39

2.4K 175 21
                                    

Ashton sıkıntıyla ofladıktan sonra ellerini dalgalı saçlarından geçirdi. Bir süredir bunu yapmaktan başka bir şey yaptığı pek söylenemezdi. Derken evde olduğunu bile unuttuğu esmer arkadaşı Calum dikkat çekici sayılabilecek bir ses tonuyla konuştu. Dikkat çekici derken, Calum'ın bir şey düşündüğünü belli eden bir ses tonuydu bu.

"Ne arıyorsun, Ashton?"

Ashton çatık kaşlarını arkadaşına çevirip yüz ifadesini yumuşattı. İçten bir nefes alarak "Yazdıklarım," dedi. "Yazdıklarımı bulamıyorum." sonra düşünmeye devam etti. Nerede olabilirdi? En son nereye koymuştu? Yazdıklarını normalde sakladığı yerden başka yerlere götürmek huyu bile değildi ki.

"Ha, onlar mı?" dediğinde Ashton'ın dikkatini yeninden üzerine çekmişti. Yüzünde sinir bozucu bir gülümseme vardı. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, hakkında duyulan şüpheleri doğrulayacak gibi bir haldeydi. Ashton şüphe ve sinir karışık bir ifadeyle Calum'ı inceledi. Calum ise sanki rutin bir şeyden bahseder gibi devam etti. "Onları yarışmaya gönderdim."

Ashton'ın içine öyle bir his doğmuştu ki, ne ara o siniri o kadar yüksek yaşadı, duyguları nasıl öyle ani bir araya geldi bilemeden kendini bir anda Calum'ın yakasına yapışık bir halde buldu. "Ne yaptım dedin?" her zamanki ses tonunun dışına çıkarak bağırdığında bu kulağa "az önce söylediğin konusunda şaka yapmış olsan iyi edersin" dermiş gibi geliyordu. Calum yüzüne bir sırıtış yerleştirdikten "Birader," diye lafa girdi. "Bence ellerini çek, yoksa iyi şeyler olmayacak." ikili bir süre bakıştıktan sonra Ashton yutkunup sinirle Calum'ı bıraktı. 

"Şimdi," dedi ela gözlerini büyülterek. "Az önce dediğin şey konusunda ciddi miydin? Ve eğer ciddiysen bunu yapmaktaki siktiğimin mantığı neydi, açıklar mısın? Çok merak ediyorum da, Calum." 

Calum kıpırdandı, onun arkadaşının aksine olanlardan zevk alıyor gibi bir hali vardı. "Aaa, kaba davranma, Ashton. Sadece yazdıklarının harcanmaması gerektiğini düşündüm, kardeşim." yapmacık bir tonda konuştuğunda amacının Ashton'ı yatıştırmak olmadığını ikisi de biliyordu. Sadece uğraşıyordu işte.

Ashton gözlerini kısarak Calum'a bakarken bir çıkarı olduğuna, altından hala bir şeyler çıkacağına gayet emindi. Öfkenin onu bir yere götürmeyeceğini fark ederek derin bir nefes aldı.  "Neyse," deyip arkasına yaslandı. "Zaten yarışmayı kazanamam." Calum ise tam olarak bu anı bekliyor gibiydi. Rolünden taviz vermeden hemen atıldı. "Bence kazanırsın." Ashton arkadaşının tepkisine karşılık gözlerini devirdi. "Sen ne anlarsın ki? Kazamam, Calum. Sorun yok." 

"Bence kazanacaksın. İddiaya var mısın?"

 Ashton, Calum'a garipseyerek baktıktan sonra içinden bir ses geri çekilmemesini söyledi. Zaten iddiaya girse kaybedeceğine de inanmıyordu. Yazma yarışmasını kaybederdi. İddiayı da kazanmış olurdu. Aklına yatan fikirle, "Varım," dedi. "Neyine?" Ortaya koyulan şeyin Calum'ın ne çevirdiğini ortaya çıkaracağına inanıyordu, hatta bunu biliyordu. İddiaya girerse bu bilgiye de sahip olmuş olacaktı.

Calum kollarını geriye yasladı. Düşünür gibi yaptı, ama ne demesi gerektiğini başından beri zaten biliyordu. "Şimdi şöyle yapalım," diye lafa girdi. "Eğer sen yarışmayı kazanırsan, ki burada senin öz güven eksikliğinden dolayı iddiayı da ben kazanmış oluyorum."

"Bu öz güvensizlik değil, Calum.

"Her ne boksa. Ben kazanırsam... şey, Minerva'yı baloya götüreceksin. Sen kazanırsan da... sana kitabını geri verebilirim."

"Ne kita... Ne Minerva'sı?" Ashton ne olduğunu sonradan fark edip sesini yükselttiğinde Calum gülmemek için kendini tuttu. "Şu kitap," dedi yanında duran çekmeceden bir kitap çıkarırken. Ashton kendi kitabını ilk görüşte tanımıştı.

"Bu sende ne arıyor?"

"İhtiyacım olacağını biliyordum."

Calum'ın sırıtışı ile Ashton'ın sinirli bakışları bir süre yarıştı. Ardından Calum yeninden lafa girdi. "Dediğim gibi, yarışmayı senin dediğin gibi kaybedersen sana kitabını veririm. Eğer kazanırsan da Minerva'yı baloya götürüp gece boyu kıza iyi davranırsın."

Ashton, Calum'ın bilmiş tavrına karşılık öfke ve alay karışık bir şekilde güldü. "Yok artık," dedi burnundan bir nefes bırakarak. Calum bekletmeden karşılık verdi. "Yiyorsa." 

"Çok şerefsiz olduğunun farkındasın, değil mi?"

"Eh, öyleyimdir." Calum gülümsediğinde çaresi olmadığını fark eden Ashton kafasını anlaştık anlamında sallarken verdiği kararın yanlışlığını görebiliyordu ve yazma yarışmasını kaybetmesi için içten içe dua etti.

"Calum," dedi sessizliği bozarak. 

"Efendim?"

"Mesajlarımı okuyor ya da okutuyorsun, değil mi?"

Calum gülümseyip omuz silkti. "Bilemeyeceğim artık."

Want to Ignored // IrwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin