Bölüm 40

249 25 3
                                    

Çok ağır bir misafiri ağırlayacağız bu akşam. Devlet başkanları bile yanında hafif kalır. Özel bir resepsiyon mu düzenlesem acaba?

Sevgili küçük görümcem Sema'yı yatıya çağırdım. Ne zamandır aklımdaydı da bir türlü aksiyona dökemiyordum. Hazır benim işler rahatlamışken Sema'nın da sınavları bitmişken aradan çıkarayım dedim.

Sema yemek yiyip gelirim dediği için çay keyfi yapmaya karar verdik. O gelmeden Pelin'le çayı, çorbayı hazır ettik. Sema gelince de orta sehpamızın etrafına sıralanıp envai çeşit abur cubur eşliğinde sohbetimize başladık.

"Bu gofret yeni mi çıkmış?" dedim bir taraftan gofreti kemirip diğer taraftan da paketini incelerken.

"Evet, denemek için aldım." dedi Pelin.

"Beğendim. Hoş bir aroması var."

"Hııı" diye bir ses çıkardı Pelin.

Ağzı dolu tabii konuşamıyor. Beğendim demek istedi herhal.

"Ee Sema anlat bakalım, nasıl gidiyor?"

"Ne nasıl gidiyor İlkay abla?"

"Her şey. Okul, iş, güç, hayat."

"İyi. Sınavlarım bitti. Ödev falan da kalmadı. Derslere gidip geliyorum sadece."

"Hastane?"

"Gidiyorum tabii, o ayrı."

"Biliyor musun Sema, o konuda seni acayip takdir ediyorum. Yaşıtların orada burada gezip gününü gün ederken sen bu işle uğraşıyorsun." dedi Pelin.

"Kızımız yaşıtlarına göre daha olgun da ondan."

"Helal olsun cidden."

"Eee başka?" dedim .

"Yani bu kadar."

"Yok mu şöyle içini pır pır eden, kalbini güp güp attıran birisi?"

"Maalesef..."

"Hadi ama, kız kıza muhabbet ediyoruz şunun şurasında. Bu yaşlarda mutlaka olur."

"Duyan da kendisi elbise değiştirir gibi sevgili değiştirdi de tecrübelerine dayanarak söylüyor sanır." dedi Pelin.

"Ben yapmadım ama birisi yaptığı için gayet iyi biliyorum." dedim Pelin'in gözlerinin içine dik dik baka baka.

"Üniversitede sadece iki sevgilim oldu ve birisi kısa olsa da diğeri gayet uzun solukluydu canım benim."

"Yine de oldu ama."

"Tamam İlkay oldu."

"Neyse" deyip tekrar Sema'ya döndüm.

"Yok mu cidden ya?"

"Yani yok..."

O nasıl yok demek öyle. O kadar tedirgin söyledi ki üzerine gitmeden edemedim.

"Emin misin? Halinden öyle anlaşılmıyor." dedim de demez olaydım. Sema'nın gözünden iki damla yaş düştü bir anda.

"Sema!"

"Sema iyi misin?" dedi Pelin.

İkimiz de sağlı sollu kızın iki yanını doldurduk.

"İyiyim iyiyim. Ben sadece..."

"Canım ben seni üzmek için sormamıştım. Cidden özür dilerim."

"Senin suçun yok İlkay abla. Ben zaten doluydum bir anda böyle işte..."

Gereksiz İşler MüdürüWhere stories live. Discover now