıştır.

Paralel, garip bir evrendir.

🍬
"Baba! Anne!" Bağıra bağıra aşağıya inerken elbisemin eteklerini tuttum.

Bugün bayramdı ve en çok parayı ben toplayacaktım! Benden bir ay büyük olan Sinan'dan bile paramı alacaktım, her zamanki gibi.

"Kız destur! Başımıza yıkacan evi deli kızım benim." diyen babaannemin yanına koştum ve buruşuk yanaklarından öptüm.

"Bugün bayram babaanne! Nasıl olmuş elbisem?" Etrafımda döndüm heyecanla.

Ben dönerken belime kadar inen uzun saçlarım savrulmuştu.

"İğrenç olmuşsun, midem bulandı." diyen Yusuf'a dil çıkardım.

"O senin gözlerinin iğrençliği andavalcığım!" Hareket çekmesiyle koltukta gazete bulmacası çözen amcama bağırdım.

"Amca oğlun bana hareket çekiyor!" Amcam kafasını gazeteden kaldırıp Yusuf'a öyle bir bakış attı ki..

Kapıdan içeriye giren dedem, bayram namazından nihayet dönmüştü.

"Dedeciğim." diyip yanına koştum ve elini öptüm.

"Küçük soyguncu seni!" dedi ve 1000 lira verdi.

Yanaklarını sulu sulu öptüm ve sekerek salona girdim.

Babamın elini öpen Efken abimi görünce kaşlarım çatıldı.

Babamdan aldığı parayı elini öperek ben alacaktım!

Sabırla babamın para vermesini bekledim abime.

"Al, senin hakkın." diyip abime 10 lira uzatan babama kusarcasına baktım.

Her bayram aynı espriydi!

Abim elini uzatmaya devam edince elini tekrar cebine attı ve 200'lük çıkardı "Al ve defol. Kızım gelecek daha." Efken abim ofladı.

"Bu evde evlat ayrımı yapıyorsunuz!" Babam güldü
"Yapıyoruz tabi, bir tanecik kızım var benim. Son göz ağrım." Kocaman gülümsedim.

"Babişşş!" diyip yanına koştum Efken abime bakarkenki yüzü değişmiş, gözleri parlamıştı.

"Portakal kızım. Gel bakalım." Elini öptüm ve anlıma koydum.

Elimi uzattığımda 500 vermesiyle yanaklarını sulu ve kokulu bir şekilde öptüm.

Tam Karan abimleri rahatsız etmek için yukarı çıkarken kapı açıldı.

Narin yengem ve Kurtuluş amcam sessizce kavga ediyorlardı çünkü muhtemelen daha bir yaşına girmeyen oğulları Umut yeni uyumuştu.

Narin yengem puseti koydu ve Kurtuluş amcama söylenmeye devam etti.

Onlar hep böyleydi, tartışırlardı ve tartışmak evliliğin tuzu biberi diyip gülerlerdi. Birbirlerine olan sevgileriyse o kadar büyüktü ki kelimeler yetersiz kalırdı..

Umut uyuduğu için o ikisini es geçip yukarı çıktım ve çat diye Karan abimin kapısını açtım.

Kravatını bağlamaya çalışıyordu.

"Bir türlü öğrenemedin sende abiş." dedim ve yanına adımladım.

"Belki de senin bağlaman hoşuma gidiyordur olamaz mı?" yanına geldim ve kravatını bağlamaya başladım.

"Olabilir abim." dedim ve kravatını bağlayıp yanağından öptüm.

"Bayramlaş bakalım abinle." demesiyle heyecanla gülümsedim ve elini öptüm.

17 yaşındaydım ve küçüklüğümden beri bayramlar beni çok heyecanlandırıyordu!

Elini öpüp alnıma koydum.

Elini cebine attı ve küçük bir kutu çıkardı.

"Bu bayram bakalım ne almışım sana." Dedi.

Karan abim bayramlarda para vermek yerine hediye alırdı.

Çocukluğumda barbie evleri, barbieler olan bu hediyeler büyüdükçe pahalı takılara dönüşmüştü.

Kutuyu açtığında sıkıca sarıldım.

Bana pembe pandora yüzük almıştı!

"Sana bayramlarda hediye almayı bu yüzden seviyorum. Çok mutlu oluyorsun çünkü." Yanaklarını öptüm.

"Git hadi, stetoskop Göktuğ'un elini öp." abimden ayrıldım ve koşarak kapıya ilerledim.

Kapının önüne gelince ona öpücük attım ve karşı odaya fuhuş operasyonuna girer gibi girdim.

Göktuğ abim takım elbisesini giymiş, kitap okuyordu.

"Abimm!" dedim coşkuyla.

"Gel elimi öp." Göktuğ abim bayramlardan pek hoşlanmıyordu..

İnsan sevmeyen bir kişiliği olduğu için bayramlarda dıdısının dıdısını aramaktanda haliyle nefret ediyordu.

Gittim, elini öptüm.

"Bu bayramki kitap ne?" diye sordum.

Onun olayı biraz garipti. Bayramlarda bana kitap verir, bazı kelimeleri fosforlayarak bir bulmaca yaratıp bayram harçlığımı kendim bulmamı sağlardı.

Bense bunu yaparken hep Dağhan abimden yardım alırdım.

Elime verdiği kitaba baktım. Franz Kafka Babaya Mektup.

"Milena'ya e-maillerden sonra buna mı karar verdin?" Göz devirdi.

"Yok ol yavrum." Tatlı tatlı gülümseyip çıktım odadan.

"ALP ABİ!" diye anırdım. Otuz saat konakta onu arayamazdım..

Tuvaletten çıkmasıyla göz devirdim.

Gün 24 saatse 20 saati tuvaletteydi...

"Öf, elini sabunla öpücem." dedim burun kıvırıp. Gözlerini kısarak bana baktı ve ıslak ellerini gösterdi.

"Kurula o zaman abi!" dedim. Ona sinirliydim çünkü son yaptığım keki beğenmediğini söylemişti.

"Turşu esanslı 10 günlük çoraplarımı burnunla buluşturmamı istemiyorsan öp elimi!" demesiyle kusar gibi hareket yapıp elini öptüm.

"Al bunu bugün eve erken git." verdiği beş liraya tip tip baktım.

"Abi ya!" diyince 100 lira çıkartıp verdi.

Onu da aldım.

"Cimrisin, cimri! Öbür tarafa giderken paranı götüremezsin." dedim.

Göz devirdi. "Kefenime birkaç lira sıkıştırırım ben sen merak etme abim." diyip arkasını döndü.

Uyuz!

Sorada Efken ve Efe abim vardı.

Onlar muhtemelen salondaydı.

Bugün herkesin iliğini kurutmaya kararlıydım!

🍬
Ağzıma aynı anda üç sarma sokarken annem "Önünden alan mı var kızım? İnsan gibi yesene." dedi.

"Çok yoruldum bugün! Açım ben." diyip babaannemin patatesli böreğinden yemeğe başladım.

"Sen ne zaman doyuyorsunki? Obezite." diye Furkan'a zeytin çekirdeği fırlattım.

"Bir gün çok yiyende ölecek, az yiyende o yüzden ye gitsin." dedim omuz silkip.

Sonra masada tatlı bir sohbet başladı.

Ailemi seviyordum ve onlarla büyümemiş olmayı hayal bile edemiyordum...

Çilek Kız Where stories live. Discover now