yirmi ikinci bölüm

1.2K 121 43
                                    

Yeni bölümden yine hepinize merabee. İlk olarak yazım yanlışı varsa özür dilerim pek zamanım olmadığı için aceleyle yazıp kontrol etmeden atmam gerekti.
Bu bölüm size bir itiraf yapmak istedim. Niye böyle bir şey istedim hiç bilmiyorum ama söyleyeceğim.

Ben bu kitabı yazmadan önce Dissosiyatif isimle kurgumu yazmaya başlamış ve onu yayınlamıştım. Ama o kurguyu bol bol zaman ayırarak ciddi ciddi yazmam gerektiğini düşünüyordum ve bu arada da kafamı biraz dağıtmak için Abimin Hattı'nı yazmaya başladım. (Şimdi de bu kitapla ilgileneceğim diye ona bakmıyorum. Solladınız diğer kitabımı.)

Yani anlayacağınız üzere bu kitaba ilk başladığımda değer verdiğim ya da çok çok ciddiye aldığım bir kitap değildi. Ama sonra zaman geçtikçe ben kitabı sevmeye başladım ve siz okudukça da hem benim için hemde kitabı okuyan ya da yeni okuyacak olan diğer insanlar için kitabın değeri de arttı bence.

Başlangıçta bu kadar okunacağını bile düşünmediğim bir kitaba anlam ve değer kattığınız, daha da fazlasını katacağınız için hepinize teşekkür ediyorum.

İyi okumalar.

                                                                                       °°°

Sabah dört bir yanımdan duyulan, sesleri megafondan gelirmişçesine yüksek çıkan, alarmların sesiyle uyanmıştım. Gözlerimi açtığımda elim direkt telefonumu aramış ama bulamamıştı. Sadece sağ tarafımı kontrol edip pes etmiştim zaten bende. Öyle bir uykum vardı ki bıraksalar ölene kadar uyurdum. Sol tarafımdan tekrar alarm sesi duyunca delirmiş gibi aniden o tarafa döndüm. Yanımda cıbıldak cıbıldak yatan Yekta'yı görünce kafasına yastığı bastırıp boğmak istedim orada onu.

"Ulan geri zekalı herif, ulan geri zekalı herif! Bir de gelip yanıma yatmış bu halde inanamıyorum ya. Allah seni kahretmesin Yekta." diye sessiz sessiz ona saldırırken gözünün tekini yavaşça açıp mala dönmüş halde bana bakıyordu.

"Ne oluyor lan?" dedi gözünü geri kapatarak.

"Ebenin nikahı oluyor Yekta. Kalk biz de gidelim."

"Bağırma kızım kulağımın dibinde. Zaten şuraya iki tatil yapmaya gelmişim uyuyamıyorum bile. Ne diye uyandırıyorsun beni sabahın köründe?"

"Senin telefonun uyandırdı beni geri zekalı adam. Abim bizi bu halde görürse bu sefer sana sadece laf yapmakla kalmaz başka şeyler de yapar Yekta. Kalk git odana be! Ne işin var benim odamda?"

Uykulu uykulu söylenip duruyordum. Yekta'nın kapanan alarmı tekrar çalmaya başladı. Manyak adam alarm sesini Dombra, Er Turan gibi şarkılar yapıp beşer, onar dakikalık aralarla kurmuştu her alarmını.

Telefonunu alıp son ses çalan alarmı kapatırken gördüğüm saatle Yekta'yı yine boğmak istemiştim. Saat beş buçuktu. Ulan ben yeni uyumuştum zaten.

Sinirli sinirli Yekta'yı yataktan itmeye çalışırken o kollarını belime dolamış bana sarılıyordu. Gözlerimi bile açamamışken onu itmemin ne gibi bir tesiri olabilirdi ki zaten? 

Ama şu durumda bir iki saatcik zar zor uyuduğu uykusundan kaldırılan bir insandan daha tehlikeli ya da zorlayıcı bir şey göremiyordum. Yekta'nın elini kolunu üstümden uzaklaştırıp  bacaklarımı karnıma doğru çektikten sonra ayaklarımı ve ellerimi kullanarak bütün gücümle onu ittiğimde bunun nasıl sonuçlanacağını tam olarak düşünmemiştim.

Sahiden uyku sersemiyken bana kimsenin yaklaşmaması için bir kanun falan çıkartılması gerekli gibi düşünmeye başlamıştım çünkü içimden adeta bir hayvan çıkmıştı ve ben bu hayvan güçlerimi kullanarak başka bir hayvanı öldürmeye teşebbüs etmiştim az önce. Ölmese de sakatlandığına hiç şüphem yoktu. Yerden gelen ultra mega yankılı "TAKK!" sesiyle gözlerim olabildiğince açıldı. Yekta bir gözünü sıkı sıkı yumarken diğer gözünü de kısık şekilde açmış tavana bakıyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 12 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Abimin Hattı l textingWhere stories live. Discover now