Hızlı giden atın bir şeyleri seyrek gidermiş

648 53 121
                                    

Ay hellöö babuşlar

Nasılsınız? İki haftadır yeni bölüm yoktu ama dayanamadım o yüzden atıyorum şimdi. Uzun zamandır beklediğiniz için uzun bir bölüm olacak. Hayde bölüme, iyi okumalar.

Ayrıca arkadaşlar lütfen oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Mert Ali Ulusoy (Bu arada Mert'in modelini değiştirmeyi düşünüyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mert Ali Ulusoy
(Bu arada Mert'in modelini değiştirmeyi düşünüyorum.)

Dünyada en utandığınız an nedir diye sorsalar, cemiyete katılmadan önce Cem ile ayrıldıktan sonra yaptığım saçmalıkları söylerdim.

Aldatılan bir kadın ne yapıyorsa ben de ondan yapmıştım. Biraz uçmuş, biraz da ortalığı dağıtmıştım. Az biraz sakar birisi olabilirim ama kendimi öyle kolay rezil etmezdim. Gerçi rezilliği nasıl tanımladığımıza göre de değişebilir.

Beni korur musun?

Çok basit bir cümle. Sadece üç kelime. Ama benim hayatım boyunca unutamayacağım rezil bir anının doğuşuydu.

Eğer canınız tehlikedeyse ve ölümle karşı karşıyaysanız yardım istemek kadar normal bir durum yoktur tabi. Mert'in de bir asker olduğunu düşünecek olursak, hâlâ ondan yardım istememde bir sorun yoktu.

Ama yanlış olan bir yer vardı. Gözümle göremesem ve bilemesem de vardı işte. Mesela bu soruyu sorduktan sonra asla rahat hissedemiyor olmam gibi. Ya da az önce ona sarıldığım için anında pişman olmam gibi. Belki uzaylı inceliyormuş gibi bana dikkatli bakmasa bu kadar garip hissetmezdim. Ama bakıyordu işte.

Bir eli alnımdaydı ve sorduğum soruyla beraber göz teması kurmuştu. Mavi gözleri ilgiyle yoğunlaşırken neden böyle davrandığını çözemedim. Sorduğum soruyu duymazdan gelip elini alnımdan çekerken bana arkasını işaret etti. "Oturma odasına geç, otur. Pansuman yapalım alnına."

Arkasında açılan kapıya baktım. Normal bir eve benziyordu. İtaat edip gösterdiği yere giderken o da sağ tarafa dönmüştü. Onun yokluğundan faydalanıp evini inceledim. Geçen sefer geldiğimde kendi içime kapandığımdan ve geleceğim için endişelenmekten etrafa dikkat edemediğimden burayı inceleyememiştim.

Evin girişi kocaman bir salondu. Dış kapının yanında hatırlayabildiğim tek şey olan kahverengi vestiyer vardı. Üzerinde ufak bir vazo harici bir şey yoktu. Ayna hariç. Yuvarlak aynada kendime bakarken halime acıdım. Saçım başım dağılmış, yüzüm kanlar içindeydi.

Vazonun içinde anahtarlık bulunuyordu. Onun dışında bir de ayakkabı çekeceği asılıydı. Sol tarafta sandalyeyi andıran bir koltuk vardı. Dış kapının karşısında ise iki tane kapı vardı. Birbirinden uzak iki kapı. Birisi oturma odasına açılıyordu. Diğerinin ise balkona çıktığını düşünüyordum.

Attığım her adımda kemiklerim sızladı. Önemsemek istemesem de hayatımda çekmediğim kadar acı içerisindeydim. Sanki bir düzine herif tarafından dövülmüş ve üzerimden iki kamyon geçmiş gibiydi.

Aşık Ruhlar CemiyetiWhere stories live. Discover now