5. Bölüm.

16.1K 844 234
                                    

-

Zihnimin tavanından sanki bir kapak açıldı, zemine tozları kaldıran bir merdiven dolgun bir sesle çakıldığı an Bars'ın boğuk sesi basamakları ürperterek çıktı. Gürültüyle karanlığı kucaklayan zihnimin içi bomboş kaldığı vakit elimi ruhu çekilmiş yanağıma kaldırdım.

Kendi soğukluğumla üşümüştüm.

Yüksek çalan şarkı ayağımın altında ki zemini titretiyor, insanların bedenleri gözlerimin üzerinde eriyerek tabakalaşıyordu. Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Bars'ın yanımdan geçip giderken bıraktığı kendine has kokusu dilime zehir gibi damlamıştı.

Omzuma bir el dokununca hızla arkamı döndüm. Ece korkuyla bakıyordu bana. Bileğimden tuttu, sakin bir yere çekti.

"Sana bir şey yaptı mı?"

Başımı iki yana salladım.

"Neden yanına geldi?"

"Bilmiyorum. Bakma öyle. İyiyim bir sorun yok."

Elimi saçlarımın arasına daldırıp sertçe çektim. O pisliğin beni sinir etmekten başka bir amacı olduğunu sanmıyordum. Beni stres topu gibi bir şey sanıyordu herhalde. Ara da gelip sıkıyor, tüm dengemi alt üst edip gidiyordu.

"Sen, korkmuşsun. Tehdit mi etti seni? Ayza susma öyle!" Ece öfkeyle bana bakarken ekranı parlayan telefonla ikimizin gözleri aşağıya kaydı. Songül arıyordu.

"Gidelim." dedi Ece bir anda. Anlamayarak ona bakınca sinirli bir nefes aldı.

"Geldiğimizi biliyor, şimdi çok kalabalık zaten. Yarın kutlarız doğum gününü." Kararsızca ona baktım. Ilgın'ın doğum gününü kutlayamamıştık ama bana verilen saatin de tamamını kullanmıştım. Normalde bu saatlerde dışarıda olmam yasaktı ve bu yüzden ceza almam olağandı. Ece'nin cevap bekleyen bakışlarına başımı sallayarak onayladım.

İki parmağımın arasına aldığım topuklu ayakkabıları dolabıma yerleştirirken olabildiğince dikkatli ve sessiz olmaya çalışıyordum. Etraf karanlıktı ama içeriyi aydınlatan sokak lambasından odanın içini seçebiliyordum. Dudaklarımı dişlerimin arasına kıstırdım, dolabımın kapağını kapatırken her an ses çıkacak korkusuyla yüzümde ki mimikler an be an değişiyordu.

"Üzerini değiştirip hemen yat." Aralanan kapının arasından başını uzatan Songül'ü gözlerimi yumarak onayladım, kapıyı sessizce kapattı. Her an biri uyanacak endişesiyle kalbim göğüs kafesimin içinde çırpınıyordu. Elbisenin fermuarını açmaya çalıştığım esnada banyonun kapısı açıldı. Elimi sırtımdan çektim ve doğrudan karşımda ki yatağa baktım.

"Çok merak ettim. Kolej de ki kurslara böyle elbiselerle mi gidiliyor?" Sıla'nın yeni uyandığını nitelendiren tarazlı sesi birleşen adımları ile karşımda son buldu. Tenine dökülen ışığın verdiği yetkiyle yüzünde ki o zafer ifadesini netçe seçebilmiştim.

"Ne işler çeviriyorsunuz siz? Neredeydin sen? Ayrıca bu elbise de neyin nesi?"

"Seni ilgilendirmez." deyip hafif topuklu ayakkabılarımı çıkarttım, dolabımı açıp pijama takımlarına uzanırken telaşlandığımı ona belli etmemeye çalışıyordum. Kollarını göğsünde kavuşturdu ve bir ebeveyn gibi hesap soran bakışlarını üzerime dikti.

"İzin aldın mı sen? Bilmem farkında mısın ama saat onbire geliyor." Sinirle ona baktım. Başından beri benden haz etmiyordu ki eline güzel bir koz geçmişti ve bunu sonuna kadar kullanacağını, ondan nefret ettiğim kadar iyi biliyordum.

"Sıla, sorgulamasan ve gidip uyusan ha?"

"Akant kolejinde okuyorsun diye kendini bir şey sanma. Kim aldı bunu sana? Parası için altına girdiğin sevgililerinden biri mi?" Gözlerim dehşetli irileşti. Damarlarım bir an vücuduma sığmıyormuş gibi zonklamaya başladığında öfke bedenime dişlerini geçirmiş içimde ki o canavara sağlam bir tekme koymuştu.

SUSKUN 1. (Tamamlandı)Where stories live. Discover now