Bölüm 11

6.7K 267 77
                                    

Uyandığımda oda yeni aydınlanmaya başlamıştı. Kapı aralığından salon lambasının ışığı süzülüyordu. Komodinin üzerindeki telefonumun ekranını açıp saate baktım. Henüz altı bile olmamıştı. Yerimde doğrulup bacaklarımı aşağıya sarkıttım. Terliklerimi giyip ses yapmamaya çalışarak kapının yanına kadar gidip içeriden ses gelip gelmediğini bir süre dinledim. Televizyonun kısık sesi dışında konuşma yoktu.

Kapıyı açıp salona baktım. Demet alnını eline dayamış düşünceli bir şekilde oturuyordu. Masanın üzerinde beş tane kupa vardı. Hiç uyumamış olmalıydı. Yanına gidip oturdum. Emini omuzuna koyup sıktım.

"Neden uyumadın? Bir sorun varsa bana anlatabilirsin."

"Ev sahibi Işıl'la beni öpüşürken gördü."

Bu gerçek bir sorundu. Uyku sersemliğiyle ne söylemem gerektiğini bilemeden konuşmaya başladım.

"Herkes birbirini öpebilir... Yani alkollüydünüz bunu göz ardı etmesi gerekir... Sanırım saçmalıyorum."

"Dudak dudağa gördü. 2 yıldır bu evde yaşıyorum. Her zaman dikkat etmiştim ama bu defa nasıl oldu anlamadım. Birden kendimizi kaybetmiş olmalıyız. Ne yapacağız bilmiyorum. Yarın ilk işi kapıya gelip bizi evden kovmak olacaktır."

"Öyle bir şey yapacağını zannetmiyorum. Kimse bu kadar insafsız değildir değil mi? Bizi ev bulana kadar idare edecektir, kötü düşünme. Zaten birkaç güne bu evden kurtulacağımızı hissediyorum."

Söylediğime kendim bile inanmıyordum. En azından istediğimiz gibi bir ev bulabileceğimizi düşünmüyordum. Eğer olur da bizi dışarıya atarsa ne yapardım... Ailem beni eve geri almaz veya alır ama süründürürler bir daha da böyle bir deneyim yaşamama izin vermezlerdi. Burcu ve ailesi ile kalsam da orada olduğumu öğrenir beni zorla eve götürürlerdi.

Üniversitedeki en yakın arkadaşım olan Okan'da da kalamazdım. Bir erkeğin evinde günlerce kaldığımı öğrenseler sanırım beni evlatlıktan bile reddedebilirlerdi. Başka bir seçeneğim de yoktu.

"Neden yapmasın ki? 2 aydır kirayı ödeyemiyorum. Babamın hastalığı için olan bütün paramı aileme gönderdim. Sendeki parayı da yeni ev için harcarız zaten anca yeter."

Masanın üzerinde duran sigara paketinden iki tane çıkartıp birini ona uzattım. Zaten tek yaptığımız buydu, kendimizi rahatlatmak için sigara içmek. Dumanı dışarıya üflerken etrafa baktım.

Getirdiğim koliler hala açılmamıştı. Lavabonun içi, masanın üzeri geceden kalma bulaşıklarla doluydu. Çöp kovasının yanında atılmamış poşetler, çevresinde de içecek şişeleri vardı. Tezgahın üzerinde bulunan dolaplardan birisinin kapağı açıktı. İçinde sadece üç tabak ve beş bardak vardı.

Demet'in babası kanser olduğu için parasının büyük bölümünü ailesine gönderiyordu. Geriye kalan miktar da geçinmesine anca yeterken eve yeni eşyalar almaya kalmıyordu. Elimi omuzuma götürüp ovmaya başladım. Kaskatı olmuştum. Belki de daha hazır değilken bu işe atılmıştım.

Sigaram bitince küllükte söndürüp ona döndüm. Gülümsemeye çalışıyordum. Benim bu çabama o da karşılık verdi. Kollarını açıp beklemeye başladı, dizlerine yattım. Parmakları saç diplerimde gezerken bir şeyler anlatmaya başladı.

"Hepsini çözeceğiz hep böyle gitmeyecek ya elbet bir gün çözeceğiz. Belki de ileride bu günlerimizi hatırlayıp güleriz. Annem hep 'zor şeyler geliyorsa başına sevin, bu seni daha güçlü ve doğru seçimler yapan birine dönüştürecek' derdi. Ne zaman başım sıkışsa bu söz gelir aklıma. Sen de unutma."

Kilitli Hayaller (Lgbti)Where stories live. Discover now