Bana kahve yapıp yanıma getirmesinden bu yana 10 dakika gibi bir zaman dilimi geçmişti.İkimizde sessizdik.Çıkan tek ses kahve içiş seslerimizdi.Televizyon veya herhangi sesli bir alet açık değildi.Hoseok benden bir şey bekliyor gibiydi.Sonunda elinde ki bardağı masaya bırakıp gözlerini bana çevirdi.Ona bakmaya korkmamın nedeni nedir?
"Anlat bana." Sanırım nedeni buydu.Ona yaşadıklarımı anlatmak.Derin bir nefes aldım.Buraya beni ve benim dertlerimi dinlemek için geldiği belliydi.Çocukları arayıp gelmeyeceğimizi söylediğinde anlamıştım zaten ama anlamak istemiyordum o sıra.
"Anlat çünkü sana yardım etmek istiyorum.Yaralarını sarmak istiyorum Hye Su." Yutkunmak bile zor geliyordu.
"Dae-Ho." Ağzımdan çıkan tek kelime o pisliğin ismiydi.Hoseok'a birkaç kez ondan bahsetmiştim ve bana onun tekin bir insan olmadığını dikkatli olmam gerektiğinden bahsetmişti.Peki ben neden onu dinlememiştim?
O ara gerçekten sırılsıklam aşıktım.
Tanıdığımı zannedip aslında hiç bilmediğim o adama.
"Sana bir şey mi yaptı?" Yüzünde ki ifade ciddiydi.Tüm yüz hatları bunu belli ediyordu.Çenesi kasılmış kaşları hafif çatılarak alnını kırıştırmıştı.Ona bir süre baktım ama telefonumdan çıkan bildirim sesi tüm ortamı bozmuş , göz kontağımızı ayırmıştı.Sehpanın üzerinde titreyen telefonuma gitti gözü.Bir süre baktıktan sonra 'Bilinmeyen Numara' dan gelen mesaja daha iyi bakabilmek için eline aldı telefonumu.
Görmesi artık benim için hiç bir şey ifade etmiyordu.Okuduğu mesaj ile çenesi sanki olabilirmiş gibi daha da kasılmıştı.Eliyle telefonu bana doğru çevirdiğinde gelen mesaja baktım.Nasıl bu kadar iğrençleşebilirdi?
'Vücudunu daha yakından görmek istiyorum Hye Su ;)'
Gözlerimin doluluğuna anlam veremiyordum.Ne için ağlıyordum? Bir rezili sevdiğim için mi yoksa Hoseok'un rezilliğimi görmesi için mi? Hangisi daha çok baskındı?
"Kim bu şerefsiz?" Hoseok'u bir çok kez kızgın gördüm demeyeceğim çünkü genellikle kızgın olmayan bir insandı.Onu kızdıran nadir şeyler vardı.O da sanırım bunlar biriydi.Kuruyan dudaklarımı ıslattım.
"Dae-Ho." Tekrarladığım isim bana mide bulantısı getirmekten başka bir şey yapmamıştı.Hoseok telefonumu sertçe masaya bıraktıktan sonra yerinden kalkıp evde dört dönmeye başladı.Sinirini birşeyler çıkarmak zorundaydı sanırım.Bu sırada ben göz yaşlarımı içime doğru akıtmaya ve ağlamamaya çalışıyordum ama bu benim için oldukça zor bir durumdu.
"Bunu neden daha önce söylemedin?" Sesinin yüksek çıkması ile gözlerimi kapadım.Bağırışı tüm evde yankılanıp kulaklarıma geri dönmüştü.
"Yeni olan bir şey Hoseok.Anlatıp başını şişirmek istem-"
"Saçmalama! Böyle bir şeyi nasıl daha önce söylemezsin? Böyle olacağını biliyordum." Onlar ben 5 yıldır onun platoniği olmama rağmen benden daha iyi tanıyorlardı onu.Ben aşkımdan o kadar kör olmuşum ki gerçek kişiliğini görememişim bir türlü.
"Buraya gelirken onu gördüm.Seni izliyordu Hye Su! Lanet olsun eğer bilseydim onu orada öldürürdüm!" Gün boyunca hissettiğim izlenilme hissi bu yüzdendi demek ki.Boşuna hissetmiyordum.Bir sapık edinmiştim ve o beni izliyordu.Avuçlarımın içi terlemeye başlamıştı.Bu evde tek yaşıyordum ve Mi Cha'yı yanıma çağıramazdım.
Hiç bir zaman tek olmaktan korkmayan ben , artık korkuyordum.Ama bunu Hoseok'a hissettirirsem onu rahatsız edebilirdim o yüzden en iyisi her şey normalmiş gibi davranmak.

YOU ARE READING
best friend ❆ jung hoseok✔
Fanfiction❝Unutalım.❞ İki dudağının arasından dökülenler neden bu kadar acı veriyordu bana? Neden en yakın arkadaşı gibi değil de birazdan cebindeki cüzdandan parayı çıkarıp komodine koyacağı tek gecelik bir sürtük gibi hissediyordum? ❝Arkadaşlığımızı koru...