Delilah'ın 3 Rengi

4 | De-Lilah

Merhaba! Bölüm geldi holey!
Yorumlarınızı bekliyorum güzeller, oy vermeyi ve beeeni takip etmeyi unutmayın çünkü çok eğlenceli bir insanım hahahajajajahaj
:)

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

~~~

            4. DE-LILAH

Mesajdaki teklif kaşlarımın daha çok havalanmasına neden olmuştu. Kızlar da bendeki değişimi fark ederek, hızla yerlerinden kalkıp yanıma ulaştılar.

"Mesaj kimden Del?" Leila sormuştu.

"Jason Kendricks" dedim omuz silkerek. "Baloya onunla gitmemi istiyor."

"Kaslı ve yakışıklı olan mı?" diye gözlerini büyüten Ellie'ye güldüm.

"Ta kendisi."

"Evet diyeceksin değil mi?"

"Siz bir ağızdan konuşma konusunda eğitim filan mı aldınız?" diye yalandan kaşlarımı çattım ancak Leila araya girdi.

"Konuyu kaynatma Del, bu mükemmel bir teklif, evet demelisin."

"Ona karşı bir şey hissetmiyorum kızlar," dedim ciddileşerek. "Hem özel durumumu biliyorsunuz, istediği şeyin bende olduğunu sanmıyorum."

Ellie'nin "lanet erkekler, boşuna kimseyle çıkmamazlık yapmıyorum" yorumuna gülmeme rağmen Leila, Ellie'yi duymamazlığa vererek araya girdi.

"Eh, sonuçta bir Anthony Howard değil."

İsmini duymamla yanaklarım anında ısınmıştı. Kolumun altındaki yastığı çoktan karşıma geçmiş olan Leila'ya fırlattım.

"Saçmalamaaa! Ona sadece hayranlık duyuyorum."

Leila kıkırdadı. "Öyle bir adam hayranlıktan fazlasını gerektirir. Hadi ama Del, son derece seksi yöneticinizden hoşlanmadığını söyleme."

"Adamın sevgilisi var Leila" dedim neredeyse fısıltıyla. Sesim neden bu kadar güçsüz çıkmıştı ki? Ellie durumu anlamış gibi gülerek ayağa kalktı ve ortama oturan havayı dağıtmak adına bağırdı.

"Hadi kalkın! Yeter bu kadar erkek muhabbeti, hemen alt kata inip baloda ne giyeceğine bakıyoruz."

5 dakika sonra gardolabımdaki tüm elbiseler yatağımın üzerindeydi.

*

Yılın son haftasındaydık ve bitirilmesi gereken onlarca iş varken, zaman aleyhimize hareket ediyor, hızla geçiyordu. Yeni hafta bittiğinde tüm enerjiimin tükendiğini hissediyordum. Kızlarla kıyafet seçtikten sonra Cuma akşamını kitap okuyarak geçirmiş, Cumartesi ve Pazar'ımı da ablam Dennis'te kalarak, yiğenim Tommy ile dolu dolu harcamıştım.

Dolu dolu derken oldukça ciddiydim. Tommy'i elektronik aletlerin cazibesinden uzak tutmak adına dedektifçilikten, doktorculuğa kadar binbir türlü oyun oynamış, Cumartesi gecesi ikimizinde koltukta uyuyakalmasına neden olacak kadar yorulmuştuk. Küçük Tommy ile geçirdiğim koca gün, Matt ve Dennis'in yalnız zaman geçirmesini sağlamış, uzun zaman sonra bir kaçamak yapabilmişlerdi.

Pazar günü ise ailecek keyifli bir kahvaltıdan sonra onlar kiliseye gitmişler bense eve geri dönerek günümün kalanını okuduğum kitap serisine devam ederek geçirmiştim. Ve sonraki günler çılgın bir koşturmaca içinde geçmiş, Cuma'nın nasıl o kadar çabuk geldiğini düşünecek vakti bile bulamamıştım. Öyle ki, Cuma akşamı iş kıyafetlerimle uyuyakalmış, gece yarısı dar eteğime neredeyse küfür ederek yataktan kalkıp pijamalarımı giymiştim.