"Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun." -William Shakespeare
(Bölüm Şarkısı/1:Dire Straits-Sultans Of Swing)
"Hayır.Bir şey var ve bana söylemiyorsun!"dedim gülerek.Sırıttığında bir şeyleri sakladığından artık emindim.Uyku sersemi bir halde merdivenlerden inerken Pars'ın koluna sülük gibi yapışmıştım.Benim için aldığı tavşanlı pofuduk terlikleri merdivenlerden sürüyerek aşağı indirdim.
"Söyle!Ne saklıyorsun?"diye sorduğumda duymamazlıktan geldi ve gerinerek merdivenlerden inmeyi sürdürdü.
"Camlarında parmak izleri var, pis gözüküyorlar.Sen pis bir adamsın Pars Raphel."dedim en sonunda dikkatimi dağıtmaya çalışarak.Beni nasıl meraktan çıldırtacağını iyi biliyordu."Parmak izleri bazen yararlıdır.Ben bir polisim unuttun mu?"dedi alaylı bir şekilde.Kıkırdadım.Öksürüp sesimi kalınlaştırarak onu taklit ettim.Gözümü kısa bir süreliğine kapattım.
"Ben bir fotoğrafçıyım Anka.Hayır ben bir polisim Anka.Aslında ben avukatım Anka.Hayır ben doktorum Anka."
"Gözünü açmazsan duvara çarpacaksın ve evet işte o zaman bir doktor olmam gerekebilir.Biliyorsun ben bir doktorum."dedi iğneleyici ve şakadan uzak bir sesle.Gözümü açıp karşımdaki duvara çarpmama saniyeler kala duraksadım.Sadece şaka yapmıştım, alınmasını beklemiyordum.Adımlarımı hızlandırdım ve omzundan tutup onu kendime çevirecekken çocuksu bir yüzle afalladım."Süpriz!"Bir kahvaltı masasının başında duran Leyla'ya bir de Pars'a baktım.
"Bu...hayatımda gördüğüm en güzel süpriz!"dedim yanına eğilip kollarımı boynuna dolarken.
"Leyla'ya sözüm vardı.Hem seninde kafa dağıtman gerekiyordu..."
"Çok teşekkür ederim."diye fısıldadım yanağım Leyla'nın yanağına sürterken.Pars sevecenlikle gülümsedi ve Leyla'nın tabağını hazırladıktan sonra onu sandalyeye oturttu ve kendiside oturdu."Leyla ben...geçen sana söylediklerim için çok üzgünüm bebeğim.Sana bağırmak istememiştim, çok üzgünüm."dedim vereceği tepkiyi beklerken ellerimle oynuyordum. Küçük bakışları önce Pars'ı ardından beni takip etti.
"Önemli değil.Pars abi bana zor günler geçirdiğini söyledi.Bazen sinirli olabiliyormuşsun ama bunun benimle bir ilgisi yokmuş.Bana bağırdığın için üzüldüğünü söyledi."dedi uzanıp bir elini yanağıma koyarken.Elini alıp öptüm.Leyla iştahla yumurtasını yerken önce Pars'a teşekkür etmek adına dudaklarımı oynattım. Söylediğim şeyi hemen anladı ve başını yavaşça öne eğdi bir süre onu izledikten sonra önümdeki sosise gömüldüm.Pars ve Leyla daha önce hiç dinlemediğim bir şarkıyı keyifle mırıldanırken sırıttım ve hemen kahvaltı masasının önünde duvara monte edilmiş televizyonda kanalları zaplamaya başladım. Tamamıyla ilgisiz kaldığım sabah programları arasından bir evlendirme programında duraksadım.Neden bilmiyorum ama rengarenk salon gözümü almıştı.
"Geldiğiniz için teşekkürler."dedi ellili yaşlarını yarılamış gibi görünen ama oldukça bakımlı kadın.Yüzündeki ifadeden hemen karşısında oturan cılız adamdan hoşlanmadığı belli oluyordu.
"Bir çay içseydik?"dedi adam çaresizce.Elindeki bir buket çiçeği kadına uzattı.Kadın elinin tersiyle çiçeği reddetti.
"Elektrik alamadım sizinle çay içmek istemiyorum."dedi kadın.İnce dudakları kibirle büzüldü.
"Ben elektrikçiyim tanısanız elektrik alırdınız.Bir çay içelim biz."dedi adam.Kendi kendine gelin güvey olan adama şaşkın gözlerle bakan kadın söylenmeye başladı.Adamın espri yapmış olabilme ihtimaline karşı yüzümü buruşturdum.Sosisi ağzımda yavaşça çiğnerken çatalımı tabağın kenarına koyup çayımı yudumladım.Elimdeki çayın bittiğini gören Pars yerinden kalktı.Çaydanlıkla boş bardağıma doğru yaklaşırken avcumu bardağın ağzına koyup engelledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MODEL-1
Mystery / ThrillerGizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne yaklaştıkça gerçekler beni yaralasada yılmadan özenle koruduğum parçaları birleştireceğim. Bütünümü...