3. Bölüm

8.4K 521 47
                                    



"Sonra bir papatya koptu yerinden dedi ki, sevmiyor."




Telefonumun yanımda olmamasından daha kötü bir şey varsa oda olmayan yön duygumdu. Beni nereye bıraksan orada kaybolurdum. Bunu çok kolay bir şekilde yapabilirdim.

İster bir mahalle ister bir şehir.

Bir keresinde alışveriş merkezinde ailemi kaybetmiştim. Bana göre her yerden geçmiş olabilirdim, her yer birbirinin aynısıydı.

Bu her zaman böyleydi.

Numaralarını ezbere bilmediğim gerçeği de yüzüme vururken başkasından rica ederek ulaşma şıkkımı da olduğu gibi eledim.

Böylece kızları bulamayacağımı bildiğim için onların beni bulmasını beklemeye karar verdim. Acaba tekne ne tarafta kalmıştı? Belki de tekneye ilerlemeliydim ama kızların çoktan endişelendiklerini biliyordum. Cüzdanımın yanımda olmasına içten içe sevinirken en yakınımda ki cafeye oturma kararı aldım ve özellikle dışarıyı iyi görebilen masalardan birine geçtim. Kızlar önümden geçerlerse görmem yararıma olurdu.

Yanıma gelen garsondan bir filtre kahve isteyerek etrafı incelemeye başladım. Adaya göre gayet şık döşenmiş güzel bir yerdi burası. Çok geçmeden garson elinde kahvemle gözükünce derin bir nefes aldım. Şu an kafein oranı tavan yapmış bir kahve tek istediğim şey olabilirdi. Garsona teşekkür ettikten sonra kahvemi yudumlamaya başladım.

O sırada içeriye gürültülü denebilecek kadar ses çıkaran bir grup insanın girmesiyle kafamı kaldırıp kapıya baktım. Daha sonra gelen topluluğu önemsemeden önüme döndüm. Ama bir an için dikkatimi çeken tanıdık bir yüzü farketmemle tekrar o yöne baktım. Atay'ı görmemle zaten kaçan keyfimin daha ne kadar bozulabileceğini düşünerek beni görmemesini diledim. Bu sırada adımın seslenilmesiyle kafamı kaldırarak içimden birkaç terbiyeli küfür savurdum. Küfrün terbiyelisi olur mu derseniz benim sinirlenme dereceme göre değişirdi.

O sırada yanıma arkadaş grubuyla gelen Atay'a tepkisizce bakmaya başladım. Resmen görmezden geliyordum niye gitmiyordu hala?

"Arkadaşların çok iyi insanlarmış gerçekten." dedi alayla sırıtarak.

"Neredeyse hayali denecek kadar."

Yanındaki arkadaşlarıyla birlikte yan masaya yönelerek cevap vermemi bile beklemeden gitti.

Ne sanıyordu bu kendini!

Onu umursamama kararı alarak ilgimi tamamen başka yöne vermeye çalıştım. Ama yan masadan gelen kahkahaları es geçmem imkansızdı. Gerçekten rahatsız olmuştum. Oradan kalkma kararı vererek hesabı istedim.

Bu sırada Atay'ın her hareketimi sinir bozucu bir şekilde takip etmesi gözümden kaçmadı. Ona bir kez bile bakmamaya çalışarak beynimi meşgul edecek şeyler düşündüm.

Ve işte nihayet dışarıdaydım. Ne yapmam gerektiği hakkında tek bir fikrim yoktu. Sorun yalnız kalmam değildi, yalnızlığı hiçbir zaman sorun eden tiplerden değildim. Ama kızların ne kadar endişeleneceğini adım gibi biliyordum. Bunları düşünürken elden bir şey gelmeyeceğini anlayarak cafenin karşı tarafında ki deniz kıyısına doğru ilerledim.

SON YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin