7/ İş Birliği

15 2 0
                                    

Hep yabancı şarkılar paylaşıyorum size ama şimdi güzel bir Türkçe şarkı paylaşacağım. Ben, öyle sadece tek bir tarzda şarkı dinlemeyi seven kişilerden değilim. Ruh halime göre her tür müziği dinlerim.

Multimedya: Gripin - Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar

Keyifli Okumalar!

***

Nazan ve Gülşah, Gülşah'ın atölyesinin birkaç sokak ötesindeki Menekşe Kafe'de oturmuş, dün Ekrem ile Gülşah arasında geçen konuşma hakkında konuşuyorlardı.

''Kesinlikle bir şeyler anladı,'' dedi Gülşah. ''Yoksa seni aramazdı. Evet sinirlendi, Defne'ye bir şey olur diye çok korktu ama bu kadarını tahmin edemedim... Ekrem kesinlikle bir şeyler anladı Nazan.''

''Anlaşılmayacak gibi değil Gülşah,'' Nazan arkadaşının gözlerinin içine bakıyordu. ''Sende son günler de bir değişiklik var. Her an bir şey olacak gibi, diken üstündesin sanki. Kızım kendine gel, tamam oldu bitti. Bir gecelik kaçamak değil miydi bu? O gecenin üstünden kaç gece geçti! Gülşah bak senin çocukların var, kocanı boş ver!''

''Öyle deme Nazan. Ekrem olmasaydı ben şu an toprak altındaydım.''

''Yahu tamam! Allah çok razı olsun ne güzel kurtarmış, elinden tutmuş senin ama yirmi sene oldu be kızım! Boyunu geçmiş kocaman oğlun, iki tane güzeller güzeli kızın var senin! Otuz sekiz yaşında, anlaşmalı evliliğin olmasına rağmen, annesinden babasından korkan liseli kızlar gibisin yavrum yahu.''

''Ne yapayım Nazan?'' diye sordu Gülşah. ''Diyorsun işte kendi ağzınla! Üç tane çocuğum var, otuz sekiz yaşındayım ben! Hadi Ekrem'i geçtim, kendi kanımdan canımdan olan çocuklarıma ne diyeceğim ben? Ya da onlar bana ne diyecek? Ölür giderim ben vallahi. O kadar güçlü biri değilim ben. Yüzleşemem çocuklarımla. Hem zaten ne için yüzleşeceğim ki? Kendin diyorsun, tek gecelik bir şey için mi yüzleşeceğim?''

''Ya kızım Mercan'ın arkadaşı Cem denen adam seni aramamış mı? Aramış! Sen zaten Defne'ye anlatmadın mı eskiden yaşadıklarını? Anlattın! E daha ne var Allah'ını seversen?''

''Paranoyaklık yapmak için çok şey var!'' Diye cevap verdi Gülşah, Nazan'a. ''Çocuklar öğrenirse ölürüm ben. Ekrem'le boşanırsak biterim ben. Çocuklar nefret edecekler benden. Böyle bir şey olamaz. Olmayacak.''

''Ama Gülşah-''

''Nazan lütfen!'' dedi Gülşah. ''Bir daha bu konuyu konuşmayı asla istemiyorum. Mercan ve Cem diye biri yok, hiç olmadı. Ben o gece seninleydim. Bu olay, Defne, sen ve benim sırrımız olarak kalacak. Tamam mı?''

Nazan zorla başını salladı. ''Sen nasıl istersen öyle olsun arkadaşım.''

Gülşah da kendi kendine başını sallayarak bu cümleyi hazmetmeye çalıştı. Ben nasıl istersem öyle olacak.

Ama şöyle bir şey vardı ki, hiçbir şey onun istediği gibi olmayacaktı.

(...)

Nazan, Gülşah'ın kırılan telefonunu pazartesi günü servise vermişti. Ama servis onlara telefonun bir ay sonra geleceğini söylediğinde Nazan telefonun hattını aldı.

Hattı, kendinin pek de eski olmayan telefonuna takıp açtı. Gülşah'a akşam işten çıktıktan sonra telefonu verse iyi olacaktı.

Telefona gelen aramaları ve mesajları görünce baya şaşırdı. Birkaç kere kendi çocukları ve Ekrem aramıştı. Gelen aramalarda, yabancı bir numaranın dört kere aramış olduğunu fark edince bu numaranın Cem'e ait olabileceğini düşündü.

Derin DuygularDär berättelser lever. Upptäck nu