13

127 25 11
                                    



-

Bilincimin yarı açık olduğu halde sıcakladığı hissederek üzerimdeki örtüyü bir kenara atmıştım. Yattığım yerin üzerinde tüller olduğu için güneş ışığı direkt üstüme gelmesede sıcaklığını çok net hissedebiliyordum. Sıcaktan nefret ettiğim için bozulmuş sinirimle gözümü açmış ve görmek istediğim bedeni görmek amacıyla bakışlarımı yana çevirsemde gördüğüm boşlukla hafifçe kaşlaramı çatmıştım. Taehyung yoktu.

Anlamayarak yavaşça yattığım yerden doğrularak bir kaç saniye kendime gelmek amacıyla beklemiştim. Ellerimle dağılan saçlarımı düzelttikten sonra dışarıya çıkmış ve etrafa bakınmıştım. Kimseler görünmüyordu, adamlarımda yoktu çünkü onları gece göndermiştim.

Ne yapacağımı bilmez bir halde yavaşça etrafta dolanıp Taehyungu aramaya başladım. Gidebileceği bir yer yoktu, bildiği bir yer de yoktu ve maalesef ki ona ulaşabileceğim bir şey de yoktu.

"Jungkook!"
İçimi kaplayan korkuyla etrafta gezerken arkamdan gelen sesle hızla arkamı dönmüş ve gördüğüm bedenle rahat bir nefes almıştım.

Yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyle bana doğru yaklaşan bedenin yanına gitmiştim.

"Nereye gittin Taehyung?"

"Bunları aldım." Taehyung sevinçle elindeki poşeti havaya kaldırıp bana gösterdiğinde anlamayarak poşetin için bakmıştım. İçindeki iki tane sandviç vardı ama bunları nereden bulmuştu?

"Nereden aldın sen bunları?"

"Uyandığımda ileride bir adam vardı bende ona yiyecek bir şeyleri nereden alabileceğimi sordum, adam da ileride küçük bir büfe olduğunu söyledi bende oraya gidip aldım."

Hızlı hızlı konuşan bedene hafifçe sırıtmıştım. Bırakıp gitmesinden çok korkmuştum. saniyelikte olsa onu kaybettiğimi sanmak berbat bir histi.

"Peki bunları neyle aldın Taehyung?"

Sorduğum soruyla Taehyung mahçupça sırıtmıştı. Ne zaman kendini suçlu hissetse gözlerimi kaçırıp sırıtmaya başlıyordu. Aslında nasıl aldığı açıktı ama yinede onun bu ifadesini görmek için bilmemezlikten gelmek daha eğlenceliydi.

"Ceketinin cebindeki paradan aldım."

Gülerek önümdeki bedene bir kaç adım daha atmış ve dudaklarımı yavaşça alnına bastırmıştım. Taehyung o kadar masumdu ki bazen oturup masumluğuna ağlayasım bile geliyordu.

"Ben acıktım hadi yiyelim!"

Taehyung heyecanla söylenmiş ve elimden tutarak beni dün gece yattığımız alana sürüklemişti. Yavaşça yatağa oturduğumda poşeti açmış ve içindeki sandviçlerden birisini çıkarmıştım. Ekmeğin arasında gördüğüm balıkla seslice gülmüş ve Taehyunga uzatmıştım.

"Aslında taze balık olmadığını bunların dünden kaldığını söylemişti ama yinede almak istedim."

Elimdeki sandviçi alıp yemeye çalışan bir yandan da konuşan bedene gülümsemiştim. Yavaş yavaş insan yaşamına ayak uydurmaya başlamıştı. Bir gün Taehyungun tekrar evine dönecek olması beni çok ama çok korkutuyordu. O insan bile değildi eğer giderse onu bir daha asla göremem ve bir daha da konuşamazdım. Neden bilmiyordum ama bu durum kalbimin korkuyla çarpmasına neden oluyordu. Bir şeyleri inkar etmeyi artık bırakmalıydım, ben Taehyungtan deli gibi hoşlanıyordum. Olmaması gerekiyordu çünkü bizden bir ilişki çıkmazdı.

"Neden yemiyorsun, beğenmedin mi?" Bana asık suratıyla bakan bedene zoraki bir sırıtma sunmuş ve elimdeki sandviçten bir ısırık almıştım. Aklıma gelenler yüzünden bütün keyfim ve iştahım kaçmıştı. Taehyungu kaybetmekten o kadar korkuyordum ki bazen saçma sapan düşüncelere bile kapılıyordum. Mesela onu eve mi kapatsam diye bile düşündüm ama tabiki böyle bir şey olamazdı.

Poseidon Where stories live. Discover now