Bölüm 16

5.6K 167 27
                                    

Koltukta üçümüz de ipe dizilmiş boncuklar gibi yan yana oturmuştuk. Annem elinde bir tepsi çayla geldiğinde bana delici bakışlar attı. Fark ettirmemeye çalışarak ağzımı kokladım, fark edilecek kadar kötü değildi. Asıl kızgınlık sebebi Okan'ın varlığı olmalıydı.

Babam tepsiden çayını alırken her şey normalmiş gibi onlara nasıl olduklarını sordu. Birbirlerine ürkek bakışlar atıp kısaca geçiştirdiler. Üçümüz de konunun geleceği yeri sabırsızlıkla bekliyorduk. Ortalarında dizlerimi birleştirmiş ellerimle oynuyordum. Babam hafifçe öksürüp konuya girdi.

"Gecenin bu saatinde buralar tehlikeli oluyor, geçenlerde birisi bıçaklandı Hazal biliyorsun hiç korkmuyor musunuz siz? Daha buradan bir de kendi evinize gideceksiniz."

Okan'ın bizi durağa bırakacağını ya da taksiye bindireceğini söyleyemezdim çünkü ana yoldan çok ters bir istikamete doğru gidiyorduk. Söyleyebileceğim başka bir yalan da yoktu. En doğrusu gerçekleri açıklamaktı.

"Baba biz Okan'da kalacaktık bu gece, yarın erken saatlerde halletmemiz gereken bir işimiz var. Gideceğimiz yer buraya yakın olduğu için böyle bir karar aldık."

"Hazal özür dilerim, seni düşündüğüm için bunu babana anlatmak zorundayım. Hasan amca dün gece evden atılmışlar bende kaldılar. Ev bulana kadar da onları dışarıda bırakmayacağım."

Açılan ağzımı elimle kapattım. Okan'ın söylediklerine inanamıyordum, bu ihaneti bana nasıl yapardı? Babama baktığımda ben biliyordum edasıyla çayından bir yudum aldığını gördüm. En azından karakol olayını anlatmamıştı. Üzerimdeki hırkanın kolunu biraz daha indirdim. Yaramı görmelerini istemiyordum. Ben babamın bağırıp çağıracağını düşünürken annem tüm sakinliğiyle konuşmaya başladı.

"Dün bana telefonda yalan söylemiştin yani?"

Gerçekten şu anki sorunumuz bu muydu, yalan söylememiş olmam. Paçayı yırtmış gibi görünüyordum veya sırayla tüm konular tekrar açılacaktı. Başımı iki yana salladıktan sonra "Ben aslınd..." derken annem yeniden sözümü kesti.

"Aynı şehirde yaşayan ailen dururken sen bir arkadaşının evine gitmeyi tercih ettin. Kızım biz seni bu kadar sevip kollarken neden, nasıl bizden bu kadar uzaklaştın?"

Bu sorunun cevabı çok kolaydı, beni yeniden eve hapsetmelerinden korkmam. Bu konuyu yeniden arkadaşlarımın yanında açıp tartışmayı büyütmek istemedim. Olabildiğince sakin olmaya çalışsam da burnumdan soluyordum.

"O an en doğrusunun bu olduğunu düşündüm."

"Yeni bir ev buldunuz mu Demet?"

Harika! Babam beni insan yerine koymayıp arkadaşımla konuşmaya başlamıştı. Bu konuşmanın sonu evlatlıktan reddetmeye gidecek gibiydi. bana eğer bu evden bir kez çıkarsam bir daha geri dönemeyeceğimi söyleyen onlarken şimdi suçlu durumuna düşen ben olmuştum.

"hayır Hasan amca, bize gösterilen evler çok kötü. Daha iyi yerler tutmaya da paramız yok. Ne yapacağız bilmiyorum."

Babam izin isteyip balkona çıktı. Sandalyeye oturup bir sigara yaktı. Arkama yaslanıp yaralı kolumu sanki görülüyormuş gibi elimle kapattım. Annemin susmaya niyeti yoktu yanlış karar verdiğimden, benim henüz kendi ayakları üzerinde duramayacak birisi olduğumdan bahsedip duruyordu. Gözlerim dolmuştu, ağlamamak için bakışlarımı tavana dikmiştim. Okan ve Demet beni korumaya çalıştıkça ağlama isteğim artıyordu.

Babam içeriye girdiğinde yüzünde çok mühim bir karar almış ifadesi vardı. İşte özgürlüğüm burada son buluyordu. Şimdi yerine oturacak ve tekrar onlarla yaşamam gerektiğini söyleyecekti. Küllüğü dökmek için mutfağa gittiğinde işkenceyi uzattığını düşündüm.

Kilitli Hayaller (Lgbti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin