11. Bölüm

5.6K 419 13
                                    



"Tut ki kitapsın.. Tut ki bütün cümleleri ezbere bilmek istiyorum."



Bölüm Şarkısı: Cem Adrian - Tek Kişilik Aşk



Alper'in beni baş başa bıraktığı kafa karışıklığı ve cevapsız sorularla birlikte iki günümü geçirmiştim. O iki gün boyunca ailemle sadece bir kere, kızlarla yemekten yemeğe konuşmuş ve Atay'la hiç konuşmamıştık.

Sadece bir kere mesaj atmıştı ama cevap vermemiştim.

Bu durum Deniz'in ölüm yıldönümünün yaklaşmasından mı yoksa tamamen aklıma takılan 'güven' sorunundan mıydı bilemiyordum. Zaten önemli olan benim için nedenler değil sonuçlardı. Nedenlerin canı cehenneme!

Tüm bu düşüncelerin eşliğinde kendime yaşam alanı kurduğum yatağımdan çıkarak salona doğru ilerledim. Artık kendime çeki düzen vermenin zamanı gelmişti.

Plajdan döndükten sonra kızlar ne kadar ısrar etselerde Alper ile aramızda geçen konuşmalardan bahsetmemiştim.

Anında değişen ruh halimden bir şeyler olduğunu elbette anlamışlardı ama anlatmayacağımı fark ettikten sonra fazla sorgulamamışlardı. Böyle bir şeye aslı olmadan inanmam ihtimal bile değildi. Kuzeni Atay'ın arkasından bu cümleleri kurarken ne düşünmüştü bilmiyorum ama kendim yaşamadan bilemezdim.

Ve bu zamana kadar bir tersliğini görmediğim için -belki bazen gıcık olabiliyordu ama her neyse- daha ciddi durumlar dışında gözümde hala eski Ataydı.

Tüm bunlar Sahra cephesinde yaşanırken acaba Atay cephesinde neler oluyordu.

Acaba görüşmediğimiz iki gün boyunca neler yapmıştı? Daha önemlisi oda aynı şekilde beni merak etmiş miydi?

Tabi bir de bunlardan tamamen bağımsız bir şekilde hareket eden anne-baba cephesi vardı.

Hala Deniz'in ölüm yıldönümünde Ankara da olmam için ısrar ediyorlardı. Belki de haklılardı. İlk kez bu konu hakkında kendimi sorgulamıştım.

Acaba Ankara'ya mı dönmeliydim?

Bu sırada beni gören Sinem konuştu.

"Nihayet başımızı kumdan çıkarabilmişiz."

"Evet zor olsa da başardım."

Asya da o sırada mutfaktan başını uzatarak "merhaba uzaylı biz dostuz." diye bağırdı. Bende elimi kaldırarak yüzü gözü un içinde kalmış Asya'ya "selam dünyalı." diyerek karşılığımı verdim.

"Ayrıca sen ne yapıyorsun mutfakta?"

"Pasta."

Ben de elime aldığım kumandayla öylesine bir kanal aramaya başladım. Biraz gezdikten sonra ilk çıkan müzik kanalında durup sesi yükselttim. Şarkılar olmasa bu hayat nasıl çekilirdi hiç bilmiyorum.

Onlar gerçeklerden kaçış biletimdi, aynı zaman da beni yine gerçeklere bağlayan köprüm. Bazen hayallere de bağlayabilirdi.

Beynim de tüm bu karmaşalar yaşanırken gerçek hayata dönmeme bu kez bir şarkı değil telefonumun zil sesi neden olmuştu. Arayana bakarak kısa bir kararsızlıktan sonra cevapladım.

SON YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin