Kayıp / 4

10.5K 725 339
                                    

# Kodaline - Moving On #

*******
(İstanbul)

"Ben Defne'ye evlenme teklifi edeceğim."

Andaç oturduğu yüksek duvardan bacaklarını sallarken; yanında oturan arkadaşı Kadem'e çevirdi yüzünü. Kadem onun az önce kurduğu cümlesi nedeniyle gözlerini büyütmüş ve dudaklarını aralamıştı. "Sen ciddi misin?" Andaç'ın gözlerine merakla baktı. "Daha erken değil mi ama on yedi yaşındasın..."

"Ciddiyim," dedi Andaç, kelimesine uyan bir yüz ifadesi takınarak. "On yedi yaşında ya da yirmi yedi ne farkeder?" Karşısında boylu boyunca uzanan şehre ve batmak üzere olan güneşe baktı. "Nasılsa eninde sonunda olacak olan bu. On yedi yıldır onunlayım neden daha fazlasını bekleyeyim ki... Defne eğitim için İngiltere'ye gitmeden önce, gelecek ayın sonunda yapacağım bunu."

Kararlı ifadesiyle başını dikleştirdi Andaç. "Seneye on sekizimi doldurduğumda yurttan ayrılmam gerekecek," dedi. "Sen yurttan ayrılıncaya, Defne dönünceye kadar bizim depoda kalırım. Nasılsa orası da ev gibi. O arada da bir iş bulurum kendime, para biriktiririm." Gülümsedi. "Defne dönünce aramızda nişan yaparız. Sonra birlikte bir iş kurarız belki; Defne için. O çizimler yapar ben de onun keşfedilmesi için çabalarım. Benden bir halt olmasa da onu kurtarırım. Hatta belki bir karavan da alırız. Şehir şehir gezeriz çizimlerini pazarlarız. Defne nasıl mutlu olacaksa öyle olur..."

"Peki ya ben?" Kadem son cümleye kadar onu gülümseyerek dinlese de en sonunda kaşlarını çattı. "Siz şehir şehir gezerseniz ben ne olacağım?"

"Sen de geleceksin tabii ki oğlum!" Andaç gülerek kolunu arkadaşının omzuna attı. "Seni bırakır mıyım hiç? Büyük bir karavan alacağız, rengarenk. Hepimize yetecek." Hayal ederken bile mutluluğu yüzünden okunuyordu Andaç'ın. En sonunda o mutluluğa hınzır bir bakış da sakladı ve "Tabii bizimle Bade de gelecek," dedi. "O olmazsa olmaz, değil mi?"

Kadem parlayan gözleriyle Andaç'a baktı. "Gelir, değil mi?" Heyecanla gülerken elinde tuttuğu bardakla oynadı. "Of. Ben de belki ona evlenme teklif ederim gezerken. Hem belki o zamana kadar sever beni. Belki aşık olur o da bana."

Andaç Kadem'in heyecanlı hali sebebiyle kalbinin acıdığını hissetti. Bu konuyu açtığı için suçluluk duydu. Bade'nin Kadem'i sevmeye niyetli olmadığı biliyordu, bunun için Bade'yi suçlayamazdı ama Kadem'e üzülmemek de elinde değildi. Kardeşi gibi gördüğü arkadaşının kaybetmediği umudu canını yakmaya yetiyordu. "Belki," dedi yine de, kısılan sesiyle. "Belki sever kardeşim." Yüzündeki gülümsemeyi silerek yeniden karşıya odaklandı. Düşünmeye devam etti.

Kadem de bir süre sessiz kaldıktan sonra "Eee," dedi. "Peki nasıl evlenme teklifi edeceksin. Yani... yüzük?"

Andaç huzursuzlanırken uzun bir nefes aldı. Hayallerini düşünürken yüzüğü unutmuştu. Elini ceplerine soktu. Yüzük almaya yetecek parası yoktu. "Bilmiyorum," dedi. "Defne'ye öylesine bir yüzük veremem. Bir akrabam olsaydı en azından, aile yadigarı bir şeylerle teklif ederdim. Satacak değerli bir eşyam da yok..."

Kadem başını öne eğdi ve düşündü. En sonunda; "Bade'den istesek?" diye sordu. "Yani ondan borç alsak?"

"Onun da babasının durumunun gidişi belli," dedi Andaç. "Gittikçe kötüleşiyorlar. Kıza da zaten üç kuruş harçlık veriyorlar artık. Onu da ben mi elinden alacağım."

Kayıp Where stories live. Discover now