"Ne planıyor?"

36 0 0
                                    


Bölüm Şarkısı:KONGOS-Come With Me Now
(söylediğim yerde açarsanız daha iyi olur)

[Oktay]
"Abi ben bu Afitap zillisinden nefret ediyorum ya!"
Ateş Karasoy ofisinin güvenli kollarına sokulur sokulmaz haykırdı.Elindeki bilgisayar çantasını gelişigüzel fırlattığı koltuğu oturmam için işaret etti.
Kendimi olağanca rahatlığımla koltuğa atarken "Sen kocaman bir gerizekalısın oğlum Ateş." Dedim."Harbi denyosun lan sen.Rezil ettin kendini."
Kendini sert bir hareketle tekerlekli koltuğa attı ve yanaklarını şişirerek ofladı.Ellerini başının arkasında kavuşturmadan önce koltuğu biraz geriye itip ayaklarını masaya uzattı.
"Var ya İnşallah şimdi Behzat girer içeri." Dedim gülerek.
"Gelsin bakalım it.Geleceği varsa göreceği de var."
Gergin gergin gülmeye devam ettim.
"Adamın dükkanında adama sövüyorsun lan."
"Patronuna sövmeyen kaç kişi vardır ki şu hayatta Oktay?Patronumuza sövmeye gelmedik mi dünyaya?Ne yapıyoruz ki biz?"
Hakan Taşıyan'ın taklidini yaptığı için özellikle sesini titreten adama "Git evinde söv lan o zaman gavat herif!" Demeden önce kollarımı kavuşturdum.
"Kes sesini." Derken yeşil gözleriyle odanın tavanını süzmeye başladı.Ateş'in kahverengi tonlarında dekore ettiği oda o kadar büyük ve şıktı ki rahatlıkla patronunun ofisi zannedilebilirdi.
"Uzay mekiği gibi ofisin var,hala konuşuyorsun."
"Patronun sağ koluyum ben,olacak o kadar."
Patronun sağ kolu olmak için aşması gereken mini mini bir Afitap engeli vardı oysa kardeşimizin.
"Yoo,değilsin."
"Oktay." Dedi özellikle incelttiği sesiyle."Şu kapının yanına yarı saydam camdan bir tabela asmışlar,ne yazıyor onun üstünde?"
"Ateş Karasoy,Kalite Kontrol Müdürü."
"Pekii,bu şirketin adı ne Oktay?"
Ufak bir gülüş attım."Karasoy abi."
Ağzını yaya yaya "Ee?" Dedi.
"Soyad önemli değil ki,patronun bizim cadıyla yakınlığı seninkiyle aynı." Dedim."Her açıdan."
Son zamanlarda patronundan yemediği manita tribi kalmayan fakir ama gururlu Ateş,vizyon ve misyon sahibi her erkeğin yapacağı şeyi yapıp çekmecesinin en gizli yerindeki sigara paketini gün yüzüne çıkardı.
Behzat sigara içmez,içeni de hiç sevmez,tiksinir.20 küsür yıllık tanışıklıkları boyunca bizimkinin sigara içtiğini anlamamış olması patronumuzun salaklığı mi yoksa Ateş'in çakallığı mı bilemiyorum.
Lise yıllarından beri,araları ne kadar bozuk olursa olsun,Afitap-Ateş ikilisinden herhangi biri sağ işaret ve orta parmağını çaktırmadan ağzına götürerek bir diğerine anlamlı anlamlı bakarsa öteki onu sorgulamadan takip eder.İkiz kardeşim Orkun ve ben de zamanla bu gizli işaretin anlamını öğrenmişizdir:Sigara içelim.
Paketin içindeki çakmak yardımıyla dişlerinin arasında tuttuğu sigarayı yakar yakmaz gevşedi."Neyse ne ya." Dedi.
Ayaklanmasını işaret ettim."Akşama giyeceğin takım yanında mı?"
"Yanımda.Neden?"
"Giy o zaman."
Masanın üzerinde,canından çok sevdiği yeğeniyle çekilmiş çerçeveli fotoğrafın yanında duran saate kaydı gözleri.
"Daha erken."
"Alışveriş merkezine uğramamız lazım o'lum." Dedim."Yeni takım alacağım,batırdım benimkini."
"Nasıl becerdin gerizekalı?"
"Ya o'lum bana temizliğe gelen ablanın torunu hastalanmış,gelemedi.Ben de takımı ütüleyeyim derken pantolonu yaktım.
Sinir bozucu bir gülüş eşliğinde koltuğunu geri ittirip ayaklarını indirdi.Asklılığa uzanıp ceset torbası görünümlü kılıfı yerinden aldı.
"Şunu giyeyim de gidelim bari."
_____________________________
Alışveriş merkezlerini sevmiyorum.
Kuru gürültünün hakim olduğu kapitalizm yuvası okul üniformasıyla dolaşan gençlerle doluydu.Okul çıkışı saatlerinde genellikle bu tarz yerler öğrencilerle dolup taşıyor zaten.Biz kendi zamanımızda caddelerde ya da parklarda falan gezerdik.Kendimi yaşlı hissetmeme sebep olacak ama 4 ergen çocuk ve ortalarına aldıkları erkek fatma olarak dolaştığımız zamanlar daha güzeldi.İnsanlar bize dik dik bakardı,bu üniformalı ve sırt çantalı tuhaf sürü de ne dercesine.Tabii biz genelde okulu kırmış olurduk.
Lise yıllarında ikizimle diğer üçlünün arasına katıldığımızdan beri geliştirdiğimiz bir yürüme stilimiz var.Bir grup insandan çok mükemmel işleyişe sahip bir kurum ya da hükümet gibi,başkasının yakalayamayacağı bir uyum içinde sakin adımlar kullanarak yürürüz.Tehlikeli fakat aynı zamanda zarif,sadece bizim anlayabileceğimiz bir ritim kullanırız.
İnsanlar bizi fark edince uğultu kesilir ve hayranlık dolu bakışlar bize doğru çevrilir.Çoğunlukla bizim gibi olabilmeyi dilerler.Her şey mükemmeldir ve Behzat her şeyin merkezindedir açıkçası.
İçimden bir ses Behzat bunu kaybederse her şeyin tehlikeye gireceğini söylüyor.
"Pışşt,Oktay?"
"Efendim abi?"
"Daldın."
"Hiiç." Dedim gülümseyerek.Başımla ergen gruplarından birini işaret ederek "Bizim lise yıllarımız geldi birden aklıma." Dedim.
Güldü."Ne günlerdi be.."
"Ara sıra kaçıp Kadıköy'deki barlar sokağına falan giderdik hatırlıyor musun?"
"Hatırlamam mı?" Dedi. "Bar dedin de aklıma geldi,sen Afitap'ın ilk sarhoş oluşunun hikayesini duymuş muydun?"
"Yok abi."
"Hatırlamıyor olmayasın lan?Mutlaka anlatmışızdır."
"Yok abi benim hafızam iyidir bilirsin,hatırlarım öyle şeyleri."
"İyi,senin şu takımı halledelim de anlatırım.."

ÖrtbasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin