30.bölüm "Lui,il est tout mon monde et bien plus que ça."

720 32 12
                                    

Selamıhelloooooo, yukardaki, yabancı bir şarkının sözü. Anlamı  "o benim tüm dünyam, ve bundan çok daha fazlası" dır. İyi okumalar.

Kendimi ona teslim edersem yenilirdim, zaten bu kadar boka batmışken bir de Bora'yı affetmek.. ah, cidden delilik olurdu.

Hızla lavabodan çıktım, koridorda hızlı adımlar atıyordum, karşıma halime hanım çıkınca durdum. Gözlerini üstümde gezdirdi bana irenircesine bakıyordu, asıl irenilmesi gereken kişi oğluyken.
-oğlumdan uzak dur.
Kaşlarım havalandı, bana yapışan oğluydu, bana gelmiş ne diyordu?
-cümlelerinize dikkat edin.
Dedim ve yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirdim.
-oğlunuz beni öptü, ve peşimden de o koşuyor.
Kaşları havaya kalkınca kahkaha atmak istedim ama ortam müsait değildi.
-ayrıca beni sürgün edeceğinize, oğlunuza tasma takın. Takın ki saygısızlık yapmasın.

Saçımı arkaya atıp yanından hızla geçtim, moralim yerine gelmişti. Ama Bora'dan uzak durmalıydım, burda haklıydı.

Kafayı yemek üzere hastaneden dışarı çıktım, ferit kapıda beni bekliyordu hızla ona sarıldım.
-iyimi kocanız?
Kıkırdadım.
-benim kocam değil, ama senin olabilir.
Kaşlarını çattı, küfür edercesine nefes aldı ve ağzından bir küfür yuvarladı. Sinirlendiği her halinden belliydi.
-Allah yazdıysa bozsun, böcek.

Hızla arabaya bindik,  bütün yol olanları düşündüm. Sinirim daha da bozuldu, Eve geldik, Ferit'i işten çağırdıkları için hızla hastane gitti, bense tekrar yalnız kalmıştım.

Yalnız kalınca beynimi sorular doldurdu, Bora'yı affedip, etmemek arasında kalmıştım.

BORA KORKUT
Pencereden Ferit'e sarılan açelyayı gördüm, tepemin tası iyice atmıştı. Dudaklarımdaki ruju elimin tersi ile sildim. Ferit'le tam olarak ne oluyorlardı? Bu yakınlık nerden çıkmıştı?
-yemeğiniz geldi.
Hemşireye göz ucuyla baktım, beyaz kıyafeti ile odaya çat kapı girmişti.
-çık dışarı.
-ama efendim-
-ağzımı bir bayana bozmak istemiyorum, çık dışarı.

Gözlerini devirip dışarı çıktı, bir kadına küfür etmek istemiyorum... ben karıma fahişe demiştim. Etmediğim küfür kalmamıştı, demediğim hakaret yoktu ve sadece küfür ile bitmemişti.. keşke sadece küfür etseydim, ben ona zarar vermiştim.. zarar.

Yaptıklarımın pişmanlığı ile yanıp tutuşuyordum, eğer bana bir şans verirse yemin ediyorum.. yemin ediyorum ki ona zarar vermicem, ama bana bir daha şans vericekmi? Bilmiyorum..

İçeri bir adamımı çağırdım, çok bekletmeden geldi.
-efendim.
Dedi bana itaat edercesine, kaşlarım düz bir çizgi halini aldı.
-bana Ferit'i getirin.
Aklıma beni vuran kişi geldi, tanıdık bir yüzü vardı. Evet, onu görmüştüm ama o kadar ilaçtan sonra pek bir şey hatırlamıyordum.

Beni vurmadan önce ellerini kahverengi saçlarında gezdirdi, eli titreye titreye silahı kaldırdı, acemi olduğu her halinden belliydi. Bir kurşun ile beni yere çöktürttü, ve tek hatırladığım açelyanın yanağımı okşayan pamuk gibi elleriydi.

Adama döndüm, bir şey diyeceğimi anladığı an konuşmaya başladım.
-beni vuran adamı, buldunuzmu?
Gözlerini devirdi, belliki bulamamışlardı, titreyen sesi ile konuşmaya başladı.
-hayır.. a..ama yakın.
-her neyse acelesi yok. Çık.

Odadan çıkınca yatağa uzanmaya devam ettim, bana düşman olan bir çok kişi vardı ama böyle bir şey yapacaklarını sanmıyordum. Bir çok kez zehirlemeye çalıştılar ama silah.. böyle acemice bir şeyi yapacaklarını sanmıyordum. Şahsi, kişisel bir mesele olmalıydı.
***
Geçe geç saat olmuştu, hastaneden çıkma vaktim gelmişti, doktorun mızmızlanmasını dinliyordum.
-bakın, soğuk almamaya çalışısın. Aldığınız kurşunun üstüne ateşiniz çıkmasın, bir de ilaçlarınızı özellikle iğnelerinizi unutmayın, eğer iğne bir gün bile gecikirse ateşiniz malesefki çıkar, beslenmenize..
-tamam doktor, saolun.
-ne demek bu bizim işimiz.

DÜŞMAN KIZI (tamamlandı)Where stories live. Discover now