Bölüm 1

11K 611 201
                                    

Eve doğru seri adımlarla yürümeye devam ediyordum. Yine geç kalmıştım. Antalya'da hava her zamanki gibi sıcak ve nemliydi. Koşmanın verdiği etkiyle terden yapış yapış olmuştum. Kendi kendime 'hadi kızım az kaldı sadece yarım saat geç kaldın' diye tekrarladım.

Telefonumun çalmasıyla çantamı omuzumdan indirip karıştırmaya başladım. Bir yandan yürümeye devam ediyordum. Çantam elimden kaydı ve yere düştü. İçerisindeki çoğu şey yere saçıldı. Telefonumu elime alıp kim olduğuna bakmadan açtım. Zaten bakmama da gerek yoktu, annem olduğunu biliyordum.

"Neredesin Hazal?"

"Geliyorum anne, sadece on dakika kaldı."

"Geldiğinde babanla konuşacağız haberin olsun."

"Kapat da geleyim o zaman."

Yere çöküp dağılmış olan eşyalarımı toplamaya başladım. 22 yaşına gelmiş olmama rağmen hala dışarıda istediğim kadar zaman geçirmeme izin yoktu. Üniversiteden mezun olmuş iş arıyordum. Zaten yeterince sıkıntı içindeydim.

Sikerler!

Artık hayatımda bir şeyleri değiştirmem gerektiğini biliyordum. Bunu en yakın zamanda yapmam gerektiğini de biliyordum. Belki de şu sınıfımdaki Demet'in eve çıkma teklifini değerlendirmeliydim. Eve yaklaştığım her adımımla birlikte içimdeki korku büyüyordu. Yine kavga çıkacaktı. Kötü geçen bir iş görüşmesinden sonra arkadaşlarımla kahve içmemde ne vardı?

Hava çoktan kararmıştı. Köşeyi döndüğümde artık apartman karşımdaydı. Oturduğumuz kata başımı kaldırıp baktım. Işıklar yanıyordu. Babam pencereden bakıyordu. Beni görmüş olmalıydı. Yeniden başımı öne eğip yürümeye başladım. Bu hayatı değiştirecektim. Artık kararlıydım.

Kilite anahtarı geçirmeye çalışırken kapıyı annem açtı. Gözlerinden ateş çıkıyordu. Ona aynı sinirli gözlerle bakmaya başladım.

"Çabuk içeriye gir, üzerini çıkart ve yanımıza gel."

Ayakkabılarımı çıkartıp yerine koydum. Odama girip kapıyı sertçe kapattım. Sesli bir inilti çıkartıp kapının arkasına yaslandım. Yere doğru kayarak indim ve dizlerimin üzerine çöktüm. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Ağlama sebebim ne bana olan sinirleri ne de birazdan olacaklardı. Sebep, gerçekleştiremediğim hayallerim, ellerinde olan hayatımdı.

Kilidi olmayan kapım açılmaya çalışılıyordu. Ayağa kalkıp gözlerimi silmeye başladım. Annem karşımda durmuş bana bakıyordu. O sinirli hali biraz daha geçmiş gibiydi.

"Eve kaçta gelmen gerektiğini öğrenemedin. Bu şekilde olmaz kızım bunları artık oturup konuşacağız, boşa ağlayarak duygu sömürüsü yapma," dedikten sonra odadan çıktı. Birkaç saniye arkasından kapıma baktım. Gördüğüm ise çok farklıydı, oyun hamuruna dönen psikolojim.

Çantamı yatağın üzerine atıp odadan çıktım. Salonun kapısında dikilmeye başladım. Babam camdan yansıyan görüntüme bakarak "Geç otur karşıma," dedi. Söylediğini yaptım. Gözlerimi halıdaki desenlere dikip ellerimi birbirine kenetledim.

"Hazal, artık kendine çeki düzen vermen lazım. Okuldan mezun olalı 5 ay oldu. Bu koskoca 5 ay boyunca sadece gezdin. Gittiğin tüm iş görüşmelerinde ya şartları beğenmedin ya da başka bahaneler buldun. Ömür boyu bizim himayemiz altında yaşayamazsın. Eğer bunu yapacaksan da bu evin kurallarına uyacaksın."

Sadece başımı sallıyordum. Gözlerimden yaşlar yeniden akmaya başlamıştı. Hıçkırmaya başlamıştım. Annem beni korumak istercesine "İş görüşmen nasıl geçti?" diye sordu. İşe girdiğimi söylememi bekliyordu. Biliyordum.

"Olmadı, tecrübe istiyorlar. Stajları yeterli görmediler."

"Ahmet amcanın yanında çalışmayı kabul etmediğin sürece daha çok sürüneceksin böyle."

Babam son sözünü de söylemişti. Yine işi aynı yere getirmişti. Dört yıl boyunca okuduğum grafik bölümünün hediyesi Ahmet amcanın yanında çalışmak olmamalıydı. Bunu kabul etmiyordum.

"Odama gidebilir miyim?"

Büyük sessizlik...

Yerimden hızla kalkıp yeri dövercesine attığım adımlarla odama doğru yürümeye başladım. Kapımı olabildiğince sessizce kapattım. Çantamdan sigaramı çıkartıp yaktım. Odamın küçük ama benim için çok değerli olan balkonuna çıktım.

İçime derin bir nefes çektim. Sonra bir nefes daha, bir nefes daha. Kapım yeniden açıldı. Bana bu evde gerçekten hiç rahat yoktu. Gelen annemdi. Balkonun eşiğinde kollarını birleştirmiş bana bakmaya başladı.

"İç bakalım çok yararlı ya iç! Yemek yok bu akşam salata yiyeceksin."

"Yemek yemeyeceğim."

"Sigara içiyorsun ya yeter değil mi? Ne yaparsan yap!"

Odamdan çıktığında boşta olan parmaklarımı avuç içlerime tüm kuvvetimle geçirmeye başladım. Bir yandan da sigaramı içiyordum. Bu daha fazla sürmeyecekti. Bir sigaraya baktım bir karşımdaki binalara. Yapabilirdim. Yalnız da ayakta durabilirdim. Küllükte sigarayı söndürüp yeniden içeriye gittim.

"Sizinle konuşmam gereken bir şey var."

"Seni dinliyoruz."

"Biraz birikimim var biliyorsunuz, artık iş de arıyorum. Ben ayrı eve çıkacağım."

Bana inanmayan gözlerle bakmaya başladılar. İlk konuşan yine babam oldu.

"Eğer bu evden bir kere çıkarsan bir daha bizden hiçbir yardım alamazsın."

Babamın sakinliği beni korkutsa da başımı salladım. Gülümsememe engel olamıyordum. Ellerimle saçlarımı kulağımın arkasına ittirdim.

"Söz veriyorum. Yeter ki izin verin."

"Git de dışarıdaki hayatı gör bakalım."

Koşarak odama gittim. Kalbim hızla atıyordu. Artık kurtulmuştum. Tek sorun bir ev arkadaşı bulmaktaydı. Hemen çantamdan telefonumu çıkartıp Demet'in numarasını aramaya başladım. Heyecandan ellerim titriyordu.

"Efendim Hazal?"

"Hemen konuya gireceğim, hala bir ev arkadaşı arıyor musun?"

"Evet henüz bulama..."

"Artık buldun, ayrıntıları yarın konuşalım mı?"

"Olur tabii buluşacağımız yeri mesajla kararlaştıralım."

"Tamam, yarın görüşürüz yeni ev arkadaşım."

Telefonu kapatıp göğsüme bastırdım. Artık yeni bir hayatım olacaktı. Artık hayallerim gerçekleşecekti. 

Kilitli Hayaller (Lgbti)Where stories live. Discover now