Bölüm 16

362 33 0
                                    

"Bu nasıl?"

"Çok resmi. İş görüşmesine mi gideceksin?"

"Peki bu?"

"Günlük. O da olmaz."

"Bu?"

"Düğün var galiba?"

"Off, ne giyeceğim ben ya?!"

"Ya tamam telaş yapma. Buluruz bir şeyler."

Pelin kalkıp dolapta aranmaya başlayınca ben de onun yerine geçip, yatağıma oturdum.

Buğra'nın ailesiyle tanışacağım için hazırlıklara sabahtan başladık. Pelin'le kaç saattir gardırobun önündeyiz ama elimizde insanları romen rakamlarının ızdırabından kurtaran Harezmi'nin nadide keşfi, güzide rakam es sıfırdan başka bir şey yok.

"Bak bu etekle şu gömleği kombin yapsak, nasıl olur?"

"Bilmem ki. Etek iyi de gömlek uyar mı emin olamadım."

"Hımm, doğru birbirlerini boğarlar sanki."

"Püfff" deyip yatağa sırtüstü bıraktım kendimi.

Al işte yine olmadı. Oynatmama az kaldı doktorum nerde? Dünyayı kurtar deseler daha kolay olurdu kesin.

"Bi' dakka, bi' dakka" dedi Pelin aydınlanmış bir şekilde. Hemen doğruldum ben de.

"Evet?"

"Hani geçen sezon beyaz bir elbise almıştın. Diz hizasında, kolsuz, kayık yaka, üzerinde irili ufaklı çiçekleri olan."

"Hee, dur şurada." deyip yerimden kalktım. Giymeye hiç fırsatım olmamıştı. Paketiyle birlikte çekmecede duruyordu.

"İşte buldum."

"Evet, evet bu elbise. Dene bakayım."

Eşofmanlarımı çıkarıp elbiseyi giydim hemen.

"Hımm, güzel. Bak bu olur."

"Öyle mi dersin?"

"Aile yemeği sonuçta çok abartmaya gerek yok. Yaza da uygun cıvıl cıvıl. Ne çok abartılı ne çok günlük. İdeal bence."

Biraz daha geriye gidip aynadaki görüntüme tekrar baktım.

"Hımm, aslında evet ya, güzel. Saçımı atkuyruğu yaparım. Altına da sandalet giyersem olur gibi."

"Evet, şu parmak arası sandaletlerin çok güzel durur."

"Çanta ne yapayım?"

"Portföy olmaz. İnce askılı, uçuk mavi ufak bir çantan vardı o olur bak. Sandaletlerinin bantları da o renge yakın."

"Haklısın."

"Makyajı da hafif ve pastel tonlarda yaparsan çok yakışır."

"Ben de öyle düşünüyorum. Hava sıcak. Ağır buğur makyaja gerek yok. Zaten akşama ecel terleri dökeceğim bir de makyajın akmasıyla kokmasıyla uğraşamam."

Pelin gülümseyerek "Buğra kaçta gelecek?" dedi.

"Akşamüstü beş gibi gelirim dedi."

Pelin yerinden doğrulup "O zaman kalan yedi saatte sana başarılar. Ben Nazlı ablanın yanına iniyorum." dedi ve kayboldu. Ben de yıkanıp paklanmak üzere banyoya attım kendimi.

***

Buğra beşte geleceğini söylemişti ama dörtte İlkay'ın evinin önündeydi. Yukarıya çıksa gereksiz bir panik olacaktı. Bu sıcakta bir saat arabada beklemek de tercih edeceği bir şey değildi. Ne yapacağına karar veremezken bahçede Pelin'i gördü. Onunla vakit geçirebilirdi. Arabadan inip apartmanın bahçesine doğru ilerledi.

Gereksiz İşler MüdürüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin