11. Bölüm

4.8K 347 6
                                    


*****2015-ÇAĞIL*****


Sahne'den indiğimde mutluluktan uçacak gibiydim. Sanki yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Uzun zamandır ilk defa kendimi bir yere ait gibi hissediyordum. Evimdeymişim gibi.


Kulise geçmek yerine insanların arasına karıştım. Yolda bir kaç kişi beni durdurup tebrik etti ve sesimi beğendiklerini söyledi. Beğenilerini duymak çok hoşuma gitmişti. Deniz'i en son bar kısmında görmüştüm ama şuan ortalıktan kaybolmuş gibiydi.


Bar taburelerinden birine oturarak beni bulmasını diledim. Onunla konuşmak ve düşüncelerini duymak istiyordum.


"Selam, ne içersin." 25 yaşlarında esmer kirli sakallı bir barmendi bunu soran.


"Bira alabilirim." Gülümseyerek verdim cevabımı. Gözlerindeki parlama ve yüzündeki gülümsemeden mi bilmem çok sevimli bulmuştum.


İçkiyle de aram fena sayılmazdı. Yılbaşında ve Çağkan'a arada eşlik etmek için içmiştim ama bünyemin sağlam olduğunu görmüştüm. Yine de içmeyi sevdiğimi söyleyemezdim. Bence her insanın sadist bir tarafı vardı ve içki içenlerin hepsi bu yanıyla kendilerine zarar vermek için içiyordu. Bu yüzden bira en hafif olanıydı ve içkide ilk tercihim.


"Çağıl'dı dimi. Çok iyiydin tebrik ederim." Diyerek bira bardağını önüme itti.


"Teşekkür ederim gerçekten. Bu arada Deniz nerede..." etrafıma tekrar baktım bir umut ama görünmüyordu.


"Ulaş bey geldi. Sen başladığında buradaydı ama acil bir şey çıktı sanırım ofise kapandılar. Gelir birazdan." Diyerek açıkladı. Aslında daha sonra konuşabilirdim ama beklemek istedim. Zaten evde kimse yoktu. Biraz daha kalabilirdim.


Barmen siparişleri hazırlamaya devam ederken etrafımı taradım. Kalabalıktı baya. Değişen ışık sistemi gözümü alsa da sahneden gelen müzik ruhumu besliyordu. Çalan parça yabancıydı ama çok iyiydi.


Yanlış hatırlamıyorsam eğer Ellie Goulding - On My Mind olmalıydı.


"Neden seni düşünüyorum" diyordu nakaratta. Şarkı sözlerini hayatım ile karşılaştırıyordum çoğu zaman. Mesela neden birini düşünemiyordum diyordum bu söze karşı. Hayatımda düşünebileceğim biri neden yoktu. Ya da var mıydı. Hiç olmuş muydu?


Omzuma dokunan ellerin varlığı ile sıyrıldım düşüncelerimden. Arkamı döndüğümde, mavi gözleri beyaz teni ve kumral saçları ile benim yaşlarımda olduğunu tahmin ettiğim bir adam vardı karşımda. Gözleri o kadar derin bakıyordu ki, daha önce tanışıp tanışmadığımızı sorgulatıyordu bana.


Tamda düşündüğüm şeyin üzerine gelmesi miydi beni bu paranoya ya iten bilmiyordum.


"Hazal" dedi derinden gelen sesiyle. Hazal mı?


Kaşlarımı çattım ve omzumdaki elini indirdim.


"Karıştırdınız bayım. Çağıl ben." Dedim ve önüme geri döndüm. Ya da yeltendim diyebilirim. Adam engelleyerek durdurdu beni.


Sarhoş muydu? Adamın arkasında kalan Deniz'i gördüğümde çatılı kaşlarım havalandı. Orada öylece durarak bizi seyrediyordu. Dalga geçiyor olmalıydı.


"Lütfen Hazal. Gerçekten karşımda olduğuna bile inanmıyorum ama sen-arkasında duran denizi gösteren bir hareket yaptı- onun söylediği kişi olamazsın. Ben arkadaşımı tanırım ve eminim ki bir ikizi yoktu onun."


Beni mi kendini mi inandırmaya çalışıyordu bilmiyorum ama hiç hoşuma gitmiyordu söyledikleri.


"Deniz, beyefendi sarhoş sanırım. Müdahale etmeye ne dersin?" diyerek onu es geçerek denize doğru bağırdım.


Deniz kafasını sağa sola sallayarak yanımıza geldi ve 'Ulaş bu gece için yeter bu kadar hadi' diyerek adamı uzaklaştırdı yanımdan.


Bende bardan kalktım ve 'Hesabıma yaz' dedikten sonra barmene kulise geçtim.


Cidden ne oluyordu. Deniz adamı tanıyordu ve her ne kadar sarhoş olduğunu iddia etsem de adamın sarhoş olmadığına emindim.


#ULAŞ#


Hayır onun Hazal olduğuna emindim. Neler dönüyordu ya da neden beni tanımıyormuş gibi davranıyordu bilmiyorum. Ama ölmemişti ve bu yeterdi.


'Allah'ım...bu nasıl şey.' Diye mırıldandım. Deniz odadaki kanepeye oturmuştu ve düşünüyordu. O Hazal'ı tanımıyordu ama olayları ve yaşananları az buçuk biliyordu. Ve onu odaya çekip Hazal'ın okul günlerinden kalan resimlerini gösterdiğimden beri derin düşüncelere dalmıştı. Bana bunun tesadüf olduğunu Çağıl olduğunu iddia eden kızın köklü bir ailenin kızı olduğunu ve abisini tanıdığını söylemişti. Ama ben emindim. Ve şimdi Berat'ın gelmesini bekliyordum.


Onu sahnede gördükten hemen sonra resmini ve videosunu çekmiş ardından hemen Berat'a atmıştım.


Senelerin suskunu ve ölü adamı bir anda canlanmış ve beni arayarak bunun ne demek olduğunu sormuştu. Hazal olduğuna inanamamıştı oda. Ama sesini duymuştu. İnanmak istemese de biliyordu sevdiği kadının sesini.


Hadi yüzü benzer olan biri diyelim, sesi de birebir aynı olabilir miydi?


Berat gece yarısı geldiğinde 'Nerede Hazal'ım' diyerek girmişti kapıdan içeriye. Ve gözleri parıl parıl parlıyordu. En son 3 sene önce gördüğüm bir gülümseme vardı yüzünde.


Asıl sorun ona olanları anlattığımda vereceği tepkiydi tabi ama artık bir umudumuz vardı. Hazal'ı geri kazanmak için yapabileceğimiz bir şey vardı. Ve biz ne olursa olsun ortada dönen oyunu ve sebebi öğrenecektik.


ALTIN KADEH "TAMAMLANDI"Where stories live. Discover now