KUMA 13.

54.4K 1.5K 96
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...

''Bana kuma konumunu her seferinde söylemekten vazgeçin. Çünkü...'' dedi ve sustu. İşte şimdi asıl sözleri söyleme vakti gelmişti. ''Çünkü ben konumumu da, babamın beni size bir eşya gibi vermesini de biliyorum.'' dedi genç kadın gözünde ki yaşlara daha fazla engel olamayarak.

Azad karısını inceledi bir müddet. Gözlerinden akan yaşlar oldukça hızlıydı. Özgürlüklerini ilan ediyorlardı sanki. Peki söylediği sözler? İşte bu sözler ağırdı...

''Sus Şevval.'' dedi Azad. Sanki pişmanlık vardı sesinde. Ama duyguları izin vermiyordu. Duyguları o kadar farklıydı ki...

Bir adam vardı ve iki kadın. Hangisine koşacaktı bu adam. Armina'ya mı, yoksa Şevval' e mi?

''Neden susayım ki? Dediklerim doğru değil mi? Babam bana değer verse..'' sözlerini tamamlayamamıştı çünkü Azad bağırmıştı. ''Yeter sus.''

Arabada yankılanan ses Şevval'i korkutmamıştı hatta tam aksi dalgın dalgın daha da cesurca konuşmasını sağlamıştı. ''Susmayacağım. Susmam için bana bir sebep söyle.'' ''Biliyor musun Azad? Ben hiç sevginin, sevilmenin ne demek olduğunu bilmedim. Hep yarım kaldı içimde, alacak belki de.''

Şevval kanı kurumuş ellerini inceledikten sonra ovalamaya başladı. Acısını şimdi hissediyordu. Konuştukça, gerçekleri yüzüne vurdukça acıları yeni yeni hissediyordu.

''Küçükken hep hayal kurardım. Büyüyeceğim, iş sahibi olacağım, sevdiğim adam ve çocuklarımla mutlu mesut yaşayacağım diye. Ama büyüdükçe hayallerim battı. Hayallerim yok oldu. Yok ettiler. Bilmeden hem de. İçimde ki fırtınayı, içimde alev alev yanan ateşi bilmeden. O zaman ki hayatımı düşünüyorum. '' derin bir nefes alan kadın içindekileri döküyordu. Yorulmuştu artık. Üstündeki yük o kadar ağırdı ki. Dayanamıyordu artık. Nefes almakta zorlanıyordu...

''Mutluydum. Çünkü hayatın gerçek yüzünü bilmiyordum. Pembe hayallerim ile baş başaydım. Peki sonra ne oldu? Pembe hayallerim birer birer siyah kül oldu. Paramparça oldu. ''

Azad susmuştu artık. Sadece karısını dinleyecekti. Bu küçük beden içinde ki acıları birebir döküyordu. Ne kadar da fazlaydı bu bedenin yükü? Hayatı ne kadar da zordu bu bedenin..

''Merak ediyorum Azad.'' dedi genç kadın. ''Sevilmenin nasıl bir duygu olduğunu merak ediyorum.'' dedi. Gözlerini bir an olsun ellerinden ayırmamıştı. Küçük yorgun bedenini arabanın koltuğunda sallıyordu. Gözlerinden ara sıra gelip geçen o karartıyı umursamıyordu da.

Azad genç kadının söyledikleri ile bakışlarını daha da derine indirdi. Şevval'i dikkatle incelediğinde bedeni, kendisi, her şeyi ile yorgun bir kadın duruyordu. Genç adam bu manzara ile yutkundu. Şevval'i çok eskilerden tanıyordu. O zaman ki hali ile şimdi ki halinde ki fark görünmeyecek gibi değildi.

''Ben, ben bilmiyorum. Sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyorum Azad. Hiç tatmadım. duyguyu tatmayı istedikçe tatmadım. O duyguyu sen tattır bana.'' diye fısıldayan genç kadın şoka girmişti. Ne dediğinin farkında bile değildi. Azad'a onu sevmesi söylüyordu. Utanmadan...

''Armina'ya verdiğin değerin birazını da bana ver. Lütfen.'' dedi ve tekrardan kanamaya mesken tutmuş ellerini serbest bıraktı. Tıpkı bedenini de bıraktığı gibi....

Azad ilk başta Şevval'in bayıldığını anlamamıştı. Zaten genç kadın bayılmadan önce de yorgun ve hissizdi. Azad Şevval'i dürtünce bayıldığını anlamıştı. Hızla arabayı tekrardan çalıştırıp hastanenin yolunu tuttu. Arabayı o kadar hızlı sürüyordu ki. Telaşlanmıştı genç adam. Karısı bayılmıştı. Ne olduğunu da bilmiyordu.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin