8. Bölüm

5.7K 464 29
                                    



"Güldüğünde yanağında oluşan çizgilerin her bir santimine, çiçekler ekmek istiyorum şimdilerde."




O tanıdık melodi yavaş yavaş bedenimi ele geçirip beni uykudan uzaklaştırırken alarm kurmadığımı hatırlayarak gözlerimi açtım.

Bu alarm değilse o halde telefonum çalıyordu. O çalmaya devam ederken komodinin üzerinde ki saate gözüm kaydı daha sabahın sekiziydi.

İyi de beni bu saatte kimse aramazdı ki yanlış numara falan olmalıydı bu yüzden telefonu yatağımın içinde uzun arayışların sonunda bularak kulağıma götürüp konuştum.

"Yanlış numara."

O sırada karşıdan duyduğum kahkahayla uykum tamamen açılmıştı.

"Henüz kimi aradığımı söylemedim ama."

"Beni bu saatte kimse aramaz ama." dedim tekrar uykulu çıkan sesimle.

"Bana bir kahvaltı borcun var, üzerine yatmayı düşünmedin umarım." dedi tekrar karşı ses.

Atay?

Olamaz, olamaz, olamaz.

Yatakta doğrularak kendimi toparlayıp sesimi bulmak amacıyla küçük bir öksürükten sonra konuştum.

"Saatin kaç olduğundan haberin var mı? Daha kuşlar bile uyanmadı, sen hiç öten horoz duydun mu?"

"Sahra bizim mahallemizde horoz yok." dedi tekrar gülerek.

Bu neşede nereden geliyor bu saatte yahu?

"Ayrıca biz kızım Sünger'le kalkıp sabah koşumuzu bile yaptık ve geldik. Şimdi de acıktım."

"Sen itiraz etmeye başlamadan ben kapatıyorum birazdan adresi mesaj olarak atarım."

Kısa sürede hazırlanırken çanta taşımayı sevmediğim için cebime anahtar ve biraz da para alarak gitmeye karar verdim. Hiçbir zaman o devasa boyutta çantalar taşıyan süslü kızlar gibi olamamıştım.

Attığı adrese göre evi oldukça yakın olmalıydı. Binanın önüne vardığımda Atay'ın tek başına yaşadığı bu kocaman binayı inceledim. Köşede bulunan köpek kulübesiyle doğru yerde olduğuma tamamen emin olmuştum.

İçeriden duyduğum Sünger'in sesi yüzümde bir gülümsemeye neden olurken kapı sakince açıldı. Sebepsizce heyecanlanmıştım.

"Günaydın."

"Günaydın güzellik. Girsene."

Son derece sade bir şekilde döşenmiş mobilyalar ve çoğunun beyaz olduğu aksesuarlara bakarak konuştum.

"Evin güzelmiş."

"Annemin payı büyük, tam bir tasarım hastasıdır."

Bu sırada yalın ayak dolaşan Atay'a bakarak konuştum.

"Çıkarmalı mıyım?"

Sonuçta genel olarak böyle olmaz mıydı? Böyle evlerin içinde ayakkabıyla gezilirdi. Atay ise ilginç bir şey söylemişim gibi yüzüme bakarak cevapladı.

SON YALANDove le storie prendono vita. Scoprilo ora