10. Bölüm.

13.2K 729 228
                                    

ILGIN

"Tatmin oldun mu? Bitti mi? Hala yeterli değil mi!"

"Baha, al şunu başımdan."

"Bars!" diye bağırdım öfkeyle. "Sana karşı gelmesini kendine yediremiyor musun?"

"Sana almanı söyledim! Yapmayacaksan siktir git o zaman, tamam mı?"

"Ayza'yı incitmene izin vermeyeceğim." Dudağının ucu vahşi bir hayvanın avına pençeyi geçirdiği anda ki hazzı sembolize edercesine yanağına doğru çekildi. Aynı zamanda organlarımda ki kayalıklara çarpan öfkenin köpüklü dalgası kulaklarımda asit seslerini oluşturuyordu. Gözlerimi kapatıp açtım. Bars ne dersem dinlemiyordu. Bakışlarını benden koparıp açık mutfağa rahatça yürüdü ve kendine bir bardak su doldurdu.

"Bu kadar mı merhametsizsin? Yaptığından pişmanlık duymuyor musun?" Elinde ki bardağı içecekken birden durdu ve gözleri kısa süre siyah tezgahın üzerinde oyalandı. Dişlerini sıktı, çenesi kaskatı kesilmişti. "Ne dediğimi anla-" Bardağı aniden siyah tezgaha öyle sert çarptı ki kırılan camın etrafa sıçrayan parçaları zihnimin içinde bir kaç kez sekti. Gözlerine köklerini salan ifade korkunçtu. Yavaş adımlarla yaklaştı ve önce Baha'ya ardın bana baktı.

"Bu kadar acımasızım." dedi derin bir sesle. "Şimdi sesini kes."

"Bilerek dökmediği kahveye karşılık gömleğini yıkattın. Sence bu adil mi? Öğrencilerin içinde küçük düşürdün. Bars! sen karşısına her çıktığında ona zarar verdin! Görmüyor musun nasıl biri olduğunu? Lütfen." dedim yutkunurken. "Adaletli ol."

Kısık bir gülme sesi aramızda ki gerginliğe kırbacı vururken dişlerini gösteren bir gülümsemeyle yüzümü inceledi ardından ifadesi toz bulutu gibi hatlarında dönerek tenine gömüldü. Piramit'in dev kapısının sürgüyle açıldığını duysam da Bars'a bakmaya devam ettim.

"Kaner ile ilişkisini biliyor musun?" diye sorduğu bana. Kapının önünde kendisine bakan Sıraç'tan gözlerini kaçırdı. Tekrar konuştuğunda sesi kısıktı.

"O orospu çocuğunu piste gördüm. O kızın yanındaydı. Bir şeyler konuşuyorlardı." Adımları bize yönelen Sıraç'a baktım. İfadesizdi, sanki bütün hisleri bir canavarın avuçlarında parçalanıp gözlerinde ki o kuru toprağa serpiştirilmişti. Geriye adımlayıp koltuğa çöktüm. Bakışlarım donuk bir hedef yakalarken Kaner'in Ayza ile ne işi olabileceğini düşündüm. O iğrenç herif o gün orada olacak cesareti nereden bulmuştu?

Bars'ın aramızdan uzaklaşan adım sesleri ardından Piramit'in kapısının metal yapısından dolayı gürültüyle kapanışı kulaklarımda bir çok kez yankı uyandırdı. Kollarımı karnımın üzerinde kavuşturunca Baha yanımda durdu ve deri ceketinin yakasını ensesinde kıvırdı. Üzerime eğilip yanağımı öptüğünde parfümünün kokusu çoktan etrafımı sarmıştı.

"Erken döneceğim. Yalnız kalınca pek iyi şeyler yapmıyor."

"Peki."dedim kısıkça. Bir an gidip gitmemek arasında kalır gibi baktı. Başımla dışarıyı gösterdim. Dudaklarını birbirine bastırdı ve geriye birkaç adımından sonra sırtını dönerek uzaklaştı. Bars yalnız kalınca ya birilerini döverdi ya da yarışlarda ortalığı karıştırıp çıkardığı kavga da keyfinin yerine gelmesi için uzaktan sırıtarak izlerdi. Nefesimle birlikte tısladım.

"Neredeydin?"

"Sakinleşmek için bekledim. İkimizde o sinirle karşı karşıya gelsek pek iyi şeyler olmaz ha?" Sıraç'ın düşünceli halinden bir gıdım Bars'ta olsaydı belki daha katlanılabilir olurdu lakin insanı çıldırtmak için doğmuştu sanki. Koyu yeşil L koltuğun koluna oturup başını hafif kaldırdı.

SUSKUN 1. (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin