21.bölüm "karanlık geçmişler"

906 44 15
                                    

Kitap git gide okunmuyor finalemi yaklaşıyoruz..

Babamı kaybettikten sonra kimse için üzülmedim. Kimseye bağlanmadım, çünkü anladımki herkes bir gün gidiyordu. Ve ben bu acıyı bir kere daha tatmak istemiyordum. Ama oldu, ben aşık oldum. Hem de dünyanın en güzel kızına. Ama şu an o kız kollarımın arasında kanlar içinde uzanıyordu. Ölmüşmüydü? Bilmiyorum..

Gözlerimden ilk defa bu kadar yaş aktı sanırım. Kalbimin Ağrıdığını hissediyordum. Ona benim yüzümden zarar gelmişti. En kıymetlimi almışlardı benden. Eğer ona aşık olmasaydım bunlar olmicaktı. Benim suçum..
-yapma..
Gözlerimden yaşlar süzülüyor kalbim ağrıyordu.
-bırakma beni..

Kucağıma aldım, adamlarım bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı.
-arabayı hazırlayın amına koyduklarım!
Hızla arabaya koştular, arkalarından koştum. Biricik kızım kucağımda can çekişiyordu.

Akan göz yaşlarıma şaşkınca bakıyorlardı. Haklılardı, ben de bilmiyordum bir kıza bu kadar bağlanacağımı.
-yapma.. ölemezsin!
Ses yoktu, sessizdi.
-daha hızlı sür arabayı belanızı sikerim!
Onların bir suçu yoktu, bütün suç bendeydi onlar da biliyordu kendime sinirli olduğumu.

Bedeni kanlar içindeydi. Ellerime, sabah ütülediğim pahalı beyaz gömleğime kan bulaştı.
-her şey sana feda olsun ama uyan..
Mırıldanmalarımı bile duymuyordu, o beni duymuyordu.

Hastaneye geldik, doktorlar sedye getirdiler onu ellerimin arasından aldılar. Koltuğa oturdum. Ellerimi siyah saçlarımda gezdirdim.
-uyan lütfen..
Gözlerimi sildim. Yanıma gelen adamıma baktım.
-patron.
-söyle.
-yerini tespit ettik, siz eşinizin yanında kalın biz hall-
Hızla ayağı kalkınca sözünü kesti. Bir kaç adım geri gitti.
-onu bulun ve evlerimden birine götürün. İşim bitince gelicem. Konum atın.
-tamam patron.
Hızla önümden kayboldu.

Geleli bir kaç saat olmuştu. Ama hala bir haber yoktu. İyimiydi? Doktorun telaşlı bir şekilde yanıma geldiğini gördüm.
-bora bey.
-söyle doktor, iyimi karım?
-çok kan kaybetmiş, belindeki izler derin ama merak etmeyin hallettik. İlaçlarını sürüp sargıya sardık. Bir kaç gün uyumamış gibi. Yorgun. İlaçlarla uyuttuk, yarım saate uyanır.
-yarım saatim var demek.
-anlamadım?
-bir şey yok doktor, sağol.

Hızla ayağı kalkıp kapıyı açtım, melekler gibi uyuyordu. Yanına yaklaştım, ellerimi saçında gezdirdim.
-güzelim.. herşeyim.
Saçlarını okşayıp anlına öpücük kondurdum.
-onu ben halledecem.korkma, yetişirim uyanma saatini.

Hızla ayağı kalktım, gözlerimi yumdum. Cezasını çekecekti. Çekmeliydi.
Bir kaç adamımı açelyanın kapısında bırakıp aşşağı indik.

Arabalara atlayıp, konumu bekledik. Konum gelince hiç beklemeden gazladık.

Ellerim titriyor, gözlerim seyiriyor. Başım ağrıyordu. Stres.

Vardığımızda herkesden önce inip belimdeki kemeri çıkarttım. Ceza çekilecekti. Kısasa kısastı. Dişe dişti. İşi bitmişti.

İçeri girdiğimizde, kerem dizlerinin üstüne çökmüş  ellerini önden bağlamışlardı. Beli açıktı.
-kerem.
Dedim küfürü benzer ses çıkartarak.
-hayatın için karıma zarar verdin. Ne ara böyle bir canavar oldun sen? Babama benzemicem diye yemin etmiştin. Ne bu halim? Ben karşımda turgut Yasin Demir'i görüyorum kerem. Babanı.

Başını kaldırdı. Gözlerinden yaşlar akıyordu yanaklarını ıslatıyordu.
-yeter!
Diye bağırdı, acı çekiyordu. Hissediyorum.
-ben o adam değilim bora.. değilim.
Burnunu çekti, dişlerini sıktı.
-yapma bora, en yakın arkadaşınım senin ben.
-eskide kaldın, eskide kaldık. Eskiler.
Başını kaldırıp sulu gözleri ile bana baktı.
-öldür beni. Ceza ver ama babama benzetme.. o adama benzetme, ben o değilim. Asla olmam.

DÜŞMAN KIZI (tamamlandı)Where stories live. Discover now