10. Bölüm

5.5K 419 13
                                    



"Kanatları varmış kalbin, sevince uçar sevilmeyince göçermiş."



Bölüm Şarkısı: Soner Avcu - Yalnızlıklar



"Yüzelim!"

Sabah uyandığımdan beri aklımda dolanan tek fikir bu olmuştu. Bugün kendimi en özgür hissettiğim şeyi yapmak istedim. Neyse ki kızlarda benimle aynı fikirde oldukları için sorun olmamıştı. Çok kısa bir sürede hazırlanarak kızlarla en yakın plaja indik. Kendimize uygun birer şezlong aramak amacıyla gözlerimiz çevreyi taradı ve en sonunda bularak o tarafa yönelip yerleştik. Üstümü çıkararak kendimi yakıcı güneşten kurtarmak amacıyla hasır şemsiyenin altına geçtim.

Deniz bugün oldukça sakindi. Ne bir dalga, ne hava da bir rüzgar, hiçbir şey yoktu. Günü değerlendirmek için gelmekle en iyisini yaptığımızı düşünerek kızlara döndüm. Onlarda çoktan şezlonglarda yerlerini almışlardı.

Çok fazla kumda oturmayı sevmezdim başta girip yüzmek, daha sonra çıkınca güneşlenmek bana göreydi. Bu yüzden gelmemizin ardından henüz on dakika geçmişti ki konuştum.

"Ben giriyorum."

Henüz bileklerime kadar girmiş olduğum su ürpermeme neden olsa da beklemeden yürümeye devam ettim. Alışmak için kıyıda ne kadar çok fazla zaman kaybedersem suya alışması o kadar geç oluyordu.

Belime kadar bir derinliğe geldikten sonra kendimi Akçay'ın adeta buz tutmuş sularına bıraktım. Arkama baktığım da Sinem ile Asya'nın henüz güneşlendiklerini fark edip ileriye doğru yüzmeye devam ettim.

Ta ki yoruluncaya kadar.

Başımı sudan çıkardığımda önümde gördüğüm dubalarla yavaşlayarak geriye baktım. Kıyıdan baya uzaklaşmış olmalıydım. Dubalar 'bundan sonrası tehlikeli' mesajını vermek için oradaydılar.

Tamam mesajı almıştım ama bu beni durdurmalı mıydı? Tabiki hayır.

Nefesimi tutarak tekrar suya dalıp dubaların altından geçtim.

İşte şimdi özgürdüm, oldum olası sınırları sevmiyordum. Beni sınırlayan şeyleri sevmiyordum. Biraz daha açıldıktan sonra olduğum yerde dinlenmek için durakladım.

Suyun üzerinde yatar hale geçerek öylece gözlerimi kapadım. Dalgaların çıkması pekala beni boğabilirdi sanırım. Bu bir anlık meseleydi.

Ama şu an dalga yoktu sonuçta değil mi?

Sadece deniz vardı. Bir de ben.

Yüzümü ağır ağır ısıtan güneşe karşı direnerek göz kapaklarımı açmamakta ısrarcıydım ya da açacak gücü kendimde bulamıyordum.

Bir süre daha böyle durduktan sonra beynimin tamamen boşalmış, arınmış olduğunu hissediyordum.

Karşı kıyıya, o ufacık kalmış insanlara bakarak Asya ile Sinem'i görmek için gözlerimi kumsalda gezdirdim. Olmaları gereken yerde onları göremeyince denize girdiklerini düşünerek yanlarına yüzmeye karar verdim.

SON YALANWo Geschichten leben. Entdecke jetzt