3/ Or-Al

76 2 0
                                    

Videoda Tove Lo - Thousand Miles şarkısı var. Tekrar tekrar dinleyip, öyle okumanızı öneririm...

Keyifli okumalar...

---

Defne babasının ona aldığı bir kalıp çikolatayı, odadaki hiç kimseyle paylaşmadan fare gibi hızlı bir şekilde yerken abisi Teoman alaycı bir sesle, ''Yavaş ye tombul, boğulacaksın.'' Diyerek uyarmıştı.

Defne ise abisini duymamış gibi yaparak çikolatasını yemeğe devam etti.

''Baba! Erken gelmene o kadar çok sevindim ki... Biraz daha kalsaydın ben gelecektim İsviçre'ye! Lütfen gitme bir daha baba... Çok özlüyoruz seni. Seni o kadar çok seviyorum ki!'' Sıla kollarını babasına sarıp ağlamamak için gözlerini sıkıca yumdu. ''Lütfen gitme, yalvarıyorum!''

Neredeyse Ekrem her geldiğinde bu konuşma binlerce kez yapılıyordu. Her seferinde Ekrem de aynı şeyi söylüyordu.

''Kızım keyfimden gitmiyorum ki canımın içi. İş için gidiyorum. Gitmek zorundayım.''

''Ya aynı iş burada da yok mu? Neden gidiyorsun ki!''

Ekrem göz ucuyla, onları izleyen Gülşah'a baktı. Sonra bakışlarını yeniden güzeller güzeli kızına çevirdi.

''Aynı değil kızım. Hem zaten sizi de yanıma almayı düşünüyorum. Böylece hep birlikte olmuş olacağız.''

Sıla'nın yüzüne bir gülümseme yayılırken, ''Ay babacığım gerçekten mi?'' diye bağırdı. ''Lütfen! Lütfen! Anne duydun mu? İsviçre'ye gidecekmişiz!''

Gülşah oturduğu yerde rahatsız oldu. ''Kızım baban daha düşünüyormuş, ne gitmesi? Hem abin ne olacak?''

''Ya abim kocaman adam oldu! Yakında evlenir, çoluk çocuğa karışır! Boş ver sen onu!''

''Oha!'' dedi Teoman kaşlarını çatarken. ''Yavaş gel kızım. Ne evlenmesi? Ne çoluk çocuğu?''

''Ne evlenmesi be!'' diye cırladı Defne. ''Evlenmeyecek benim abim! Turşusunu kuracağım ben onun!''

''Sen o turşuyu kurduktan sonra yersin Defne. O yüzden turşu falan kurma.''

Sıla laf soktuğunda, Defne sahte bir şekilde güldü. ''Çok komiksin abla, stand up falan yapsana sen.''

''Kızlar,'' diyerek araya girdi Teoman. ''Benim için kavga etmeye devam edin.''

Çapkınca attığı gülümsemeye Defne hülyalı bakışlar atarken, Sıla o hülyalı bakışları babasına atıyordu.

''Of kim inanır babacığımın kırk iki yaşında olduğuna?'' diye sordu Sıla kendi kendine. ''Şu yakışıklılığa, karizmaya, endama, boya posa, duruşa bakar mısınız? Allah'ım özene bözene yaratmış sanki!''

Sıla babasına gerçekten çok düşkün bir kızdı. Babası Ekrem deyince akan sular duruyordu Sıla'da. Defne de babasını çok seviyordu ama Sıla apayrı bir şeydi. Ve maalesef ki aynı olay Teoman ve annesi arasındaki bağ da böyleydi.

Defne mi? Defne... Defne normaldi işte. Küçükken Defne'ye 'En çok anneni mi yoksa babanı mı seviyorsun?' diye sorduklarında Sıla 'Babamı!' dediğinde Teoman 'Annem!' diye cevap verirken Defne şirince gülümseyip 'İkisini de!' diyerek cevap verirdi.

''Bana çekmiş,'' dedi Teoman yerinde dikleşirken. Defne de onu onaylayarak başını hızlıca aşağı yukarı salladığında Teoman küçük kız kardeşine göz kırparak öpücük attı.

Derin DuygularWhere stories live. Discover now