21.Bölüm: "Kıskançlık Krizi"

44 9 15
                                    

Herkese tekrardan merhabalar... Yazarınız geldi... Arkadaşlar küçük bir uyarı yapayım. Bundan sonraki bölümlerde bazı sıcak sahnelerimiz olabilir. Ama tabii ki çok ileri gitmeden... Mesela bir birliktelik sahnesini açık açık yazmayacağım. Ufak tefek detaylar verdikten sonra başka bir sahneye geçeceğim.
Bir de bu bölümden itibaren bazı konuşmalar Ada'nın anlatımıyla bazıları ise benim anlatımımla olacak. Kafanızın karışmaması için elimden geleni yaparım.

Bir de aslında ben 25. Bölümde bitirmek istiyordum fakat karakterlerimden ayrılamıyorum skslçxlsıs Herneyse, katilin kim olduğunu merak ettiğinizi biliyorum. Ama şimdilik katil olayına girmeyeceğim.
Bırakalım, katil kendi planını yapsın. Ssjsjskdj

Şimdi sizi çok bekletmeden bölüme geçelim. Bölüm sonunda görüşürüz.

Bölüm müziği Ağustos Sırılsıklam

Uyku yavaş yavaş bedenimi terk edince, gözlerimi araladım. Her sabah uyandığımda kendimi yorgun hiss eden ben, şimdi dinlenmiş vücudumla yeni bir güne merhaba diyordum. Perdeler kapalı olduğu için içeri hiçbir ışık girmiyordu. Sanki geceymiş gibi karanlıkta. Perdelerin bazı aralık kısımlarında sabahın ışıkları odaya girmeye çalışıyordu.

Bir an yastığımın üzerinde olmadığımı yastığımın benden uzakta olduğunu gördüm. Şaşkınlıkla başımı yavaşça kaldırdığımda Emir'in kollarında olduğumu fark ettim. Başımı göğsüne koymuş birbirimize sarılarak uyumuşuz resmen. Gözlerim korkuyla büyürken, geriye gitmeye çalıştım. Ama Emir'in beni saran kolları sıkıca sardığı için bir türlü kurtulamadım.

"Bıraksana beni!" diye bağırdım ona. Bildiğiniz uyuyan adama. Önce tepki vermedi. Ardından onu ittirmeye çalışınca irkilerek uyandı. "Ne oldu be? Sabah sabah niye bağırıyorsun?!" Gözlerini yarım yamalak açmış, uyku sersemi halde bana bakıyordu.

"Bana sarılmışsın," doğrulup etrafa bakındıktan sonra kollarını uzaklaştırdı. "Ben de diyorum ne oldu?!" Başını tekrar yastığına koyduğunda öfkeyle üzerine çemkirdim.

"Resmen uyumamdan faydalanıp sarılmışsın."

"Sabah sabah dırdır yapma." Gözlerini açmadan konuşmuştu. Ne?! Dırdır mı? Dırdır mı yapıyordum ben?! Gerçekleri söylüyorum.

"Yalan mı? Resmen koala gibi sarılmışsın."

"Benimle uyuyan sendin. Gidip komşuya mı sarılsaydım? Ayrıca yanımda sen değil, başka biri olsaydı ona da sarılırdım."

"Ne?!"

Sırıttı, bildiğiniz sırıttı. Hem de gözlerini açmadan.

"Ada, panik yapmana gerek yok. Hamile kalmayacaksın!" Öfkeden yüzümün kızardığını hissetmiştim.

Evet, öfkedendi. Başka bir şeyden değil.

"O kadar iyisin ki sağ ol," dedim imayla. Gözlerimi devirip uzaklaştığım anda "onu başka zaman yapacağız merak etme," deyip güldü. Öfkemin son damlasına ulaşmıştın Emir bey. Şimdi sen görürsün.

Yastığımı alıp üzerine çıktım.

Yastığımla onu boğmaya çalışıyordum. "Senden nefret ediyorum bay öfkeli. Şuracıkta seni boğarsam kimsenin haberi olmaz. Biliyorsun değil mi?" Dişlerimin arasından öfkeyle tısladığım sırada bir anda beni kaldırıp yatağa fırlattı. Kalkmaya çalışırken bileklerinden tutarak engelledi ve ardından üzerime çıktı.

"Hislerimiz karşılıklı bayan Hırçın. Ama beni öldürmeyi bırak, aklından geçirirsen senden önce davranırım." Öfkeyle gözlerine dik dik baktım. O ise tam tersi yüzüme sırıtarak bakıyordu. Sanki aslan ceylanı yakalamış gibi memnun ifade vardı suratında. Gözleri bir anda dudaklarıma indiğinde" şu an seni hamile bırakırsam kimsenin haberi olmaz, biliyorsun değil mi?" dedi fısıltıyla. Gözlerim kocaman açıldığında "bu bakışının hayranıyım, bayan hırçın," dedi sırıtarak.

HedefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin