15. SIRT

1.5K 317 116
                                    

Koliva- O Şarkı

•••
VEYL ATEŞİ

||BÖLÜM 15: SIRT||

   Mina'dan,

   Her duyguya cümle kurulamıyormuş. Bazı sözlere de insanın zil zurna sarhoş olası geliyormuş. Bir çilingir sofrasında rakı istemezdi gönlüm fakat kemiklerimi kömür niyetine yakıp közlerinde demlediğim göz yaşlarımla yüzümü yıkamak, avuç avuç tekrar içime akıtmak yeterdi sözleri sarhoş olmama.

   Sarılırdı sözler ruhuma ilmek ilmek; hoş olurdum.

   Kalabalık caddeler gibidir zihnimin en kuytu köşeleri. Çıkmış birisi ismini avaz avaz bağırıyor. Adı yankılanıyor kafamın içinden gözlerimin ucuna dek. Herkes sessizken bir tek onun varlığı kalabalıklaştırıyor bedenimi.

   Yüreğimde eziliyor her şey.

   Kurtarmak istediğim sadece o ses var. Fakat ne elimi uzatabiliyorum ne de yankısının duvarlara çarpıp paramparça oluşuna seyirci kalabiliyorum...

   "Ellerin Yağız, içinde nefes alabileceğim tek barınak. Bırak Külyazın olmama izin ver!"

   "Kirpiklerin, kirpiklerime çok yakın Külyazı!" Külyazım dese yüreğimi ona adardım tıpkı varlığım gibi...

   "Varlığının zikri içimde kargaşaya neden oluyor." tekrar mırıldandı. Biliyorum ama kargaşanı dindirecek gücü kendimde bulamıyorum güzel adamım.

   "Bence sarılmalıyız." cesaretim gibi varlığımda bir gün kül gibi dağılacak ve olan yine can içim bildiğim adama olacaktı. O kargaşa dolu kalabalık caddelerde yolunu; izini; zikrini; fikrini her şeyini kaybedecekti.

   "Elin olamam." dedi kirpiklerinin kıpırtısı içimde ki rüzgarlara fırtına olurken; rüzgarlarıma meydan okurken; canıma direnirken...

   Gözlerinin çukurunda yaşayabilirim adam, orada uyuyabilirim.

   Sandım ki güzelliğin cihanda
   Bir saltanatın güzelliğiydi...
Diyor ya Yahya, bende onu ilk gördüğümde öyle söylenmiştim zihnimin çiğ tutmuş derinliklerinden. Doğmuştu içime tâ dipsizliklerden...

   Sevmiştim onun mor halkalarla dolu siyaha çalan ela gözlerini. Yine sevmiştim, gözleri gözlerime değdiğinde kalbimden taşan felaketi.

   Ucuzlamış uzun bir cekete benzeyen parmakları o gün ormanda değdiğinde -değemediğinde- gözümden çıkan yağmurla yıkanmış yüzümün her yanına anladım ki seni sevmek buymuş elleri kocaman adam.

   Onu görünce gölgesinden dahi korktuğum ağaçlar bile kuş gibi ötüşmeye başlıyordu uçlarından kirpiklerinin... Tam o anda bir plak konuyor gramafona, yüreğim sessiz haykırışlarına ses katmış haykırıyor; Sensin artık adi bir dönülmezliği çağıran!

   O artık beni çağıran dönülmez bir yoldu. Bense hapsolmuş gibiydim bu yolun sonuna! Bütün bunlar olurken tanışmıştım tutuklandığı gerçeğiyle. Namussuz, düşmüştü ya bir kere aklıma. Bu kadar çabuk gidemezdi benden ırağa.

    Velhasıl kelam bundandır ucunu kaybetmiş yüreğime güvenip, doğruluğunu sorgulamaya kalmadan enkazına atılıp ona bir el olmak istemem. Belki de onu daha da dipsiz kuyulara çekiyordum yardım ettiğimi zannederken!

   Sordu bana dün neden diye ama cevap veremedim. Kendime niye diye tek tek satır satır açıkladığım şeyleri anlatamazdım ki gölgemi görünce bile bir adım geriye kaçan o yüreğimin zalimine.

VEYL ATEŞI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now