Ruhun bazen sadece iki ve ya üç yüz sayfalık kitap arasına sıkışmıştır. Bulamazsın azizim. Bulamazsın.
-Yazardan
Öğrenmek isteyenlerin ön sıralarda oturduğu diğerlerininde kendi halinde takıldı bir dersi daha atlatmıştım.
Bazen sevilen bazen nefret edilen bir öğretmendim. Bazı öğrenciler tam bir ego yığını olduğumdan bahsediyorlar. Evet kendi kulaklarımla duymuştum. Dışarıdan bakılınca öyle gözükmek biraz tuhaf.Derslikten tam çıkacağım sırada her zamanki gibi yolum kesildi.
"Dinliyorum Erdem."
Elimdeki kitapları daha rahat bir şekilde konumladım."Yemek?"
Sabır dilercesine derin bir nefes aldım.
"İstemiyorum. Sana da iyi günler. "
Yanından geçip kendi odama doğru yürüdüm.
Erdem benim dersime giren öğrencilerden biriydi.
Öğrenci diyorum ama kendisi benden iki yaş büyük.
Öğretmen öğrenci ilişkisini benimseyememiş olduğu için bana takındığı tavır biraz flörtözdü.Belki de abartmıyorum hergün yanıma gelir ve sabırla yemek teklifini yapar sonra ben yanından giderdim.
Pek takılmak isteyeceğim türden bir erkek değildi.
Uzun zamandır peşimde dolanıyor olabilirdi ama her akşam başka bir kızla olduğu bu durumu değiştirmiyordu.
O yüzden tercih ettiğim bir erkek değildi.Odama kitapları bırakıp Mehmet Amca'dan aldığım Hifa Hatun kitabını elime aldım.
O günün üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti ve ben sanki biraz tuhaf hissediyordum.
Kitabı okumaya cesaret edememiştim.
Esra'yı da aramaya cesaretim yoktu.Elim ne kitabı açmaya ne de telefonu tuşlamaya gidiyordu.
O gece hahal meyal hatıladığım bir adam vardı.
Sadece 'iyi misin?' diye sorup yok olmuştu.
Belki de öyle biri hiç var olmamıştı bile bilmiyorum. Hatıladığım şeyler sınırlı. Eve nasıl geldim bir ben biliyorum.Dedim ya son bir haftadır tuhaftım.
Kitabın kapağını incelemeyi bırakıp içini açtım. Uzun değildi. Hatta haddinden fazla kısaydı kitap.
Ama kısa ve öz cinsindendi. Zaten dersim olmadığı için kampüsteki odamda kitapla baş başa kaldım.
Yarım saatte bitirdiğimde son bir haftaki garipliğim birden üst üste bindi, büyük bir yükleme yaptı omuzlarıma gibi hissettim.
Kitabın ruhu ruhumla birleşip kırdı sandım. Ruhumu kırdı.
Hifa Hatun güzel anlatılmıştı. Benimsemiştim karakteri.
Güzelliği ve ahlakı ile herkese örnek olan ve herkesin evlenmek istediği bir kızmış Hifa Hatun. Herkes onunla evlenmek istiyormuş fakat o kralları bile reddediyormuş. Çünkü o Allah'ın rızasını istiyormuş sadece. Bir gün peygamberimiz bu sabah ilk camiye kim gelirse Hifa onunla evlenecek demiş. Bunun üzerine herkes hazırlanmış uyumayıp beklemişler. Ama ne hikmetse bir fakir sahabe dışında hepsi uykuya yenik düşmüş.
Fakir sahabe yani Süheyb camiye ilk giden olmuş. Bunun üzerine Hifa ile evlenmiş. Ama hala inanamıyormuş çünkü Hifa Hatun kimseye denk düşemeyecek kadar mükemmel bir kadınmış. Bunun için Süheyb Hifa hatun ile eve gittikleri ilk geceyi ibadet ile geçirmek istemiş. Hifa da bunu kabul etmiş ve tüm gece ibadet ile geçmiş. Sabah Süheyb camiye gittiğinde Peygamberimiz ona Allah katında cennete kabul edildiğinin haberini vermiş. Bunun üzerine Süheyb secdeye kapanıp, "Allah'ım şu andan itibaren tek günah daha işlemeden al canımı." diye dua etmiş. Allah da dualarını kabul etmiş ve Süheyb ölmüş.
Peygamber efendimiz mescidde bulunan herkese "Şu an Hifa da Süheyb gibi ruhunu hakka teslim etti." demiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİHİFA
SpiritualASKIDA / Hani her insan kendi hayatının baş rolüdür diye bir söz var ya. Her insan kendi yalanlarının baş rolüdür. Hayat doğru yazılır. Yanlış yaşanır... \/\/\/\/\/\/ "İsmini neden sevmediğini anladım Hifa." dedi önümde diz çökerek. "Neden?" diye...