Kayıp / 3

12.2K 756 284
                                    

# Gabrielle Aplin - Salvation #

*******

Apartmanın kapısından girdiğini, asansöre bindiğini ve katın düğmesine bastığını hayal meyal hatırlıyordu Defne. Bedeninden damlayan suların sesleri tek başına geçirdiği anların tek sesiydi. Bir yerlerde durmak, aklını toparlamak ve eve öyle dönmek istese de yapamamıştı. Tek yapabildiği bomboş bir zihinle eve, Yasemin'in evine dönmek olmuştu. Düşünemiyordu bile, hiçbir şeyi; geçmişi birbirine bağlayamıyordu, anlayamıyordu, kabullenemiyordu... hissetmeden sadece hareket ediyordu.

Asansörden indiğinde zile bastı ve sadece bekledi. Kapı kısa zamanda açıldı. Yasemin tıpkı dün onu ilk anda gördüğü gibi, hatta daha fazla gözlerini büyüttü. Defne'nin ne halde olduğunu onun gözlerine yayılan dehşetten kavrayabilmesi kolaydı.

"Defne!?"

Yasemin bir çok soru içeren bir tonda ismini seslenirken Defne içeriye girdi ve en azından şu an için hiçbir şey sormamasını dileyen gözlerle ona bakıp kaldığı odaya yöneldi. Yasemin'in bakışlarının arkasında asılı kaldığını hissedebiliyordu fakat şu an bu kadar bulanık bir zihinle konuşmaya hali yoktu. Yasemin'in de o açılana dek ısrarcı olmayacağından emindi. Bu sebeple arkadaşına ciddi anlamda müteşekkirdi.

Karanlık odaya girer girmez gece lambasını yaktı. Bedeni kendisinden bağımsızca, programlanmışcasına hareket ederken; loş odada üzerindekilerden kurtulup kendisine kuru kıyafetler ayarladı ve saçlarındaki ıslaklığı kuruttu. Bedeni hala titriyordu, dişlerinin birbirine çarptığını bile duymuştu. O kadar uyuşmuş hissediyordu ki sarsıntısının büyüklüğünün farkına bile varamıyordu.

Ne yapacağını bilemez haliyle, küçük odada bir duvara dayalı duran tekli yatağa oturdu ve dizlerini karnına çekip sırtını soğuk duvara yasladı. Sadece bir tarafından ışık yayılan odadaki tek bir noktaya dalgın gözleriyle bakakaldı. Bugüne dair çok fazla düşünülebilecek şey vardı; Andaç'ın değişmiş hali, gözlerindeki karmaşa, Bade'nin bir şeyler anlatmak ister duruşu, mezarın karşısındaki geveze suskunlukları... Ancak tüm bunları şimdilik geride bırakan ve Defne'yi saran tek şey tüm anların sonrasında duyduğu o kelimeydi: Eşiniz. Evlenmişti. Bunu yeniden aklına getirdiğinde; göğüs kafesindeki keskin bir acının, her nefesinde midesiyle boğazı arasında gidip geldiğini hissetti. Yutkunamadı bile.

Aklı kendiliğinden zamanda geriye sararken; Andaç'ı bu hayatta ilk hatırladığı andan başlayarak birlikte geçirdikleri tüm yılları; onu kendisinden bile koruyan, ona aşkı öğreten, onun için elinden gelen her şeyi yapabileceğini ve ondan başkasını sevmeyeceğini bıkmadan söyleyen o çocuğu düşündü. Uzun zaman sonra ilk kez.

Birlikte geçirdikleri son gecelerden birini düşündü sonra; yıllar öncesinde, lise son sınıfa geçtikleri yazın sonunda, Defne'nin güzel sanatlar alanındaki bir yurtdışı eğitimini kazandığını öğrendiği günün gecesini.

O gece; ayrı bir ülkeye gidecek olmasının, birkaç ayda bir belki görüşebilecek olmalarının hüznünü taşırken, Andaç ile; Kadem'in eski bir depodan bozduğu ve derme çatma da olsa bir ev haline çevirdiği yerinde içtikleri andı düşündü; birbirlerinin ilki ve sonu olma andı.

Yıllar geçse de Defne o geceki yemininden ayrılmamıştı. Andaç'tan sonra kimseye kalbini açmamıştı. Kimseye ona baktığı gibi bakmamış, kimseyi hayatına almamış ve ondan sonra kimseye dokunmamıştı. İçinden farklı türlüsünü istemek asla gelmemişti çünkü.

Ancak bugün; Andaç'ın her şeyiyle başkasına ait olmayı seçtiğini duymuştu. Düşünmesi bile aklını sarsacakken bugün karşısında bulduğu buydu; onun bir başkasına ait oluşu. Aklı, bunu kabullenemeyecek ve Bade'nin buna etkisi olup olmadığını çözme savaşından vazgeçmeyecekti. Bunca zaman böyle bir şeye ihtimal vermemişken; nasıl vazgeçebilirdi ki.

Kayıp Onde histórias criam vida. Descubra agora